Deniz: Rüya
Deniz: Nasılsın?
Rüya: İyiyim Deniz
Rüya: Sen nasılsın?
Deniz: İyiyim ben de
Deniz: Bugün okul çıkışı müsaitsen bir şeyler içmeye gidelim mi?
Rüya: Maalesef :(
Rüya: Berk'le birlikte kamp için son hazırlıkları yapacağız bugün
Deniz: Öğle arası?
Rüya: Deniz
Rüya: Okulda görüşemeyiz
Deniz: O hâlde kampta konuşalım
Deniz: Ben seni bulurum, seninle konuşmak istediğim şeyler var
Rüya: O zaman gündüz gelme, gece buluşalım
Deniz: Kulağa aksiyonlu geliyor ;)
Rüya: Deniz🙄
Rüya: Birinin bizi konuşurken görmesini istemiyorum sadece
Deniz: Tamam Boncuk tamam
Deniz: Bana mesaj attığında yanına gelirim
Rüya: Tamam o hâlde, kampta görüşürüz
Deniz: Görüşüz ;)
Ne olur ne olmaz diyerek Deniz'le mesajlaşmalarımı silip Berk'in sınıfına doğru ilerledim. Sabah sabah yine gerilmiştim işte.
Berk'in sınıfına girdiğimde Tuğçe'nin Berk'in sırasına oturmuş bir şekilde gülerek Berk'e bir şeyler anlattığını görünce duraksadım.
Berk sandalyesinde kollarını göğsünde birleştirerek oturmuş, masasında yan bir şekilde oturan Tuğçe'yi gülümseyerek dinliyordu.
Tuğçe kollarıyla bazı hareketler yapıp kahkaha attığında Berk de ağzını açarak güldü.
Neler oluyordu?
Berk Tuğçe'nin söylediği bir şey üzerine gülerek kafasını iki yana salladığında gözleri beni buldu.
"Rüya?" dedi sırasında doğrulurken. "Benim için mi geldin?"
Panikledim. "Yok yok!" dedim ellerimi hayır dercesine sallayarak. "Ben bir arkadaşa bakıp çıkacaktım. Baktım, şimdi de çıkıyorum. Sen takıl burada. Benim de işlerim var zaten." dedim arkamı dönüp kapıdan çıkmadan önce.
O anki gerginlikle ne dediğimi bilmeden saçmalamıştım. Berk'in bunu önemsememesini umarak kendi sınıfıma doğru ilerledim.
Bu teneffüs Berk yoktu, ne yapacaktım ben şimdi?
Sınıfa girdiğimde sırama oturup kafamı masaya yerleştirdim. Berk'in okula gelmediği günler yaptığım gibi, kafamı koyup uyuyacaktım.
Uyuyacaktım, eğer saçlarım çekilmeseydi.
"N'aber?" dedi Atalay, kafamı kaldırdığımda.
Baygın bakışlarla ona bakarken önümdeki sandalyeyi ters çevirip karşıma oturdu. Aramızda yalnızca bir masa vardı şimdi.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum anlam veremeyen bakışlarla.
"Oturuyorum, sakıncası mı var?" dedi yapmacık bir şaşkınlıkla.
Alayla gülümsedim. "Yok canım, ne sakıncası." dedikten sonra tekrar kafamı sıraya yasladım. Onu görmezden gelmeye çalışsam da bu yaptığına bir türlü anlam verememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pıtırcık || Texting
Mizah❗️Bu bir utangaç kız-havalı oğlan hikayesi değildir❗️ Alışılagelmişin dışında, farklı bir kurgu sizleri bekliyor! Onlar birbirlerini tanıyor, yıllardır ezeli düşmanlar. Ama arada çok büyük bir sır var. Haydi gelin birlikte öğrenelim! - Pıtırcık: Anl...