4.7K 284 17
                                    

"𝗢̈𝗹𝗲𝗻𝗹𝗲𝗿 𝗼̈𝗹𝘂̈𝗺𝘂̈ 𝗯𝗶𝗹𝗺𝗲𝘇, 𝗼̈𝗹𝘂̈𝗺 𝗸𝗮𝗹𝗮𝗻𝗹𝗮𝗿 𝗶𝗰̧𝗶𝗻𝗱𝗶𝗿.."

Ecem'den adresi alarak arabama binip yola çıktım,
Öyle endişeliydim ki onun için, yaşadığı şey oldukça zordu, annesini kaybetmişti, kim bilir nasıl yıkıldı. Ve onun ayağa kalkması lazımdı. Kendisini şimdiden salmıştır, onun yanına giderek ufacıkta olsa yardım da bulunmak istiyordum. Çünkü o bunu hakediyordu, iyi birine benziyordu, ve bana yakın gelmişti.

Arabamı park edip karşımda duran müstakil bir eve baktım, kapının önüne gelerek zile bastım, oldukça da heyecanlıydım, çünkü ilk defa yüz yüze gelicektik, kapıyı ise bir kız açtı gözleri hafif bir şekilde şişmişti ve Ege'ye de çok benziyordu, büyük ihtimalle kardeşiydi,
"Şey.." dediğim sıra,
"İçeri geçmez misin?" Tebessüm etmeye çalıştı zorlanarak,
"Başınız sağolsun."
"Teşekkür ederim ahsen." Bu da mı beni tanıyordu,
Elini uzatarak,
"Seninle tanışmak bu güneymiş, adım Melisa."
"Memnun oldum." Diyerek elimi uzattım, koltuklardan birine geçince gözüm Ege'yi aradı ama ses Seda yoktu,
"İyi ki geldin, çünkü abimin sana ihtiyacı var."
"Nasıldı? Şu bir kaç gündür."
"Yiyip içmiyor Gökhan abiyle bile zar zor baktık. Çocuk değil evet ama annemin gidişinden sonra yıkıldı, odasından çıkmıyor içeri bile almıyor bazen beni, kapısını kilitliyor geceleri. Kendine zarar vericek diye çok korkuyorum çünkü sadece abim kaldı. Ona bir şey olursa işte bu sefer bende biterim, Ahsen abime yardımcı olur musun? Seni seviyor ve emin ol abimin yanında olmak ona çok iyi gelicektir."
"Çok üzüldüm gerçekten yani, Ege ile sadece yazışıyorduk ama yüz yüze bile gelmedim,"
"Biliyorum biliyorum, sana nasıl aşık olduğunu da, ama şunu unutma abim seni kaybetmek istemez, çünkü sevdiği insanların gitmesi onu parçalıyor. Özellikle de seni anneme çok benzetiyordu, hep derdi tanıştıracağım bir gün sizi diye. Ben seni İnstagram dan felan tanıyordum tabi,"
Kafamı eğerek ellerime baktım, gözlerim dolmuştu bile, şimdi o yaralı bir çocuk du ve onu iyileştirmem gerekiyordu. Melisa bana bakarak,
"Merdivenlerden çık, sağda ki en son oda abimin odası, şey birde sen buradayken ben hava almaya çıksam, kaç gündür kendimde değilim biraz hava almam gerekiyor."
"Tabi canım ben buradayım merak etme."
Diyerek merdivenlere ilerliyordum, egenin odasına gelmiştim ve kapıyı çalmak ile çalmamak arasında kalıp çalmadan kapıyı sessizce açtım, gördüğüm manzara ise Ege yerde oturarak yatağa yaslanmış dizlerini önüne çekerek kafasını dizlerinin üzerine koymuştu, sesi boğuk çıkarak konuştu

"Melisa, lütfen çıkar mısın? Niye anlamıyorsun ki yanlız kalmak istiyorum."
Hiç bir şey demiyerek yanına ilerledim, fısıltılı bir ses ile
"Ege." Dediğim an kafasını kaldırıp bana baktı ve gözleri kıpkırmızı, ağlamaktan şişmiş, saçları dağınık şekilde şaşırarak bana bakıyordu. Sonra dikkatimi kollarına indiğimde kan aktığını gördüm, hemen eğilerek kollarını tuttum,
"S-sen n-naptın?" Hiç bir şey demiyerek gözlerimin içine bakıyordu,
"Ege hadi kalk, bak çok kan kaybedeceksin, pansuman yapayım hadi!" Diyerek onu tutup kaldırmaya çalıştım, ağırlığını bana vermemeye çalışıyordu, odayı taradığımda bir kapı gördüm, büyük ihtimalle banyosuydu, oraya ilerleyip içeri girdik elim ayağıma dolaşmıştı kollarında ki kanı görünce hızlıca musluğu açarak, ellerini tutup musluğun altına tuttum kanayan yerleri. Bir yandan da banyo dolabında sargı bezleri arıyordum, hemen sargı bezi bulunca egenin kollarını musluktan çekerek, havlu yardımı ile sildim. Yatağa doğru ilerlediğimizde oturduğunda hemen yatağa oturup saçlarımı yana doğru alarak, kollarına pansuman yapıp, sargı bezi ile sardım.

"Neden yaptın böyle bir şey?
Kendine niye zarar veriyorsun? Etrafında ki insanları da mı düşünmüyorsun Ege?"
"Yorgunum. Çok yorgunum. Kalbimi alıp uzaklara gitmek istiyorum. Bedenim burada kalsın, aklımda. Sadece kalbım ile yolculuğa çıkmak istiyorum."
"Şşşş, tamam sakin ol şimdi, uykusuzsun ve dinlenip uyuman lazım." Hayır anlamında başını sallayarak,
"En değerlimi kaybettim, rahatça uyumayı nasıl beklersin benden."
"Bak biliyorum oldukça zor ama şöyle düşün Ege, aynı şey allah korusun senin başına gelseydi ve senin yerinde de annen olsaydı ona ne derdin? Ben söyleyeyim,
'Annecim ben burada iyiyim ama sen orada kendini paralıyorsun, dinlenmen lazım, uyuyup kendine gelmen lazım, yemek yemen lazım..' dimi ama. Bak o güzel kadın eminim ki senin şuan dinlenip kendine gelmeni istiyordur, lütfen anneni kırma. Beni de kırma, biraz uyu bende o sıra sana bir şeyler hazırlayayım. Kalktıktan sonra yersin."

"Burada kal.." sesi oldukça yorgundu ki konuşmaya bile hali yoktu, hiç bir şey demiyerek hafif kan bulaşmış t-shirtini çıkartarak yatağın içine girmesini sağladım, bende odada bulunan tekli koltuğa geçtim, o ise uykunun derinliklerine gitmişti..

Yüzyüzeyken Konuşuruz { TEXTİNG }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin