[Cyn- I'll Still Have Me]
•
"Seni ilk gördüğüm yer o kafeydi. Yaklaşık 3.5 - 4 yıl önce gördüm. Üstünde mavi bir kazak vardı. Onun üstüne de lacivert kaşe mont giyinmiştin. Acelen vardı ve benden expresso istemiştin. Ertesi gün daha erken bir saatte gelmiştin kafeye ama gözlerinin altı mosmordu. Muhtemelen kahve içerek hayatta kalıyordun.
O bir hafta her sabah erken saatlerde geldim kafeye. Senin de geldiğin saatleri öğrenmiş oldum bu sayede. Salı günleri diğer günlere göre daha erken gelirken çarşambaları öğlene yaklaşırken geliyordun.
Kahve tercihlerin hep uykunu kaçıracak türdendi ve yanında verilen kurabiyeleri hiçbir zaman yemiyordun.
Ben de çikolata sevebileceğini düşündüğüm için yanına 3 parça çikolata koydum ama her seferinde 2 parça yemekte ısrarcıydın." Jaehyun'un sözünü kesti Taeyong.
"Tamam burayı anladım. Dedektif olduğumu nasıl öğrendiğini de biliyorum. Evimi nasıl buldun?"
"Kolay olan buydu zaten dedektif." Jaehyun hâlâ tam olarak ayık sayılmazdı. Elinde kahvesiyle olan biteni anlatıyordu.
"Bir gece, sonbahardı sanırım, aşırı derece yağmur yağıyordu. Ve sen o gece çok geç saatte işten çıkmıştın."
"Evet sanırım hatırlıyorum ama o gece otobüs durağında bir şemsiye buldum. Sahibi olmadığı için aldım, bu yüzden ıslanmadım."
"Evet, çünkü-" tekrar sözünü kesti Taeyong.
"O şemsiyeyi sen bıraktın."
"Evet, dedektif. Her ne kadar acıya dayanıklı olsan da çabuk hastalanabilirdin. " Jaehyun kahvesinden bir yudum aldı ve devam etti.
"Eve vardığını görmeden evime dönmek içime sinmezdi. O yüzden seni takip ettim. Bu zamana kadar çok fazla kötü şey yaptım ama emin ol dedektif, sana zarar vermek aklımın ucundan bile geçmedi. Her neyse bunu anlamışsındır çünkü zarar vermek istesem bunu 4 yıl içinde yapardım.
Yaklaşık 2 ay falan sadece kahve alıyordun benden. Başka bir gelişme yoktu ama ben biraz araştırma yapmıştım ve sosyal medya hesaplarına erişmiştim. Hesabın gizli olmadığı için rahatça stalklamıştım seni.
Ve biliyor musun dedektif, seni her gördüğümde omzundaki yükler hafifledi.
Ben iyi bir abi olmaya çalıştım bunca zaman. Kardeşim senin gibi zor durumda kalmasın istedim. Ama ona sahip çıkamadım biliyor musun?
Hatta kardeşim mutlu olsun diye sevdiği çocuğun da ailesi oldum. Kendi annesi babası çocuğunu evlatlıktan reddederken ben ona abilik yaptım.
Ama bunların hiçbiri zor gelmedi. Zor gelen tek şey, onun ölümü oldu.
Abinin öldüğünü söylediğinde kendini göremedin ama ben seni gördüm. Üzülmedim derken de üzülmüştün."
"Beni neden bu kadar iyi tanıyorsun?"diye sordu Taeyong.
"Çünkü dedektif, sen aşka inanmayan birini kendine aşık ettin. Ve bunun için hiçbir çaba sarf etmedin."
Taeyong diyecek bir şey bulamamıştı.
"2 yıl önce beni takip ettiğini fark ettim. Bu kadar detaylı olduğunu düşünmemiştim ama. Sadece merak etmişsindir diye düşündüm."
"Hayır dedektif, maalesef daha fazlası var. Aslında, ikimiz için de daha fazlası var ama bugünlük yeter. Çok yorgun hissediyorum."
"Burda kal demek isterdim ama beni yıllarıdır takip eden bir sapık olduğunu öğrendim az önce, hem de senin tarafından." Taeyong güldü. Jaehyun'la dalga geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Triggerman † Jaeyong
Fanfiction"Gözlerindeki kırgınlığı gördüm. Herkese yorgunluk desen de biliyorum, içinde bir yerlerde çocuk ölmüş, genç yaşında. Sense onu istemeyerek gömmüşsün. Gözyaşlarınla sulamışsın toprağını. " °Jaeyong° ©mndln0