"Abi hadi kalk. Gidelim işte sen yokken beni bara almıyorlar." Jeno, Jaehyun'un kolunu tutmuş, kendine doğru çekmeye çalışıyordu.
"İyi tamam ama bu sana pahalıya patlar." Jaehyun kardeşi Jeno'ya gülüyor bir yandan da odasının yolunu tutuyordu.
"Giriş ücreti benden abişş."
"Abiş ne ya, yakında ayol kız diyeceksin bana." Bu sefer gülen taraf Jeno olmuştu.
"Giyineceklerini ben seçeceğim, böyle görenler 'ooo façan yansın kaaşim' diyecek şekilde giydireceğim seni."
"Dur tahmin edeyim, siyah tişörtümün altına kot pantolon giydirecek saçlarımı ellerinde düzeltip üstüme kot ceket vereceksin." Jaehyun kendi odasının kapısına yaslanmış bir şekilde duran Jeno'yla konuşuyor, gülüşüyor ve eğleniyorlardı.
"Aslında öyle yapacaktım ama madem bundan bıkmış gibisin fiyakalı şeyler ayarlayacağım."
Jeno, ağabeyinin dolabının karşısına geçmiş, eline gelen ve hoş gözüken şeyleri yatağın üzerine bırakmıştı. Daha sonra gözlerini kapatıp içlerinden bir üst bir de alt seçmişti.
"İşini şansa bırakıyorsun bu da yetmemiş gibi kıy- oo tamam güzel kombin oldular, minik." Jaehyun ilk başta sahte bir kızgınlıkla kardeşine kızacakken - her ağabey kardeşiyle uğraşırdı- Jeno'nun seçtiği kombini beğendi. Eh, uğraşmak için birçok sebep bulabileceği için bu sefer sustu.
"Bu güzel kırmızı siyah gömleğin altına yırtık siyah pantolon harika oldu. Eh, her türlü harika birisi olduğum için her zaman güzel şeyler seçerim. Altına da beyaz converseni giyinsene."
"Bakarız."
"Bu şekilde fotoğraf çekinelim sonra instagrama atalım konum da paylaşalım ki kız tavlarız belki, hm? Ne dersin?"
"Jeno, eşcinsel olduğunu biliyorum. Yani KDK - Kore dil kurumu- eşcinselin sözlük anlamı yerine fotoğrafını koysa yeri var."
"Geç sen dalganı geç."
" Tabii ki geçeceğim oğlum bu fırsat kaçar mı? Hem neydi o stalkladığın çocuğun adı? Jae-?"
"Jaemin." Jeno, ağabeyinin lafını tamamladı.
"Of abi çocuğu görse- iyi de sen nerden biliyorsun stalkladığımı?"
"Instagram'da arama geçmişini temizlemeyen salak sensin de o yüzden."
"Ee baktın mı çocuğa, nasıl?"
"Ben çocuğa baktım da çocuk sana bakmaz miniğim."
" Ya ne demek bakmaz, yakışıklıyım, zengin sayılırım. Fitim, ders notlarım eh işte, zekiyim ama dersleri sevmiyorum. Sonra... Çok güzel severim."
"Şaka yapıyorum, tabii ki çok güzel seversin. Gel buraya minik." Jaehyun, Jeno'ya sarılmış, o hasta kalbini kendi sağına almıştı.
"Nerem minik ya? Ayı gibi olan sensin." Jeno ise ortamdaki duygusal sayılabilecek havayı dağıtmak için yine bir şekilde ağabeyine söylenmişti.
"Bence Jaemin'i takip et. Yani Instagramdan. Çocuğu kaçırma." Jaehyun pişkin pişkin gülüyordu miniğine, minik kardeşine...
Jeno ise ağabeyinin alay konusu olduğu için ona düz, soluk bakışlar atıyordu.
"Taeil ile mi alakalı, yoksa mesaj atmazdı pek." dedi Jaehyun. Jeno, aüabeyinin telefonunu açtı ve mesajlar kısmına girdi. Mesajda bir hastanenin bilgileri ve doktor adı vardı.
"Burda bir adres ve doktor adı var. Ameliyatıma girecek olan doktor mu?" diye sordu Jeno, ağabeyine.
Jaehyun ise sessiz kalmış, anahtarlığını eline almış evin kapısını kitliyordu.
