1

1.9K 64 14
                                    

Okula gidiyordum. Yağmur yavaştan yağmaya başlamıştı. Çoğu insan koşuşturarak evine gidiyordu. Ben ise umursamazca yürüyordum. Okula az kalmıştı. Kapüşonlumun şapkasını kafama geçirdim. Omuzumdan düşmek üzere olan çantamı tekrardan omuzuma koydum. Okulun kapısından girince direkt olarak sınıfa gittim ve sırama oturdum. Telefonum elimdeydi çantama koyacakken Fatih geldi ve telefonu elimden aldı.

"Günaydın yok mu?" ben de ayağa kalktım.

"Telefonumu bana geri ver.!"

"Bak sen, bugün biraz cesaretliyiz galiba."

"Telefonumu verir misin?"

Sorumu es geçerek konuştu. "Telefonunu karıştırmamın sakıncası var mı?"

"Versene telefonumu."

Bir anda ciddileşti ve bağırmaya başladı. "BENİMLE BÖYLE KONUŞAMAZSIN." Sıçradım.

Yekta'nın sesi duyuldu. "Fatih kızı bırak zaten korkuyor yeterince." dedi ve bakışlarını bana çevirdi. "Değil mi Dolunay?"

Ben cevap vermeden Fatih telefonu sırama sertçe bıraktı. Bunu yaparken gözlerini benden ayırmadı. Yanıma yaklaştı, eğilip kulagıma "Akıllı ol!" diye fısıldadı. Sınıfın hepsi bize bakıyordu.Sonra Yekta'ların yanına gitti.

Yekta'lar bir gruptu ve okulu resmen satın almışlardı. Kime ne isterse yaptırıyorlardı.

Kapıdan içeri Gülsen girdi ve yanıma geldi.

"Naber bebeğim?" dedi gülümseyerek.

"İyi gibi." diye mırıldandım.

"Ne oldu?" Cevap vermeyince kendi kendine konuştu. "Yine mi Yekta'lar?" dedi. "Aaah tabii ki onlar." Deyip yanıma oturdu."Üzme kendini hem bak son senemiz lisedeki bir daha onları görmeyeceğiz zaten." Haklıydı. Kafamı onaylar anlamda salladım.

Hoca geldi ve hepimiz ayağa kalktık. Yekta'lar hariç. Oturun işareti yaptı.
"Gençler ben gidiyorum. Öğretmenlerin toplantısı var. Ders işlemeyeceğiz." dediği anda sınıfta sevinçten çığlık atan oldu. Hoca susun işareti yaptı.

Hoca gittikten sonra sınıf resmen tımarhane gibi oldu. Herkes bir o yana bir bu yana at koşturuyordu. Çok fazla ses vardı.

"SUSUN LAN." diye bağırdı Yekta ve herkes yerine oturup suspus oldu.

*****

Tenefüste Gülsen ile kantine indik. Ben bir çay ve simit almıştım. Boş bir masaya oturduk. Gülsen hevesli hevesli birkaç gün sonraki gelecek olan elbisesini anlatıyordu. Almanya'dan teyzesi getirecekmiş.

"Sen." Diyen ses konuşmamızı böldü ve benim simitim boğazıma takıldı. Gülsen sırtıma vuruyordu. "Çay iç." dedi Gülsen. Çay içince öksürüğüm durdu. Baktığımda gelen Fatih ve Yekta idi. Niye geldiler ki? Ne olacak kesin bana işleri düştü.

Masaya sanki onları davet etmişiz gibi rahatça oturdular.

"Şimdi beni iyi dinle. Yarın bildiğin üzere Quiz var. Hem de matematik ne hoş değil mi?" dedi Yekta ve güldü. " Ve sen bana yarın kopya vereceksin."

"Hayır öyle birşey yapmayacak." Dedi Gülsen.

"Sen karışma." Dedi Fatih sinirle.

"Sana ne." O anda Fatih Gülsen'in kolundan tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Ben de kalkacakken Yekta beni kolumdan tuttu. Sonra sertçe oturttu. Gülsen ve Fatih dışarı cıkmışlardı bile.

"Evet Dolunay?" dedi soru sorarcasına.

Ben cevap vermeyince o da güldü. "Evet teşekkür ederim. Bu arada sınıfa geldiğimde seni sınıfta bulmazsam iyi olur eve gidip çalışmalısın düşük almak istemeyiz." Dedi ve gitti.

Ben de istemeye istemeye sınıfa çıkıp herşeyimi topladım ve okuldan ayrıldım. Yekta'dan ve grubundan nefret ediyordum. Zaten hep de öyle olmuştu.......

Yasaklanmış OlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin