Buraya geldiğimiz günün üzerinden ne kadar geçti açıkçası pek hatırlamıyorum. Onunla geçirdiğim her saniye beni öyle büyüsüne kaptırıyordu ki zamanın nasıl toz bulutlarına dönüştünüğü size sayfalarca sıkılmadan betimleyebilirdim.
Fakat onda bir farklılık vardı son zamanlarda. Benim tanıdığım, soğuk bakışlarıyla dahi kalbimi delip geçen Tobio'm yerine çok daha uysal başka bir ikiziyle yer mi değişmişti acaba?
Bu durumdan şikayet ettiğimden değildi merakım, aksine bana takındığı tavırlardaki değişim tüm bedenimi öyle bir narkoz etkisinde bırakıyordu ki yumuşak bir poğaça hamuruna dönmüştüm.
Sabahları bana gülümseyerek günaydın diyordu mesela. O kadar mutlu oluyordum ki, o yüzünü yıkamak için banyoya girdiğinde yatakta balık gibi çırpınmaya başlıyordum hemen.
Sonra sabah sabah kalbime fırlattığı kalpli oklar yetmiyormuş gibi antremanlar boyunca sürekli beni övüyor, evet evet Kageyama Tobio beni övüyor üzerine de akşam yemeklerinde sürekli yanıma oturup benimle sohpet ediyordu.
Ben görmeden bu çocuğun kafasına top mu çarpmıştı acaba?
Şimdi de o rüya gibi sabahlardan birine uyanıyordum yeniden. Her sabah belkide bu kamp onu son görüşümdür diyerek ondan önce uyanıyor, uykuda gevşeyip bir bebek gibi gözüken yüzünü fazladan derin derin inceliyordum.
Ne aptalsın Hinata. Yaşadıklarını nasıl bu kadar basit şeylerle görmezden gelebiliyorsun?
Evet bu da arada ortaya çıkan mantığım ama onu çok kullandığım söylenemez.
"Günaydın."O kadar dalmıştım ki güzelliğine onun çoktan uyanıp beni izlediğini fark edememiştim. Beni yakalamıştı, utançla gözlerimi kaçırıp karşılık olarak mırıldandım. Kıkırdadı.
Kıkırdadı! Ah güzel Tobio'm söyle bana, beni öldürmekse amacın bunu çoktan başardın.
"Kahvaltıyı beraber yapalım mı?"yatakta yan dönüp bir koluna başına yasladı.
Kollarını büktüğü için şişen kaslarına kaydı gözlerim küçük bir saniye. İstemsizce alt dudağımı yaladım, sonra bu hareketimden kızarıp tepkisini kontrol etmek için gözlerine baktım.
Dudağıma bakıyordu. Görmüştü işte, anlamıştı, rezil olmuştum, belki de tiskinmişti benden. Durumu kurtmak için boğazımı temizler gibi yaptım. "O-olur, ben bir yüzümü yıkayım."O hâla dudağıma bakarken ben hızlı hızlı banyoya ilerledim.
Kapıyı arkasından kapayıp yüzüme soğuk su çarptım. Bünyem sevimli Kageyama dozunu sabah sabah aşmıştı. Peki geriye kalan tüm gün ne yapacaktım?
xxxxxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı regret it [kagehina]
FanfictionSadece sihirli bir dilek hakkı ona yaşattığım onca acıyı unutturabilir miydi yoksa şapkadan çıkan tavşan misali ona beklemediği itirafı yapmak için çok mu geç kalmıştım?