IX
Şeytan. İvan Fyodoroviç'in KâbusuDoktor değilim ama, okuyucuya İvan Fyodoroviç'in hastalığının özelliği hakkında birkaç söz söylememin zamanı geldiğini vazgeçilmez bir zorunluluk olarak hissediyorum. Biraz acele davranarak şu kadarını söyleyeyim ki, epeydir hastalıkla güçlü bir çarpışmaya girişmiş, bu yüzden de hayli sarsılmıştı, o gece şiddetli bir humma buhranının etkisindeydi. Tıptan hiç anlamadığım halde, İvan Fyodoroviç'in olağanüstü bir azimle hastalığını tamamen yenme isteğinin yatağa düşmesini bir süre geri bıraktırdığını ileri sürmek cesaretini göstereceğim. Rahatsız olduğunu hissediyor, gene de böyle bir zamanda, hayatının bu sayılı anında, "kendine karşı temize çıkmak" için olanca mertliğiyle gerekeni söylemek zorundayken hastalığa karşı adeta isyan bayrağı açıyordu. Bununla beraber, Katerina İvanovna'nın, önceden söz açtığım kendine göre bir düşünceyle Moskova'dan getirttiği yeni doktora gitti bir kere. Doktor dinledikten ve muayene ettikten sonra onda bir çeşit beyin rahatsızlığı bulmuş, bu yüzden İvan'ın yaptığı bir açıklamaya hiç şaşmamıştı. "Bugünkü durumunuzda hayal görmek normal sayılmalıdır," dedi doktor. "Gene de bunları kontrole almak gerekir. Esasen vakit kaybetmeden tedaviye başlamalısınız, aksi halde durum kötüleşir."
Fakat İvan Fyodoroviç doktordan çıkınca öğüdünü kulak arkasına atmış, tedaviye yanaşmamıştı. "Gücüm yettiği kadar ayakta duracağım, yatağa düşersem başka... O zaman kim isterse tedavi eder!" diye omuz silkiyordu.
Şimdi de oturduğu yerde sayıkladığını kendi de fark ediyor, dediğim gibi, karşıki sedirde gördüğü bir nesneden gözlerini ayıramıyordu. Birisi oturuyordu orada... nasıl girdiğini Tanrı bilirdi, çünkü İvan Fyodoroviç, Smerdyakov'dan döndüğü zaman odada kimse yoktu.
Bir bay, daha doğrusu belirli tipte bir Rus centilmeniydi bu. Yaşı geçkince, Fransızların deyişiyle qui frisait la cin-
quantaine idi. Oldukça uzun, hâlâ gür saçları ve sivri sakalı henüz pek kırlaşmamıştı. Sırtındaki kahverengi ceketin en iyi terzi elinden çıktığı belliydi, ancak hayli eskimişti; aşağı yukarı iki üç yıl önce dikilmiş göründüğü için modası geçmişti. Yüksek muhitin varlıklı erkekleri, iki yıl var ki, bunları giymiyorlardı. Gömleği, eşarp biçiminde kravatı şık geçinen bütün centilmenlerinkinden farksızdı. Yalnız, yakından bakılınca gömleğinin kirlice, geniş eşarbının da hayli eski olduğu anlaşılıyordu. Misafirin damalı pantolonu üzerine hokka gibi oturmuştu, ama rengi fazla açık ve zamana göre giyilmeyen darlıktaydı. Yanındaki beyaz fötr şapkası da mevsime uygun değildi. Kısacası, kibar düşkünlerdendi. Kölelik kanunu zamanında el üstünde tutulmuş asalak derebeylerden olmalıydı. Görmüş geçirmişti; zamanında, hatta belki şimdi bile nüfuzlu ahbaplara sahipti; ama gençlikte har vurup harman savurduğu için, bir de kölelik kanununun kaldırılması yüzünden züğürtleyince eski eş dostun evlerinde kibar bir sığıntı halinde geçinmeye başlamıştı. Yumuşak başlılığı, uysallığı yüzünden, ne de olsa kibar adam olduğu, ev sahiplerini utandırmadığı için davet sofralarına alınıyor, tabii diğer misafirlere göre kendine uygun bir yere oturtuluyordu. Bu çeşit uysal tabiatlı sığıntı centilmenler, toplulukta hikâye anlatmak, kâğıt oyunları düzenlemek yönünden pek becerikli olmakla beraber, angarya işlerden hiç hoşlanmazlar; genel olarak kimsesiz, ya bekâr ya da duldurlar. Belki aralarında çocuklu olanları da vardır, ama çocukları çoğu zaman dışarda, uzaktaki teyzelerinde veya halalarında bakılır. Centilmenler, kibar muhitte böyle akrabalıklardan utanır görünür, hiç sözünü etmezler. Çocuklarından pek seyrek, ancak isim günlerinde, bir de Noelden Noele kutlama kartları alır, arasıra cevap verirler; böylece zamanla büsbütün soğurlar. Beklenmedik misafirin yüzü pek halim selim görünmemekle beraber, herhale uyarlığı, duruma göre karşısındakine faydalı olmaya yatkınlığı kolayca anlaşılıyordu. Saati yoktu, ama siyah kurdele ile bağlı, uzun saplı bir gözlüğü vardı. İvan Fyodoroviç hırçın bir sessizlik içindeydi, konuşmak istemiyordu. Misafir de susuyordu. Duruşunda, üst katta kendisine ayrılan odadan ev sahibine çay sofrasında arkadaşlık etmek için inen bir sığıntı hali vardı. Ev sahibinin kaşlarını çatıp kaygılı kaygılı düşünceye daldığını görünce bir köşeye sinmiş, ilk işaretiyle söze başlamaya hazır olduğunu gösteriyordu. Birden yüzünde ani bir endişe belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karamazov Kardeşler
General FictionDostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün dor...