IV
İkinci ÇileSorgu Yargıcı heyecanlı bir sesle,
— Sizin böyle iyi niyetle hareket etmenizin bize manevi bakımdan nasıl bir güç verdiğini bilemezsiniz, Dmitri Fyodoroviç, dedi.
Bir an önce gözlüğünü çıkardığı için açık gri, çok miyop ve oldukça patlak gözlerinde gizlenmeyen bir memnunluk okunuyordu.
— Karşılıklı güven hakkında söyledikleriniz çok doğru. Kuşku altında bulunan kimse gerçekten kendini temize çıkarmak istiyorsa, bunun baş koşulu karşısındakilere güven duymaktır. Biz elimizden geleni yapacağız; şimdiden işe nasıl başladığımızı görüyorsunuz. Doğru değil mi, İppolit Kiriloviç?
— Tabii, kuşkusuz.
Savcının doğrulama şekli Sorgu Yargıcının heyecanı yanında soğukça göründü. Şehrimize yeni gelen Sorgu Yargıcı Nikolay Parfenoviç çalışmaya başlar başlamaz bizim İppolit Kiriloviç'e karşı sonsuz bir saygı, hatta yakınlık duymuştu. O, "mesleğinde sille yemiş" İppolit Kiriloviç'in erdemlerine, olağanüstü yeteneğine kesinlikle inanmış belki biricik insandı; sille yediğine de inanıyordu. Daha Petersburg'dayken hakkında konuşulanları duymuştu. Ama şunu da söylemek gerekiyor ki, gencecik Nikolay Parfenoviç "sille yiyen" Savcımızın dünyada gerçekten sevdiği tek insandı. Hana gelirken yeni işleri hakkında uzun uzun konuşmuşlar, bazı kararlara varmışlardı. Nikolay Parfenoviç uyanık zekâsıyla büyük meslektaşının her sözünü ağzından kapıyor, onun daha ağzını açmadan ne demek istediğini anlıyor, bakışından, göz kırpışından gereken anlamı çıkarıyordu.
— Efendim, izin verin de siz sözümü kesmeden her şeyi kendim anlatayım.
— Pek güzel. Teşekkür ederim. Yalnız anlatmaya başlamadan önce, izninizle bizi hayli ilgilendiren ufak bir sorunun açıklanmasını isterdik. Şu, dün, saat beşe doğru arkadaşınız Pyotr İlyiç Perhotkin'den, tabancalarınızı rehin ederek ödünç aldığınız on ruble sorunu...
— Evet, rehine bıraktım onları; on ruble karşılığında bıraktım. Ne var bunda? Evet, şehre döner dönmez yaptım bunu.
— Bir yerden mi döndünüz? Şehir dışına mı çıktınız?
— Evet, baylar, çıktım; kırk verstlik yoldan geldim. Haberiniz yok muydu?
Savcıyla Sorgu Yargıcı bakıştılar.
— En iyisi dün yaptıklarınızı sabahtan başlayarak düzenli bir şekilde anlatsanız, olmaz mı? Örneğin, neden şehir dışına çıktığınızı, ne zaman yola çıkıp döndüğünüzü öğrenebilir miyiz?
Mitya güldü:
— Bunu istediğinizi söyleseydiniz ya! Böyle olunca anlatmaya dünden değil, ta evvelsi günün sabahından başlamalıyım. O zaman nerelere, nasıl ve niçin gittiğimi anlarsınız. Efendim, evvelsi gün buralı koca tüccar Samsonov'a gittim. Çok sağlam bir karşılık göstererek üç bin ruble ödünç isteyecektim. Birdenbire elim daralmıştı, ansızın lazım oluverdi...
Savcı nazik bir tavırla,
— Müsaadenizle sözünüzü keseyim, dedi. Bu apansız ihtiyaç, hem de mutlaka üç bin ruble olarak, nereden doğdu?
— Aman efendim, gene mi ayrıntı peşindesiniz? Nasıl, ne zaman, niçin? Neden şu kadar değil de, bu kadar para istiyordunuz ve buna benzer ıvır zıvırlar... Bunlara dalarsak üç ciltlik kitap doldururuz da bir de sonsöz gerekir.
Mitya bunu bütün gerçeği anlatmak isteyen, en iyi niyetlerle dolu insanın saf ama biraz da sabırsız teklifsizliğiyle söyledi. Sonra birden kendini toparlayarak,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karamazov Kardeşler
General FictionDostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün dor...