Kafelerin olduğu güzel bir sokağa kadar sohbet ederek yürümüştük. Şimdiyse nereye otursak diye kaldırım ortasında durmuş tartışıyorduk. Birden sırtıma bir kol çarptığında ikimizde susup o tarafa döndük.
Karşılaşmayı hiç beklemediğim bir isim tam da kaderin cilvesiyle önümde dikiliyordu. Ter için de kaldığı için spor kıyafetleri üzerine yapışmış, nefes nefese, tek kulaklığını çıkarıp bize şaşkın gözlerle bakan Kageyama.
Tabii ki de yolda durup tartışırken birden sırtımdan dirsek yiyeceksem bunu o yapmalıydı. Bu nasıl şans ya!
"Hinata?"Diğer kulaklığınıda çıkarıp terli saçlarını geriye tararken sorarcasına bana baktı. Bu hareketi kalbimi hızlandırdı.
"Selam Tobio-kun."Atsumu benden önce davrandı.
Sanki onun yanımda olduğunu yeni fark ediyormuş gibi bu kez de şaşkınlıkla ona döndü fakat daha sonra kaşlarını çattı. Onu sevmediğini anlayabiliyordum ama nedenini pek çözebilmiş değildim.
Gözleri ikimizin üzerine gidip geldikten sonra omzuma atılmış elde durasadı. "Üzgünüm seni görmedim, iyi misin?" Hâla oraya bakıyordu kaşlarını düzeltmeden.
Atsumu beni kendine iyi çekince derin bir nefes aldı. "Sorun değil." Gülümsemeye çalıştım. Ona gülümsemek beni çok zorluyordu. "Zaten yolun ortasında dikilen bizdik."
"Ne yapıyordunuz?" Dümdüz mimikleri canımı acıtıyordu ama iyi bir oyuncuydum bunu belli etmedim.
Benden önce Atsumu atladı. Sanırım aramızdaki olayı bilen tek kişi olduğu için beni korumaya çalışıyordu. "Beraber kahvaltı yapmaya geldik."samimiyetsizce sırıtmayı da unutmadı.
"Öyle mi?"kageyama gözlerini sonunda omzumdaki ellerden çekip yüzüme baktı. Yutkunup yine gülümsemek için kendimi zorladım ve aptallık edip kendimi kurtarayım derken iyice zora soktum. "Bize katılmak ister misin?" Sorun yok Shoyo. Kabul etmeyecek, o senden nefret ediyor zaten.
"Olur, nereye giriyordunuz?" Hay dilime tüküreyim. Atsumu bana dönüp ne yapıyorsun aptal der gibi baktı. Üzgün oldumu mimiklerimle anlatmaya çalıştım.
"Ah biz de onu tartışıyorduk ama sen karar verebilirsin."
Tobio'dan
Siparişleri verdikten sonra gergin bir hava oluştu. Hiç kimse konuşmuyordu. Atsumu Hinata'nın yanında ve ben de ikisinin karşısında oturuyordum. Ne ara bu kadar yakınlaştıkları merak konusuydu.
Yemekler geldi ama hâla konuşmuyorduk. Arada Hinata'ya bakıp iştahla yemeğini yemesini seyrediyordum. Ne zamandan beri yemek yerken bu kadar şirin oluyordu? Çikolatalı pankeki bitince dudaklarını büktü ve hüzünle bizim tabaklarımızdakilere baktı. O an göz göze geldik. Utanarak gözlerini kaçırdı. Onun liseden beri çikolatalı her şeye aşık olduğunu biliyordum.
Yüzüme bir tebbesüm yayıldı, daha fazla bu haline dayanamayark önümde pankeki ona uzattım. Benimle beraber Atsumu'da uzatınca gözlerimi kısarak ona baktım. Resmen gözlerimizin arasından geçen elektrik dalgalarını hissedebiliyordum.
Ne kadardır onu tanıyorsunda ona bu kadar samimi davranıyorsun piç kurusu? Hinata'nın sana yüz vereceğini mi sanıyorsun? Miğdemi bulandırıyorsun. Bunları yüz ifademden anlamısını umuyordum. O da aynı şekilde bakıyordu.
"Şey onlar sizin hakkınız. Ben kendiminkini bitirdim teşekkür ederim."Hinata tabaklarımızı önümüze yavaşça itip sessizliği bozdu. Gözlerimi ona diktim.
"Numara yapma çikoata için delirirsin sen."yine uzattım.
Yanakları kızarmıştı. Bu beni nedense mutlu etti en son konuşmamızda resmen varlığımı görmezden geliyordu. Elleri kararsızlıkla havada asılı kalınca bir tanesini tutup tabağı eline yerleştirdim. Eli yumuşacıktı, dokunduğum an birden sıcakladım.
"Shoyo benimkileride alabilirsin."hani sen bir araya girmesen olmuyor.
"Teşekkürler bu kadarı bile fazla."zafer kazanmış gibi tek kaşımı kaldırdım dudağımın bir kenarı da kıvrıldı. Gözlerini devirip önüne döndü. İyice bir keyiflendim sanki.
Biraz havadan sudan lisedeki turnuvalardan sohpet ettik. Atsumu ile birkaç kez daha atıştık bu süre zarfında ve hesabı ödeyip dışarı çıktık.
"Yine buluşalım Kageyama."Hinata naziklik olsun diye diyordu bunu anlamamak aptallık olurdu.
"Tabii."aynı şekilde kibarlık olsun diye kabul ettim.
"Görüşürüz Tobio-kun"el sallayıp kolunu yine Hinata'nın omzuna attı.
"Ne kadar da samimi olmuşsunuz ne güzel."öfkemi sesime yansıtmamak için çok çabaladım.
"Aynı odayı paylaşıyoruz hatta."gıcık gıcık kahkaha attı. Duyduğum şeyle avuçlarım terledi. Biliyordum daha öncede söylemişti ama ikisinin tek kaldığını yeni öğrenmiştim. Kalp atışlarımın düzensizliğini yediğim çikolatalı pankeklere bağladım. Şu an elimde olsa onun yüzüne yumruğumu indirip, Hinata'ya da aptal mısın sen ne kadardır onu tanıyorsun, diye sormak istiyordum.
"Atsumu beni hep güldürür ve her zaman sorunlarıma yardımcı olmaya çalışırı."gülümseyerek ona döndü.
En son görüşümde saygı eki kullanıyordu ne ara daha da yakınlaştınız lanet olsun ve sikeyim yüzleri çok yakın. Bana ne lan tüm bunlardan,beni ilgilendirmez. Ellerim düşüncelerimle ters hareket ederek yumruk şeklini aldı. Avuç içlerimin tırnaklarım yüzünden kanadığını hissettim ama umrumda değildi.
Daha fazla dayanamazdım bu hallerine "Görüşürüz."el sallamadan hızla orayı terk ettim.
xxxxxxx
Boş beleş bir bölüm daha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı regret it [kagehina]
FanficSadece sihirli bir dilek hakkı ona yaşattığım onca acıyı unutturabilir miydi yoksa şapkadan çıkan tavşan misali ona beklemediği itirafı yapmak için çok mu geç kalmıştım?