BERT WERNER
Bert Werner laboratuvardan gizlice aldığı ve kimin olduğunu bile bilmediği siyah arabadan indiğinde saat öğlen on ikiyi gösteriyordu. Biraz geç kalmış olduğunun farkında olarak gözlerini kolundaki saatten çekip karşısındaki iki katlı koyu mavi renkteki eve baktı. Pencereler kapalıydı ve perdeler hala önündeydi. Demek ki hala dönmemişti.
Kontrol amaçlı etrafına baktı. Kimsecikler yok gibi görünüyordu. Zaten amacı da buydu. Etraf sakinken gelip her şeyi kontrol altına almalıydı. Özellikle de kimse yokken laboratuvarda gördüğü o gizli bölmeye gidip bakmalıydı. O akşam kimsenin görmemesi için verdiği çabanın boşa gitmesini istemiyordu. Orada neyin saklandığını bulmalıydı.
Bert hareketlendi ve arabanın arka kapısını açtı. İçinden bilgisayarını aldıktan sonra kapıyı kapatıp arkaya geçti ve bagajı açtı. Arabanın bagajına alelacele tıkıştırmış olduğu malzemelerine baktı. İki tane, metal gri orta boy çantanın şifrelerini girerek kapaklarını açtı. Malzemelerini kontrol etti. Ne kadar hızlı davrandığını hesaba katarsa gayet iyi bir iş çıkarmıştı. İçlerinde hiçbir eksik yoktu.
Bert önünde açık olan çantaya baktı ve kurulumunu yapmaya başladı. Malzemeleri birleştirirken, uzun zamandır onu izleyen kişileri atlatmış olmasına rağmen içindeki huzursuzluğu içinden atamıyordu.
En başında bela istemiyordu. Bu karmaşıklığın içinde buna gerek yoktu. En azından Sarah için yoktu. Bu yaptığı işin onun da başına bela açabileceğini biliyordu. Bu yüzden tedbirli olmakta fayda olduğunu düşünerek gidip arabasına yerleştirdiği sinyal kesicinin çalışır vaziyette olduğunu tekrar kontrol ettikten sonra bilgisayarına yönelip güvenlik sistemlerini ve kameralarını bir süre için devre dışı bıraktı. Torpido gözünden eline aldığı galoşlarla eve doğru yöneldi. Evin anahtarının bir kopyası kendinde vardı bu yüzden zorlanmadan içeri girdi.
Hiç oyalanmadan direkt bahçeye gidip kapısına mühür vurulmuş ofisin kapısına geldi. Gördüğü manzara karşısında pek şaşırmamıştı. Kendine geldiğinde ilk yapması gereken buydu zaten. Polisleri aramak; ama neyse ki o işi de halletmişti. Gönül rahatlığıyla işine odaklandı.
Mühre dokunmak arkada daha fazla delil bırakmak demekti bu yüzden gidip pencereleri zorladı ama umut yoktu. Ne yapacağını düşünürken aklına tavan penceresi geldi. Büyük ihtimalle denek için yapıldığını düşündüğü bu pencereye ulaşmak için ağaca tırmandı. En sonunda nefes nefese ofisin çatısına vardığında yine hiç beklemeden cebinden çıkardığı çakı ile pencereyi zorladı. Bu sefer şansı yaver giden adam ağacın en kalın dalına halatın bir ucunu bağlandıktan sonra halata kaymamak için attığı düğümlere tutunarak içeri girdi. Açık olan geçidi görünce okkalı bir küfür savurdu. En azından bölmenin güvende olmuş olabileceğini umarak içeri girdi ama bomboş olan bu minik laboratuvarda, duvardaki açık kapağı fark etmesi uzun sürmedi. Lanetler savurarak geldiği yerden aceleyle çıkan Bert hemen arabasına gidip her şeyi toplamaya başladı ve bu sırada telefonun da cebinden çıkarıp arkadaşını aradı. Kısa bir süre çalan telefon açıldığında karşısındakinin 'alo' demesine bile fırsat vermeden,
" Her şeyi almışlar! O aptal adamlara sadece etrafı toplamalarını söylememiş miydin?" Dedi öfkeyle bağırarak.
" Bert neler oluyor, neredesin? Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum." Diye karşılık verdi karşıdaki erkek sesi olabildiğince sakin bir ses tonu kullanmaya çalışarak.
"O bölmede ne buldular? Hemen..." Başı dönmeye başladı " Hemen gidip o aptalları ara ve buldukları şeyi bana göndermelerini söyle!" dedi sinirle arkadaşına bağırarak.
Bert söylediği son sözlerin ardından kendinde değişiklikler hissetti. soğuk soğuk terlemeye başladı ve midesi bulandı. Vücudu da titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Hayatımdaki Küçük Sırlar
Science FictionSarah hayatı boyunca babasının yanında olmamasından dolayı yakınırken, bir gün annesinin kaybolması ile zaten rayında olmayan hayatı tamamen tepetaklak olur. Annesinin kaybolmasından sonra ufak çaplı bir bunalımın içerisine giren sarah'ın her günü b...