Berk'in söyledikleri kafamı kurcalarken dolabıma doğru gidiyordum ki omzuma dokunan elle olduğum yerde kaldım.
"Rüya!" dedi Tuğçe çok heyecanlı bir şekilde. "Nasılsın?"
"İyiyim Tuğçe, sen nasılsın?" dedim yorgun bir ses tonuyla. Her ne kadar sahte olduğunu bilsem de Atalay'la oynadıkları sevgili oyunu sinirlerimi bozuyordu.
"İyiyim iyim. Dolaşalım mı biraz?"
Dediği şeyle şaşkınca ona baktım. "Do-dolaşalım... İkimiz mi?"
Tuğçe kıkırdadı. "Evet! Haydi bırak eşyalarını, bekliyorum seni." dediğinde affalamış bir şekilde sersem sersem dolabıma bıraktım kitaplarımı.
Tuğçe. Tuğçe neşeli bir kızdı, kıpır kıpırdı. Okulda geniş bir çevresi vardı Tuğçe'nin. Ben dahil herkesle diyalog kurardı Tuğçe. Dolayısıyla olup biten her şey, mutlaka onun kulağına gelirdi. Ama buna rağmen ağzı da sıkıydı Tuğçe'nin.
Zeki bir kızdı Tuğçe ama, nasıl desem... İlgiden hoşlanan bir kızdı. Erkekler onun peşinden koşar, Tuğçe ancak onları iyice yorduktan sonra reddederdi zavallıları.
Dolabımdan uzaklaşıp Tuğçe'nin yanına gittiğimde karşıdan gelen Berk'i gördüm. Tuğçe koluma girip beni yanında adeta sürüklemeye başladığında Berk'in suratındaki şaşkınlık ifadesi ikiye katlandı.
Elini oynatıp gözünü kısarak 'Ne iş?' diye sorarcasına bir hareket yaptığında bilmediğimi belirtircesine dudaklarımı büküp omuz silktim.
Berk'in yanından öylece geçip gittiğimizde arkamı dönmeye çalışsam da, yarıyolda vazgeçtim.
Tuğçe herkesle samimi olsa da, benimle o kadar samimi değildi. Kimse benimle samimi değildi ama Tuğçe arada sırada hal hatır sorardı yanımdan geçerken. Yine de bir anda bu kadar yakın davranması normal değildi.
"Ee Rüya, nasılsın?" dedi tekrar sanki çok yakın arkadaşmışız gibi samimi bir tavırla.
"İyiyim Tuğçe, iyiyim. Sen nasılsın?" dedim şüpheci bir ses tonuyla.
"Ay çok iyiyim ben. Süperim hatta. Seninle bayadır konuşamamıştık. Neler yapıyorsun, anlatsana." dedi kocaman gülümseyerek.
"Ben-" diye söze başlamıştım ki yanından geçtiğimiz birinin seslenmesiyle lafım kesildi.
"Rüya?" dedi geçen gün kantinde göz göze geldiğim Deniz. "Nasılsın?"
"Deniz'ciğim, görüyorsun ki Rüya meşgul. Kız kıza konuşuyoruz, bizi rahat bırakmak ister misin?"
Tuğçe'nin gülümseyerek ama oldukça agresifçe söylediklerinden sonra Deniz iki elini havaya kaldırarak 'ben masumum' dercesine geri geri giderek uzaklaştı. Arkasını dönmeden önce bana göz kırpması gözümden kaçmamıştı.
Tuğçe saçını savurarak yürümeye başladığında peşine takıldım. Sinirini atmış gibiydi.
"Deniz'i de hiç sevmem." Tuğçe duraksayıp bana yandan bir bakış attı. "Zaten Atalay da sinir oluyor ona. Onun sinir olduğu insanlarla konuşursam bana sinirlenmesini istemem."
"Güzel bir noktaya değindin." Yürümeyi kesip olduğum yerde durdum ve kollarımı göğsümde birleştirerek Tuğçe'ye döndüm. "Atalay'ın en çok sinir olduğu insan benim. Eğer durum böyleyse, benimle konuştuğunu öğrendiğinde sana ne kadar sinirlenir düşünemiyorum bile."
Tuğçe gözlerini devirdi. "Evet evet." dedi geçiştirircesine. "Ama bu çok önemli bir konu."
Kollarım iki yanıma düştü. "Bir problem mi var?"
Tuğçe bir anlığına paniklemiş gibi donakalsa da kendini toparladı. "Şey..." dedi. Az önceki özgüveni uçup gitmiş gibi çekingen bir hal aldı. "Kampa gelecek misin?"
Tek kaşımı kaldırıp Tuğçe'ye baktım. "Hayır. Neden sordun?"
"Ne demek hayır?" dedi ani bir şekilde sesini yükselterek. "Ama gelmen lazım!"
Kaşlarımı çarptım. "Neden gelmem lazımmış?"
"Çünkü..." Gözlerini kaçırıp yutkundu. "Çünkü bir arkadaşım Berk'ten deli gibi hoşlanıyor."
Tek kaşımı kaldırıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Berk zaten kampa gidiyor. Bu işin benimle ne ilgisi var anlamadım?"
"Berk'in samimi olduğu tek kız sensin. Eğer sen de orda olursan arkadaşım Berk'le daha rahat konuşur. Ama sen olmazsan yanına bile yaklaşamaz."
"Tuğçe, seni anlıyorum ama arkadaşın Berk'ten hoşlanıyorsa biraz cesur olup karşısına çıksın ve bunu ona söylesin. Berk bu işin oluru varsa zaten kızı terslemez. Yoksa ben orda olsam bile hiçbir şey değişmez."
Atalay'ın karşısına çıkamazken bunu söylemem komikti işte.
"Rüya, lütfen. Lütfeeeeeen. Arkadaşım çok utangaç birisi. LÜTFEN."
Sıkıntılı bir şekilde iç çektim. Nasıl olsa gidecektim, uzatmanın bir anlamı yoktu. "Tamam," dedim. "Kampa geleceğim."
"Harika! Çok teşekkürler Rüya." dedi yüzüne kocaman bşir gülümseme yerleşirken. "Yani, arkadaşım adına çok teşekkür ederim."
Burukça gülümsedim. "Ne demek." dedim sessizce. Oysa bu hiç iyi olmamıştı.
***
Tuğçe'nin bir anda böyle davranması konusunda ne düşünüyorsunuz?
SİZİ ÇOK SEVİYOREE ÖPÜYORUMMM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pıtırcık || Texting
Humor❗️Bu bir utangaç kız-havalı oğlan hikayesi değildir❗️ Alışılagelmişin dışında, farklı bir kurgu sizleri bekliyor! Onlar birbirlerini tanıyor, yıllardır ezeli düşmanlar. Ama arada çok büyük bir sır var. Haydi gelin birlikte öğrenelim! - Pıtırcık: Anl...