İLK SALDIRI

153 64 124
                                    

Yalnızca birkaç saat içinde neredeyse tepetaklak bir hale gelen başkent sokakları kalabalıktı. Halk sokaklara dökülmüş şaşkınlıkla ve korkuyla neler olduğunu çözmeye çalışıyorken, kalabalığın uğultusundan artık sırtında yatan adamın sesini duymakta zorlanan Bert, arkadaşını olabildiğince hızlı hastaneye yetiştirmek için koşuyordu.

Ona ve yollara dehşetle bakan insanlara çarpa çarpa ilerlerken ona  yardım etmek için atılan insanları görmüyor ve ona seslenilmesine rağmen duymuyordu. Bert'ün tek bir hedefi vardı: Bir an önce hasteneye varmak!

Yolda birkaç kez tökezlemesine rağmen hızından bir şey kaybetmeden giderken artık hastaneye yaklaşmıştı. Kolundaki saate baktı. Sabahın erken saatleriydi. İnsanların geri kalanları da yavaştan dışarı doluşmuşlardı bile.


*****

Sırtında baygın halde yatan arkadaşını hastaneye zorlukla getiren Bert üstü başı kan içinde içeriye son bir gayretle girdi. 

"Ya... Yardım edin!"  dedi nefesi kesilerek ve dizlerinin üstüne düştü. Yürüyecek dermanı kalmamıştı ve ciğerleri her nefes alışında acıyordu.

Ona doğru koşturan hemşireyi ve arkasından gelen birçok önlüklü insanı görünce sırtından yavaşça kollarının arasına aldığı Robert'a çevirdi bakışlarını.

"Yaşayacaksın! Lütfen biraz daha dayan.!Lütfen! Lütfen! Lütfen!" dedi artık zorlukla nefes alan baygın arkadaşına.

Ellerinde çantalarla ve hemen arkalarında sedyeyle duran küçük bir grup Bert'ü kenara çekerek Robert'a müdahale etmeye başladılar. Robert'ın önce nesi olduğunu anlamaya çalışan doktorlar o kadar hızlı hareket ediyorlardı ki Bert, Robert'ın kanlı vücudunu artık görmüyordu.

 Bert'ü kenara çeken erkek hemşire adama sorular sormaya başladı ama Bert gözünü arkadaşından ayırmıyordu. Hemen sonra adamı sedyeye alıp götürmeleri yalnızca birkaç dakika içinde olmuştu. En son arkadaşını sedyeye alırlarken son bir kez daha erkek hemşirenin onu sarsmasıyla kendine geldi.

"İyi misiniz beyefendi?" dedi erkek hemşire Bert'ün kanlı elbiselerine bakarak.

"Ben iyiyim. Arkadaşım... O... O çok... Çok kan kaybetti. Lütfen ona yardım edin!" dedi gözlerinin dolmasına engel olamayarak.

"Merak etmeyin arkadaşınız emin ellerde. Sizde herhangi bir yara ya da darbe olmadığına emin misiniz?" dedi hemşire adamın vücudunu tarayarak. Bert'ün perişan hali onda bir yara olmadığına dair kimseyi ikna edemezdi.

"Eminim. Ben iyiyim." dedi hızla başını aşağı yukarı sallayarak.

"Peki ama herhangi bir tuhaflık hissederseniz lütfen bunu bildirin." dedi adama son bir bakış daha attıktan sonra  ve adamı oturması için yönlendirdi.

"Onu nereye götürüyorlar?" diye sordu Bert sandalyeye oturmadan.

"Ameliyathaneye." diye yanıtladı hemşire adamı.

"Peki nerede bu ameliyathane?" 

"İlerde sola dönün. Tabelalar sizi yönlendirir zaten."

Bert adamın verdiği cevaptan sonra teşekkür edip  Robert'ı götürdükleri kapıdan çıkıp okları şaşkın bakışlar eşliğinde izleyerek ameliyathanenin kapısına Robert'tan hemen sonra vardı.

Boş koridorda kendisinden başkası olmayan Bert yapacak bir şeyi olmadığını anlayınca çaresiz oturdu ve içinden dualar ederek beklemeye başladı.

*****

Robert hala ameliyattaydı. Adam kapıda kanlı kıyafetleriyle oturmuş gelecek olan haberlerin iyi olması için dua etmeye devam ediyordu ama yaptığı şey sadece dua etmek değildi Bert'ün.

Tuhaf Hayatımdaki Küçük SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin