7

1K 57 11
                                    

İşim bitmişti ve ben eve gidip uyumayı planlıyordum. Ama uyuyamayacaktım çünkü Ataberk'lere gidecektik.

Zaten bir kız 10 dk önce gelip, işten çıkmadan önce Yekta'nın odasına uğramam gerektiğini söylemişti. Neden ama ya, neden ona haber veriyordum ki, ah hatırladım o benim patronum...

İşlerimin hepsini halledip Yekta'nın odadına girdim. Ama bir yanlış yaptım ve kapıyı çalmayı unuttum. Bu yetmiyormuş gibi bir de Yekta'nın yanındaki sarışın kızı görmüştüm. Ven gelmesem ağzına düşecekti. Yekta bana yarı sinir yarı şaşkınlıkla baktı ve kızı yanından gönderdi.

Ayağa kalkıp yanıma geldi. "Kapı çalmayı size kimse öğretmedi mi? Öğretmediyse ben öğreteyin size; bir yere girerken kapı çalınır."

"Ben kapıyı çalmayı unuttum, özür dilerim. Bir daha olmaz." dedim ve Yekta masasına geri geldi.

" Ne için geldin odama?"

Bir elim ile kapıyı gösterip "Ben çıkıyordum, bir kız gelip size haber vermem gerektiğini söyledi."

"Sen haber vermeden git. Odama bir daha girme, mecbur olmadıkça."

"Tamam." deyip çıkmak için kapıya doğru ilerlemiştim ki Yekta yine konuştu.

"Size çıkabilirsiniz dediğimi hatırlamıyorum."

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. "Peki çıkabilir miyim?"

Arkasına yaslanıp "Hayır." dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Yarın sabah erken gelsen iyi olur. Saat 07.30 gibi. Yatın uzun bir iş günü olacaktı. Toplantı yapacağımız ortaklar gelecek, biz de ayriyetten bir iş yerine toplantıya gideceğiz. Ayrıca arkamdaki dosyaların düzenlenip yıllara göre ayrılması gerek." dediği herşey okeydi ama neden dosyaları düzenleme işini söyledi ki??

"Dosyalar ne alaka peki?"

"Onları da sen düzenleyeceksin." dediğinde arkasındaki dosyalara baktım. Koskoca rafta en az 50 tane dosya vardı, o da en az bir şekilde.

"Peki şimdi-" dediğim anda "Evet şimdi odamdan çıkabilirsin ve bir daha kapıyı çalmadan odaya gelme."

Odasından çıktığımda sinir krizi gibi birşey geçiriyordum. Mal, salak... Sen kimsin ki bana iş emrediyorsun, kendi sorduğum sorunun cevabını bildiğim halde söyledim, o benim patronumdu...

Telefonum çalınca arayana baktım. Ataberk arıyordu.

"Alo Ataberk?" dediğimde konuştu.

"Alo Dolunay. Nerdesin?" dediğinde etrafıma baktım.

"İşte olduğumu sanıyorum sence neredeyimdir?"

"Of tamam dalga geçme. Seni almamı ister misin?"

Aslında gelip beni alsa hiç fena olmazdı. İş ve eve arası oldukça uzaktı birbirlerine. "Çok iyi olur. Sana konumu atarım. "

"Tamam." deyince telefonu kapattım.

******

Ataberk geldiğinde iş yerinden daha yeni çıkıyordum. Son anda odamda çantamı unuttuğumu unuttum ve hızla yukarı çıkıp odama gidiyordum ki birine çarpmamla durdum. Başımı kaldırıp baktığımda bir çocuktu. En fazla benim yaşlarımdaydı.

"Afedersin." deyip yine aynı hızla merdivenleri çıkmaya devam ettim.

"Önemli değil." dedi.

Çantamı alıp aynı hızla aşağı indim. Ataberk'in arabasını görünce oraya doğru ilerledim. Camı açmış bana bakıyordu.

"Sonunda gelebildin."

Çantamı gösterip "Çantamı unuttum. Tekrar geri dönmek zorunda kaldım. Biraz bekledin bak ölmemişsin." dedim.

Ataberk he he dermiş gibi baktı ve arabayı bizim eve doğru sürmeye başlayacakken karşısındaki noktaya odaklandı. Ben de kafamı oraya çevirdiğimde arabasına doğru giden Yekta'yı gördüm.

"Yekta az önce senin iş yerinden çıktı. Ben yanlış görmedim değil mi?"

Sessiz kalmıştım.

"Bu adam patronun mu yoksa?" dediğinde başımı sessizce salladım.
"Ne kadar şanslıyım değil mi ama? Neyse hadi eve doğru sür şu arabayı."

Eve gelince beni bırakıp gitti. Eve geldiğimde Gülsen bana kapıyı açtı ve beni hızla kolumdan tutup içeri çekti.
Ben daha ne olduğunu anlamazken Gülsen resmen cırladı.

"Ne demek Yekta senin patronun?" dediğinde saşırdım.

"Senin hangi ara haberin oldu be?" dediğimde telefonunu bana doğru kaldırdı. Ataberk mesaj atmış, hangi ara lan???

"Maalesef doğru güzelim. Ne yaparsın kader, ama o adamı her gördüğüm anda bogma isteğim ağır basıyor." dedim. Gerçekten de öyleydi.

Gülsen bir anda kahkaha atınca ona  kafayı sıyırdı sonunda bakışlarımı attım.

"Ne oldu?"

Gülmesini zor durdurdu. "Sen şimsi Yekta'ya bir de aşık oluyormuşsun. Filmlerde öyle oluyor ya." dediğinde ona sen ciddi misin? der gibi baktım.

"Birincisi; benim Yekta'ya aşık olmam için Dünya'nın düz olması, benim aklımı sıyırmış olmam lazım. İkincisi ise; biz bir filmde oynamıyoruz."

Gülsen omuz silkti.

*******

Akşam olunca hazırlanıp Ataberk'lere Gülsen'in arabası ile gittik. Bizi kapıda Esin karşıladı.

Gülsen içeri girdi. Esin bana dönüp "Yekta patronummuş." dediği anda gözlerimi devirip "Ataberk herkese yetiştirmiş." dedim ve kafamı olumlu anlamda salladım. "Ve evet Yekta patronum, çok iyi değil mi?" dedim alayla.

Esin tebessüm ederek benimle içeri geçti.

Aklıma lise yıllarımdan bir anı geldi. Yekta bir kez daha okula gelmiş ve bu sefer de Esin'e bağırmaya başlamıştı. Bu arada tabii o kızın ben olduğumu öğrenmiştim, hani şu Ataberk'in ve Esin'in ezeceği kız. Yekta Esin'e bağırdığı her an daha da sinirlendi. Zaten sakin bir kız değildi. Yekta'ya saldırmaya çalıştı, Ataberk onu zor tutmuştu. O gün bana iğrenircesine bakıp gitmişti.

Ataberk, Gülsen ve yeni tanıştığımız Cem de buradaydı. Cem gerçekten iyi biriydi. Ataberk ile kavga ederken tanışmıştık, biz de böyleydik işte.

Orta sehpada duran kekten bir dilim aldım ve ağzıma attım. Ataberk beni görüp gülümsedi. Ayriyetten bir de meyve suyu almıştım.

Hepimiz oturmuş sohbet ediyorduk. Ataberk bana yaptığı kaş göz işareti yapıp bahçeyi gösterince ayağa kalkıp hava alacam dedim. Bir kaç dk sonra Ataberk de gelmişti.

"Ne oldu?" dedim.

"Bence işten çıkmalısın. Yekta'nın olduğu yerde çalışma."

"Neden?" Kaşlarım çatıldı.

" Sana birşey yapmaya kalkışırsa-"

Sözünü kestim. "Eski ben değilim Ataberk. Beni düşünme sen. Başımım çaresine bakarım."

Beraber içeri girdik. Bir süre daha oturduk eğlendik, kahkahalar attık, güldük.

Saat gece yarısına gelirken de biz kalkmıştık ve eve gitmiştik. Kendimi hemen yatağa bıraktım. Yarın uzun bir gün olacaktı...

Yeni bir bölüm daha...

Birşey söylemek istiyorum. Arkadaşlar cidden vote sayıları çok. Ben burada emek veriyorum bu kadar yazı yazıyorum okuyan kişiler 20 kişi ama oylayanlar 3 veya 4 kişi gerçekten hak yiyorsunuz, ben yazıyorum ondan sonra dönüp bir daha başa kendim okuyorum olmiş mu diye? O kadar uğraşıyorum. Emek harcanıyor burada.

Seviliyorsunuz...

❤❤❤

Yasaklanmış OlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin