Küçük turuncu bir ekstazi, iznim olmadan dudaklarımdan sızmış, dilimden kayarak kendi haritasına yön vermeye başlamıştı. Önce sinir sistemime fazla gelen şok, kanımı kıpır kıpır kaynatmış ardından beynimi sanrısal görüntülerinle meşkul eder olmuştun. Mutluydum, enerjiktim, umutluydum... Sonra etkin git gide parçalanmaya başladı. Kısa sürmüştü, daha doruk noktasında gözlerimi yeni açmışken artık mutsuzdum, yorulmuştum ve çukurdaydım.
Shoyo ben aptaldım. Bu tarifi imkansız, kelimeleri kifayetsiz bırakan, insanı önce baharda yeşerten sonra acımasız kışta soyan bu hazzı, bu aşkı ben yeni fark ederken sen beni neden şimdi yalnız bırakıyordun?
O gece, gökyüzüm hiç olmadığı kadar parlaktı. Başlarda nedenini çözemedim, diyorum ya biraz aptaldım sonradan bir bir gözümün önüne düşen sahneler hatırlattı her şeyi.
Senden özür diliyorum çünkü ben o gün sana seni sevdiğimi söyledim. Senin o minik, güzel kalbini meşkul etmek istedim.
Yetmedi, ben biraz da arsızdım. Adımı inleyişin hâla kulaklarımda çınlıyordu. Yankısı durmak bilmiyordu. Bitmiyordu şu sahneler. Avuçlarımda ki doluluk hissini utanmazca, sürekli ve sürekli düşündüğümü duysan bana ne kadar kızardın?
Peki seni sabah o halde gördüğümde afallayışımın kısa sürdüğünü bedeninin büyüsüne çoktan kapıldığımı ve sarmalandığında bedenlerimiz, acizleştiğimi ve durumuma kahkaha attıran sorunu yanıtsız bıraktığımı...
Artık bunları sana itiraf edecek kadar bile yüzüme bakmayışın, üç gündür benden köşe bucak kaçışın... ilk başlarda utandığını düşünmüştüm, sana biraz zaman tanımıştım. Ama şu an yeni anlıyordum seninkisi utanç değil umursamazlıktı. Beni görmezden geliyordun, konuşmuyordun tek iletişimiz sana gönderdiğim toplardı ve onun dışında yoktun. Yanımdaydın, aynı odadaydık, aynı mekandaydık, aynı masada yan yanaydık ama yoktun işte.
"Kageyama git ve dinlen bugün iyi gözükmüyorsun." Koça bayık gözlerimi bir saniye değdirip ardından başımla reddettim. Yalnız kalıp düşüncelerimin beni yutmasını istemiyordum. Korkaktımda çünkü.
"Sen bilirsin ama şimdilik biraz köşede dinlen sana ihtiyacımız var."yine konuşmadan tek bir bakışla onayladım onu.
Sahayı en iyi yerden izleyebileceğim noktayı bulup oraya oturdum. Pekala, yalan söylüyorum Hinata'yı en iyi görebildiğim noktaydı burası.
Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına sardım ve onun aşkla oynayışını izlemeye başladım. Hızlıydı, ordan oraya dumadan koşuyor insanların aklını çeliyordu. Zıplıyordu hem de en yükseğe, lisede rakipleri ilk seferde afallatması geldi aklıma. İstisnasız herkesi bir kez olsun şaşırtmıştır ben de dahilim. Gülümsedim sabahtan beri ilk kez.
Maç bitince herkes etrafa dağılmış su içiyor ya da terlerini kuruluyorlardı. Ona baktım, su şişesini almış tek eli belindeyken büyük açlıkla içiyordu. Ardından elinin tersiyle dudağının kenarını silip yerden havlusunu aldı. Gözleri son günlerde sürekli yaptığı gibi boş bakıyordu etrafa. Ama o boş bakan gözler dahi tenime değmiyordu ve beni asıl çıldırtan buydu.
Bir cesaret yerimden fırladım ve onunla ne konuşacağımı bilmeden yanına gittim. Bacaklarıma anlık gelen adrenalinin kurbanı olmuştum ama söylenecek sözler bir türlü beni bulmuyordu.
Fakat mutluydum çünkü ölüm gibi üç günden sonra yuvarlak ateş topları benim karanlık gecemi buldular ve ben uzun süre sonra ilk defa nefes aldım.
"Ne var?"sesi mesafeliydi. Afalladım çünkü dedim ya bana bakmadığı gibi konuşmuyordu da. İlk sözlerinin bu kadar soğuk olması canımı yakmıştı.
"Biraz konuşalım mı?"
"Sonra konuşuruz. Gitmem gerek."ve cevap veremeden beni arkasında bırakarak spor salonunu terk etti.
Bu kadar mı istemiyordu beni? Sesimi duymaya tahamül edemeceyek kadar mı? Oysa ben daha da yakınlaşırız diye düşünüyordum. Yanılıyordum hem de aptal gibi.
Günün geri kalanında onu bir daha görmedim. Yemek için bile gelmemişti her neredeyse. İç geçirdim.
Lacivert, soğuk gecede bir başıma bırakılmıştım. Bir ay, ve bir avuç yıldızla. Onlar bile parlamıyordu güneşi olmayınca.
_______
Önceki yazdıklarımı unuttuğum için bu bölüm garip gelebilir. Niye okumadın derseniz de kendi yazdıklarımı okuyunca utanan bir şizofrenim ksnkwndşs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı regret it [kagehina]
FanficSadece sihirli bir dilek hakkı ona yaşattığım onca acıyı unutturabilir miydi yoksa şapkadan çıkan tavşan misali ona beklemediği itirafı yapmak için çok mu geç kalmıştım?