Bert Werner
"Onu nasıl elinizden kaçırırsınız!?" dedi Bert, öfkeyle laboratuvar çalışanlarına bakarken. Herkesi laboratuvara toplamış acil toplantı yapıyordu ama yuvarlak ahşap masada konuşan bir tek kendisiydi. Diğerleri ağzını bile açmadan masaya gözlerini dikmiş, suçlu bir şekilde ellerini kavuşturmuşlardı.
"Daha yeni uyanmış bir beden nasıl oluyor da alanında en iyi olarak işe aldığımız doktorları ve güvenlikleri beş dakikada atlatabiliyor?" dedi sorgulayan bakışlarla yanında oturan personel şefine bakarak.
" İnanın ben de bilmiyorum. Her şey normaldi hiçbir belirti bile vermemişti. Şimdiye kadarki tek tuhaflık ..."sözünü kesti
" Ne tuhaflığı!?" dedi sorgulayan bakışlarla ona bakarak.
" Önemli bir şey değildi. Bir hafta önce beyinde bir dalgalanma gördük sadece küçük bir dalgaydı ve sadece bir an oldu." dedi sanki önemsiz bir şey söylüyormuş gibi. Bert masanın etrafına dizilmiş insanlara baktı. Tuhaflık onlardaydı! Hepsinin beti benzi atmıştı. Bert tüm bunların korkudan olduğunu düşündü. En azından korkmaları iyi bir şeydi.
" Ve siz bunu bana şimdi söylüyorsunuz!" dedi bağırarak
"Makineden olduğunu düşünüyorduk. Hatta yanımızda bay Hall'da vardı. O da bunun önemsiz olduğunu ve birilerine haber vermenin gereksiz olduğunu söyledi..." dedi kendini savunmaya çalışarak.
Bert'ün ona attığı sinirli bakışla adam yerine sindi. Şu an aptal savunması umurunda bile değildi ki bunun adı sorumsuzluğunu örtbas etmeye çalışmaktı onun için. Ayrıca Robert'a da bunun hesabını sonra soracaktı!
" Sizler başımızın ne tür bir belaya girmiş olduğunun farkında bile değilsiniz !"dedi sinirli bakışlarla çalışanlara son bir kez daha bakarak ve toplantı salonunu terk etti. Başı stresten ve yorgunluktan çatlamak üzereydi.
Kendini odasındaki rahatsız, kahverengi deri koltuğa yorgun bir şekilde bıraktığında saat sabah 2:45' i gösteriyordu. Akşam partiden çıktıktan sonra yaklaşık dört saat olan yolu iki saate indirgedikten sonra direkt oraya gitmişti ve o saatten beridir de deneğin bulunmasını bekliyorlardı.
Çok az kişiye haber verme yetkileri vardı ve saatlerdir hükümetten haber bekliyorlardı. Bu işi kimse duymadan özellikle de basının haberi olmadan halletmek istemişlerdi ama bu saate kadar bulunamaması durumun sandıklarından daha vahim olduğunu gösteriyordu.
Bu deney, devlet ve Werner endüstrilerinin yönettiği gizli bir çalışmaydı ve deneği ellerinden kaçırarak hükümet sırlarının açığa çıkarma tehlikesi oluşturmuşlardı ama o şu an gizlilikten çok kaçan deneğin neler yapabileceğini düşünüyordu. Ona yapay bir beyin yapmışlardı. Canlı birinin beyninden aldıkları bilgileri dijital ortama aktarabilmeyi başarmışlar ve tıpkı insan beyni boyutlarında, insan beynine neredeyse tıpatıp benzeyen bir cihaz geliştirmişlerdi. Dünya tarihinde bir ilki gerçekleştirmişlerdi. Adlarının bilim tarihine altın harflerle yazılacağını düşünürlerken düştükleri durum gerçekten içler acısı görünüyordu. Hayatları tehlikedeydi ve sadece onların hayatları da değil tüm dünya tehlikedeydi. Bir bilinç aktarımı yapmış ve neler öğrendiğini bilmeden dışarı göndermişlerdi.
Ellerini saçından sinirle geçirdi ve düşünmeye başladı. Nereye kaçabilirdi ki? Aktarımdan aldığı bilgilerle alışkanlık haline getirdiği yerlere de gidebilirdi ama aktarım ona aynı zamanda özgür bir irade verdi ve iradesiyle istediği herhangi bir yere gidebilirdi. Ki anladığı kadarıyla bugün değil bir hafta önce uyanmıştı ve bunu kimseye fark ettirmemişti. Nereye gideceğini bilmiyordu ama kesinlikle çok zekiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Hayatımdaki Küçük Sırlar
Khoa học viễn tưởngSarah hayatı boyunca babasının yanında olmamasından dolayı yakınırken, bir gün annesinin kaybolması ile zaten rayında olmayan hayatı tamamen tepetaklak olur. Annesinin kaybolmasından sonra ufak çaplı bir bunalımın içerisine giren sarah'ın her günü b...