İkinci Bölüm -8

216 3 0
                                    

III
Staretz Zosima'nın Konuşma ve Öğütlerinden

e) Rus Rahibi ve Oynaması Mümkün Olan Rol Üzerine

Pederlerim ve hocalarım, rahip kimdir? Aydın çevrelerde bu kelime artık kimi zaman alayla, kimi zaman neredeyse küfür yerine kullanılır oldu. Bu durum gitgide yaygınlaşıyor. Şunu hemen söylemeli ki, rahipler arasında da sırttan geçinen, pisboğaz, şehvet düşkünü, arsız serseri takımına pek çok rastlanmaktadır. Aydın, fakat din işlerinin uzağında kimseler, "Tembel, toplumun faydasız unsuru, başkalarının sırtından geçinen hayasız dilenciler" derler bizim için. Oysa rahipler arasında nice alçakgönüllü, sessiz, tam bir yalnızlık içinde kendilerini ruhlarının bütün ateşiyle din yoluna vermekten başka şey düşünmeyenler var! Ama onların sözünü eden kim! İşte bu sessiz, yalnızlık içinde kendilerini din yoluna vermiş insanların belki bir kere daha Rus toprağının kurtulmasına yol açacaklarını söylesem, duyanlar kim bilir ne kadar şaşardı! Çünkü onlar gerçekten, "O güne, saate, aya ve yıla" hazırdırlar. İsa'nın hayalini, ermişlerden, havarilerden ve çilekeşlerden aldıkları gibi bütün temizliği, bütün Tanrısal gerçekliğiyle ruhlarında saklıyorlar. Zamanı gelince bu hayali, gerçeği yitirmiş dünyaya iletecekler. Büyük fikirdir bu, doğudan parlayacak bu yıldız. Rahip hakkındaki düşüncelerim böyle... Bilmem, belki yanlış, belki fazlaca abartılmış düşünceler bunlar... Dış dünyada Hıristiyanlığı yönetenlere bakın, İsa'nın simgesi ile tanrısal gerçeği çarpıtmadılar mı? Ellerinde bilim var; ama maddeden başka şey tanımayan bilim... İnsan varlığının en soylu yanı maneviyat inkâr ediliyor; zaferle, hatta nefretle reddediliyor. İnsanlar, hele şu son zamanlarda bir özgürlük teranesi tutturdular; neymiş bu peşinde koştukları özgürlük? Yalnızca esirlik ve kendine kıymadan ibaret! Çünkü insanlar, "ihtiyaçlarını tatmin etmeye bak, sen de en yüksek, en zengin kişilerle aynı haklara sahipsin" inancına saplandılar. "İhtiyaçların giderilmesi konusunda hiç çekinme, hatta isteklerini alabildiğine artır!" Bugün herkesin dilinde bu var, özgürlük böyle anlaşılıyor. İhtiyaçları alabildiğine genişletmek hakkı neler doğurur? Zenginleri yalnızlığa ve manevi çöküntüye, yoksulları kıskançlığa, suç işlemeye götürür. Çünkü hak bağışlanırken ihtiyaçların giderilme yolları gösterilmiş değildir. Güya mesafeler kısaltılmakla düşüncelerin havadan iletilmesiyle insanlar birbirine yaklaşır, kardeşlik bağları güçlenirmiş... İnsanların bu türlü birleşme araçlarına inanmayın. Özgürlüğü, ihtiyaçlarını genişletmeye ve gidermeye yarayacak bir araç saydıkları için yaratılışlarına zıt giderler, anlamsız, ahmakça istek, alışkanlık ve ipe sapa gelmez hayallere yer verirler. Sırf karşılıklı kıskançlık, şehvet ve kibir için yaşarlar. Ziyafetler, gezip tozmalar, arabalar, rütbeler, buyruk kulu uşaklar öyle önemli bir ihtiyaç sayılır ki, uğruna hayat, onur, insanseverlik her şey feda edilir. Bunları sağlayamayınca kendine kıyanlar bile olur. Zengin olmayanlar arasında da aynı şeylere rastlanır. Yoksul tabaka ulaşamadığı isteklerini, kıskançlıklarını şimdilik sarhoşlukla körletir. Ama pek yakında şarap yerine kanla sarhoş olacaklar, gidiş o gidiştir. Sorarım size: Böyle insan özgür olabilir mi? Bir fikir "cenkçisi" tanırdım. Bir gün hapishanede tütünsüz bırakılınca tütün uğruna az kalsın iradesi gevşeyerek "fikrine" ihanet etmeye kalkıştığını anlatmıştı bana. Bir de bunun gibileri, "İnsanlık için mücadele etmeye gidiyorum!.." derler. Nereye giderler, ne gelir ellerinden? Ancak apansız bir patlayıverirler, o kadar; sürekli hiçbir şey yapamazlar. Böylece özgürlük yerine köleliğe hizmet eder, kardeşliği, insanların birleşmesini sağlayacak yerde tam tersine, gençliğimde esrarengiz konuğum ve hocamın söylediği gibi, ayrılığa, yalnızlığa gömülürler. Böylelikle insanlığa hizmet, kardeşlik, insanlar arasındaki uyumla ilgili düşünceler gittikçe sönmektedir, hatta alayla karşılandığı bile oluyor. Çünkü bunca alışkanlıktan sıyrılıvermek kolay değildir, kendi kendine uydurduğu başı sonu gelmez ihtiyaçları gidermeye alışmış, bu ihtiyaçların tutsağı olan adam artık çaresizdir. Yalnızlığı içinde bütün dünya vız gelir ona. Malı mülkü yerindedir, ama hayatta neşesi, sevinci kalmamıştır. Rahipliğin durumu başkadır, itaat, perhiz, ibadet bazen alay konusu olur. Oysa özgürlüğe götüren gerçek yol budur: aşırı, gereksiz isteklerden kendimi çekerim, kibirli, bencil irademe itaatin gemini vurur, böylece Tanrının yardımıyla ruh özgürlüğüne kavuşarak manevi bir ferahlık duyarım. Sorarım size, yüksek düşünceler kimde doğar? Bir köşeye çekilmiş bir zenginde mi, yoksa kendini her türlü maddiyattan, alışkanlık zincirinden kurtarabilmiş bir insanda mı? Rahiplerin inzivaya çekilmelerini de başlarına kakarlar: "Ruhunun selameti için manastır duvarları arasına gömülerek insanlığa kardeşçe hizmeti unuttun..." Bakalım, kardeşlik duygularından yana kim daha baskın? Bunu fark edebilen olmuyor. Çok eski zamanlarda da bizim sınıftan halka hizmet edenler oluyordu; bu neden tekrarlanmasın? Hep aynı boynu bükük, uysal perhizkârlar, sessizler kendilerini bu büyük işe vereceklerdir. Rusya'nın kurtuluşunun halkta olduğuna inanıyorum. Rus manastırları da öteden beri halkın yanı başındadır. Halk yalnızlık içindeyse biz de böyleyiz. Halk da bizim gibi iman sahibidir; imanı olmayan, istediği kadar yüreği içtenlik, kafası deha dolu olsun bizim Rusya'da hiçbir işte başarı kazanamaz. Bunu unutmayın. Halk dinsizlere karşı gelip onları alt edince tek, bölünmez, Hıristiyan bir Rusya meydana gelecektir. Halkımızı, onun kalbini koruyun. Huzur içinde yetiştirin onu! Tanrıyı içinde yaşatan ulusun başlıca ödevi budur.

Karamazov KardeşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin