"Güzeldik biz, hatırla bizi." -Turgut Uyar
Yeni bölüm için oy sınırı: 180+
***
"Herkes yanındaki arkadaşı burada mı diye kontrol etsin, eksiğimiz kalmasın." dedi Burcu hoca eliyle kafaları sayarken.
Ön taraflardan biri yüksek sesle bağırmaya başlayınca hepimiz o tarafa döndük. Atalay'ın arkadaşı Mete'ydi. "Hocam benim arkadaşım yanımda ama bunu burada bırakıp gitsek olmaz mı ya?" dedi yanındaki Furkan'ı oturduğu koltuktan ittirmeye çalışarak.
Furkan Mete'ye sağlam bir küfür edip kafasına vurduğunda Mete daha çok sırıttı.
Atalay kollarını göğsünde birleştirip yarım ağız gülümsedi. "Zevzek ya." diye sessizce mırıldandı.
Otobüsteki çoğu kişi gülerken Burcu hoca kaşlarını çattı. "Saçmalama evladım, otur yerine."
Furkan, Mete'yi tişörtünden yakalayıp yanına çektiğinde bakışlarımı Atalay'a çevirdim. "Neden Metelerle oturmak yerine tek başına oturuyordun?" dedim yolculuğun başından beri merak ettiğim şeyi sorarak.
Atalay kafasını bana döndürdüğünde bakışlarımı kaçırmamak için kendimi tuttum. Gözlerinin doğrudan bana bakıyor olması beni her seferinde heyecanlandırıyordu. Onun gözlerinin içine bakmak bile nefesimi tutmama sebep oluyordu.
"Biraz kafa dinlemek istemiştim. Bilirsin," dedi yoğun bir şekilde suratımı incelerken. "Meteler baya hareketli."
Kafamı önüme çevirip ellerime baktım. "Anladım." dedim. Bana horladığımı söylediğini hatırlayınca kaşlarımı çattım. "Umarım kafa dinlemene engel olmuyorumdur."
Atalay güldü. "Horlamasaydın daha rahat bir yolculuk olabilirdi tabii."
Öfkeli bakışlarımı Atalay'a çevirdim. Mavi gözleri keyifle bana bakıyordu. Ne yani, öfkelenmem onu eğlendiriyor muydu?
"Ben horlamam." dedim kendimden emin bir şekilde. "Horlamadığımı biliyorsun."
Yanağımın içini ısırıp 'Hatırlıyorum.' demesini beklerken kaşlarının havalanmasını seyrettim.
"Bilirsin," dedi alaylı bir ses tonuyla. "3 yılda çok şey değişebiliyor."
Ah.
Çok uzun zamandır bu anı bekliyordum. Arkadaşlığımızla ilgili, ufacık da olsa bir ima beklemiştim. 3 yıldır, ilk defa eski arkadaşlığımızla alakalı bir şey söylemek için bu anı seçmişti yani? 4 saat boyunca yan yana oturmak zorunda olduğumuz ve olası bir kavga durumunda yer değiştirme ihtimalimizin olmadığı bir an seçmeli miydi gerçekten de?
Ama ben bunu şu anda yapmak istemiyordum. Gerçekten de buna hazır değildim. Bu işin sonu nasıl biterdi bilmiyordum ve bu beni korkutuyordu. Birbirimize bağırabilirdik ki bu hep yaptığımız bir şeydi. Fakat bir anlık öfkeyle ona onu sevdiğimi söylemem, işte bu kabus olurdu.
Aslında ona çok şey söylemek istiyordum. Sen değiştin, demek istiyordum. Sen gittin ve tüm hayatım değişti.
Ama söylesem bile hiçbir şey değişmeyecekti. Bu Atalay'dı. Benden nefret eden, uyuyacağım zamanlarda saçımı çeken, kafamdan aşağı patlamış mısır döküp beni rezil eden, elime kahve döküp beni yakan, bana sinir olan Atalay'dı.
Ne söylersem söyleyeyim, bu onun için hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. O her zaman benden nefret edecekti.
Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı camdan dışarı çevirirken gözümden akan tek damlalık yaşı Atalay'a çaktırmadan silmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pıtırcık || Texting
Humor❗️Bu bir utangaç kız-havalı oğlan hikayesi değildir❗️ Alışılagelmişin dışında, farklı bir kurgu sizleri bekliyor! Onlar birbirlerini tanıyor, yıllardır ezeli düşmanlar. Ama arada çok büyük bir sır var. Haydi gelin birlikte öğrenelim! - Pıtırcık: Anl...