"SONUNDA!" dediğinizi duyar gibiyim! Eh, işte kavuştuk, sonunda!
Eğer bu bölüme kısa sürede bolca yorum gelirse ve okunması fazla olursa bir dahaki bölümü hemen paylaşacağım.
İyi okumalar!💞
-
"Bu hayatta en çok sana gelmek istedim ve bir tek sana varamadım." -?
*
"Atalay, gerçekten yürüyebilirim." dedim artık ikna olmasını umarak. "O kadar da kötü değil."
Aslında, bu söylediğim biraz yalandı çünkü bileğimin tam olarak ne durumda olduğundan emin değildim.
İlk bastığımda deli gibi sızlamıştı, evet. Ama o saniyeden sonra bir daha yere değememişti ayaklarım.
Atalay benim dediklerimi umursamadan yürümeye devam ettiğinde susmadım.
"Kelimenin tam anlamıyla sana yük oluyorum, farkındasın değil mi? Lütfen, indir beni. Yürüyebilirim."
Atalay duraksadı. "Rüya, mızmızlanmayı keser misin artık?" dedi kaşlarını çatıp bana bakarken. "Bana yük olduğun falan yok. Seni daha önce de defalarca taşıdım."
Atalay tekrar yürümeye başladığında sessiz kaldım.
Hafif bir rüzgar estiğinde Atalay'ın kapüşonlusuna iyice sarındım. Ben bu halde üşüyorsam onu üstündeki tişörtle düşünemiyordum bile.
"Üşümüyor musun?" dedim bakışlarımı kaldırarak. "İstersen kapüşonlunu geri verebilirim."
Atalay hafifçe gülümsedi. "Merak etme," dedi. "Şu anda fazlasıyla ısınmış hissediyorum."
Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde Atalay'ın gözlerine baktığımda gülümseyip kafasını yukarı çevirdi.
Atalay şu sıralar beni şok edecek şeyler yapıyordu.
"Burası mı?"
Atalay çenesiyle çadırımı işaret ettiğinde kafamla onayladım. Fakat Atalay beni indirmek yerine çadırın içine girdi.
"Baya genişmiş." dedi etrafa göz gezdirirken. "Bu sabah kurarken hiç farkına varmamışım."
Aklıma bu çadırı Atalay'la kurarken onun üstüne düşüşüm gelince sıcakladım. O anda neredeyse dudaklarımız birbirine değecekti. Tıpkı bugün göl kenarında otururkenki gibi ve şimdi...
Hayır!
Bunları düşünmemeliydim. Atalay bana iyi davrandığında hemen hayallere kapılmamalıydım.
"Getirdiğin için teşekkürler." dedim kafamdaki düşünceleri uzaklaştırmaya çalışırken. "Unutmadan... Kapüşonlunu vereyim."
Ellerimi kapüşonlunun eteklerine yerleştirmiştim ki Atalay ellerimi tutup beni engelledi.
"Hayır," dedi aceleyle. "Sende kalsın."
Tam itiraz etmek için ağzımı açtığımda Atalay gülümsedi. "İnan bana, sana benden daha çok yakıştı. Sende kalabilir."
Uzatmamak için gülümseyip teşekkür ettiğimde Atalay ellerini cebine yerleştirdi. "Eh," dedi etrafına bakınarak. "Ben artık gideyim o zaman. Sen de bileğinin üstüne çok fazla basmamaya çalış."
"Olur." dedim sırıtarak. "Görüşürüz o zaman."
Çıkmadan önce bir süre gözleri yüzümde dolaştı. Bir şey söyleyecek gibi olsa da vazgeçmiş gibi kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pıtırcık || Texting
Mizah❗️Bu bir utangaç kız-havalı oğlan hikayesi değildir❗️ Alışılagelmişin dışında, farklı bir kurgu sizleri bekliyor! Onlar birbirlerini tanıyor, yıllardır ezeli düşmanlar. Ama arada çok büyük bir sır var. Haydi gelin birlikte öğrenelim! - Pıtırcık: Anl...