Kanayan dudağını silerek kalkan Atsumu, hiç acımadan aynı şekilde karşılık verdi. Kageyama yere düşüncede üstüne çıkıp yüzüne ardı arkası kesilmeyen yumruklar indirmeye başladı.
"Derdin ne şerefsiz?"
"Sensin." Bu sefer de Kageyama üste çıktı.
Dudağımdan kaçan çığlık gecenin sessizliğinde yankılandı. "Kesin şunu."birbirlerine zarar vermeleri içimi parçalamıştı, korkudan akmaya başlayan göz yaşlarımı sildim. Beni duyduklarından emin değildim.
Atsumu ayağıyla, iktirip tam kalkacaktı ki Kageyama yakasına yapışıp kafa attı. Endişeyle ellerimi ağzıma kapadım. İlk başta yaşadığım şoku sonunda üzerimden attığımda ise hemen aralarına girip ayrımaya çalıştım. "Lütfen durun artık!"
"Ne oldu ha! Uzaktan izleyip kıskandın mı?"dedi Atsumu iyice ortalığı karıştırmak için fakat anlamadım, neyi kıskanmıştı?
"Benim yerimde mi olmak istedin?"
Kageyama sinirle güldü, bu gülüşten ben bile korkmuştum. Onu boğazından tutarak ayağı kaldırdı ve ağaca itti. Yumruk yaptığı elini gerip tam vuracaktı ki onun koluna sarıldım.
"Lütfen yapma."
"Hinata bırak!"dedi dişlerinin arasından.
"Hayır, istersen bana da vur ama bırakmıyorum."dedim gözlerinin içine bakarak.
Kısa ama bana yıllar gibi gelen uzun bir bakışmanın ardından gözlerini kaçırıp kapadı ve derin bir nefes aldı ve sonra sıktığı boğazını bıraktı.
Atsumu öksürükleri arasında biraz eğilip kızaran yeri ovmaya başladı. Endişeyle eğilip elinin üzerine elimi koydum. "İyi misin? Bir hastaneye gitmemiz gerek."
"Sorun değil, korkma."
"Biraz daha sıksam ölecektin pislik."
"Yediğin dayaklar yetmedi galiba."
"Bu halinle konuşmaya hâla nasıl yüz bulabiliyorsun?"
"Kesin artık. Kageyama ne yaptığını sanıyorsun?"
Çatılı kaşlarıma baktı bir süre ardından bileğimden tutarak beni ayağa kaldırdı. "Ne yapıyorsun?"
Cevap vermedi, sadece peşinden sürüklüyordu. Arkamı dönüp ayağa kalkmaya çalışan Atsumu'ya baktım. "Özür dilerim." Sorun yok der gibi kafasını salladı ama hareket edemediği için sinirleri oldukça bozuktu.
Bileğimi kurtarmaya çalıştım ama her seferinde daha fazla sıkıyordu. "Kageyama bırak, acıyor."
Gevşetti ama bırakmadı, sürüklemeye devam etti. Önce asansöre bindirdi ardından odamıza gelip beni içeri iterek kapıyı kilitledi.
Yüzümü buruşturarak acıyan bileğimi ovdum. "Kafan mı iyi, ne bu tavırlar? Ne yaptığını sanıyorsun, bakma bana öyle cevap ver?"onun sorumsuzca hareketlerinden sinirlenmiştim. Yüzüme sanki hiçbir şey yapmamış gibi masum bakması ise daha da sinirlerimi bozuyordu.
"Konuşmayacaksan Atsumu'nun yanına gideceğim?"
"Hayır, gitme."Az önceki o değilmiş gibi sesi fazla kırılgandı.
"Söyleyeceğin neyse söyle artık Kageyama, daha fazla seninle kalmak istemiyorum."normalde âsla söyleyemeceğim sözleri bu kadar kolay dile getirmek beni şaşırttı. Gerçekten sinirlenmiş olmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı regret it [kagehina]
FanfictionSadece sihirli bir dilek hakkı ona yaşattığım onca acıyı unutturabilir miydi yoksa şapkadan çıkan tavşan misali ona beklemediği itirafı yapmak için çok mu geç kalmıştım?