"HİNATA SENİ ÇOK KISKANIYORUM!"Bokuto-san daha yeni toparladığım yatağın üzerine çıkıp bağıra bağıra elindeki mektubu yeniden okumaya başladı.
"Lütfen yatağımdan iner misin Bokuto-san."elimle mektubumu almak için uzandım ama yatağın üzerindeyken ve bu boyla hiç şansım yoktu.
"HİNATA DOĞRUYU SÖYLE ADAMLARA PARA MI VERDİN?"Sesiyle tüm yurdu odama toplamıştı. Yorgunlukla artık dayanamayıp yatağın yanındaki komodine oturdum.
"Ne oluyor burada gençler?"takım kaptanı bağırışmalarımızdan dolayı sinirlenmiş sesiyle odaya dalıp kollarını önünde bağladı.
"Shoyo milli takım kampına çağırıldı."Atsumu kısaca özetledi durgun sesiyle. O da ayakta dikilmekten sıkılıp kendi tarafındaki komodine oturdu.
"Tebrikler Hinata."Oda da ki herkese teşekkür edip kısa bir kutlamanın ardında çıkmalarını bekledim. Atsumu ile baş başa kalmıştık.
"Gideceksin değil mi?"ellerini komodinin iki tarafına koymuş halıyla oynayan ayağını seyrediyordu.
"Sanki bir daha görüşmeyecekmişiz gibi konuşuyorsun."onun yanına gidip yatağına oturdum. Bir elimi yakınımdaki elinin üzerine yerleştirip gözlerinin içine baktım.
Bu haraketimle gözlerini halıdan çekip benim elalarıma kenetledi. İkimizde bir süre sustuk ve bu garip ortama iyice gariplik kattık. Dudakları kararsızlıkla birkaç kez aralanmış ama söyleyeceği şeyle emin olamayıp yeniden kapanmıştı. En sonunda titrek bir nefezle yeniden aralandı ve;
"Sho-."
"Biliyorum."gerginlikle gülümseye çalıştım. Gözlerini kaçırıp elininin üzerindeki elimi sıkıca tuttu.
"Ne zamandır?"alt dudağını dişleyip gergince sordu.
"Hep şüphelerim vardı ama Kageyama ile karşılaştığımız gün emin oldum."gözleri dolmuştu. Hemen boştaki elimle düşmek için çırpınan yaşlarını sildim.
"Özür dilerim ben sana karşılık veremem, biliyorsun..."
Acı tebbesümüyle öbür elimide tutup bir öpücük kondurdu. Kızaran yanaklarımı gizlemek için tek çarem başımı öne eymekti.
"Özür dileme lütfen. Sen beni arkadaşın olarak görürken benim böyle hissetmem asıl iğrenç olan."ellerimi okşayıp kendi bacaklarımın üzerine yerleştirdi ve kendininkileri çekti.
Mahçumça bir elini saçının arkasına atıp ortamın havasını dağıtmak için kıkırdarken onun ne hissettiğini çok iyi anlıyordum. Yıllar önce daha beterini yaşamıştım ben.
"Senin duyguların iğrenç değil Atsumu onlar çok özeller. Benim, hâla benden nefret eden adama çaldırdığım kalbimi alamamam ise aptallık." Ona tereddüt etmeden sarıldım. Hemen elini sırtıma yerleştirdi. Bir şey demeden onun kokumu ciğerlerine dolduruşuna izin verdim son kez.
"Orada olacaktır."başımla onu onayladım ayrılmadan.
"Umarım mutlu olursun Shoyo. Umarım seni benim sevdiğimden daha çok sever ve seni hakkeder."ve ayrıldık.
"Yine yüzüme tükürürse bu sefer seni çağıracağım onu dövmen için."ikimizde göz yaşlarımızı silerken kıkırdadık.
"Onu iyi benzeteceğime emin olabilirsin."
O gece ikimizde düşünmek için köşelerimize çekindik. Onun duygularına karşılık vermek istiyordum ama buna izin vermeyen kendi duygularımın önüne bir türlü geçemiyordum. Sanırım yalnız başıma çürüyüp gidecektim.
Ertesi sabah beraber bavulumu hazırlarken, beni arabayla havaalanına kampın olacağı şehre gitmem için bırakırken hiç konuşmadı. Ona anlayış gösterdim ve sessizliğine ben de katıldım. Etrafta gitmek için beni bekleyen yeni takımımı görünce kısa bir süre gözlerimi üzerlerinde gezdirdim.
Ve evet işte o ordaydı. Siyah gözlükleri güzel maviliklerini örtmekle yetmiyormuş gibi maskesiylede geri kalan tüm mimikleri yok olmuştu ama ben onu gözüm kapalı bile tanırdım çünkü o yıllardır almak istediğim tek nefesim benim güzel Tobio'mdu.
xxxxxxx
Ani oldu ben de farkındayım ama uzamasın diye yaptım.
Bu da yeni bir şeyler belki bakarsınız diye
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı regret it [kagehina]
FanfictionSadece sihirli bir dilek hakkı ona yaşattığım onca acıyı unutturabilir miydi yoksa şapkadan çıkan tavşan misali ona beklemediği itirafı yapmak için çok mu geç kalmıştım?