Bilinmeyen numara: Yanlışlıkla görüldü attım ben Ataleysçiğim! (İletilmedi)
Bilinmeyen numara: Niye iletilmiyor bu mesajlar (İletilmedi)
Bilinmeyen numara: Engelledin mi sen beni yoksa (İletilmedi)
Bilinmeyen numara: Vallahi de engellemişsin (İletilmedi)
Bilinmeyen numara: Yanlışlıkla oldu ama! (İletilmedi)
Bilinmeyen numara: Ben de burda kime laf anlatıyosam (İletilmedi)
Bilinmeyen numara: Hadi bb (İletilmedi)
Telefonu cebime koyup somurtarak kollarımı göğsümde bağladım. Oflayarak arkama yaslandığımda Berk kafasını bana çevirdi.
"Neyin var yine?" dedi yüzümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken.
Sinirle Berk'in elini ittirdim. "Senin yüzünden beni engelledi işte!" dedim dudaklarımı büzerek.
"Ohh, çok iyi olmuş. Aferin ona." dedi gülümseyerek. Elindeki tosttan kocaman bir ısırık alıp konuştu. "Sorat asma cado." dedi ağzında tost olduğu için yarım yamalak bir şekilde.
"Beko nasıl surat asmayayım ya? Daha içimi dökememiştim ona!"
Her şey yarım yamalak olmuştu. Hiçbir şeyi doğru düzgün açıklayamamış, çizimlerimin yarısını bile atamamıştım ona.
"Anlatsan ne olacaktı sanki? Böylesi daha iyi oldu, inan bana." Elini cebine attığında paraların şıngırdama sesleri gelince gözüm Berk'in cebine kaydı. "Hadi al şu parayı, istediğini al bize. Benden."
Göz kırpıp elindeki bozuk paraları uzattığında gülümseyerek hepsini cebe indirdim.
Hızlı adımlarla sıraya ilerledim, çok uzun değildi. Sıra bana geldiğinde hemen parayı uzatıp iki sade kahve aldım.
Dönüş yolunda kahveleri dökmemek için gözlerimi kahvelere dikmiş, parmak ucumda, dilim dışarda, minik minik adımlar atıyordum.
O an birinin bana omuz atmasıyla kahvelerin bir kısmı elime döküldüğünde elimin yanmasıyla elimdeki kahveleri de yere bıraktım.
Yanmak en nefret ettiğim şeydi.
Berk hızlıca oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma gelirken onun sesini duydum.
"Tüh ya!" dedi sırıtarak. "Benim hatam."
"Lan sen sadist misin?!" dedi Berk boynundaki damarlar belirirken. "Ne zorun var şu kızla?"
Atalay'ın suratındaki sırıtış zoraki bir hal alsa da silinmedi, rahatsız olmuş gibiydi.
Atalay sessiz kalırken başka birisi daga gelmişti yanımıza.
"Rüya, iyi misin?" dedi Sarp ellerimi elleri arasına alırken.
"İki şövalyen de geldiğine göre," dedi Atalay yüzündeki gülümsemeyle. "Bana artık müsade."
Kimse Atalay'ı sallamazken ben Sarp'ın dokunuşuyla inledim, canımı yakmıştı.
Berk, Sarp'a ters bir bakış atıp bana döndü. "Hadi, seni revire götüreyim."
"Beko biraz sakin olur musun? Bacağım kırılmadı, altı üstü elime kahve döküldü. Ben kendim giderim revire."
"Tamam o zaman," dedi ellerini beline koyup. "Dikkat et."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pıtırcık || Texting
Humor❗️Bu bir utangaç kız-havalı oğlan hikayesi değildir❗️ Alışılagelmişin dışında, farklı bir kurgu sizleri bekliyor! Onlar birbirlerini tanıyor, yıllardır ezeli düşmanlar. Ama arada çok büyük bir sır var. Haydi gelin birlikte öğrenelim! - Pıtırcık: Anl...