Gecenin, yeryüzünü gölgeye boyadığı saatler, herkes güzel bir uyku için odasına çekilmiş, sıcak yataklarında bir sonra ki gün için doğacak güneşi bekliyorlardı.
Fakat benim gözlerim açık ve geceden daha karanlık düşüncelerimle, içime düşen garip huzursuzluğun boğazımda bıraktığı yumru hissiyatı ile boğuşuyordum.
Bu gece, rengini soldurduğum diğer gecelerden farklı olarak tamamen siyah beyazdı.
Nedenini bir türlü çözemiyordum, kalbimi saran dikenli sarmaşıklar şimdide tüm benliğimi mi ele geçiriyordu? Neydi artan sıkıntımın sebebi? Neydi bu garip kuşku hissi?
Gözlerimi, diktiğim turuncu dalgalarda yoğunlaşırken duyduğum telefon sesiyle, birden panik yapıp yumdum. Bu saatte gelen bir aramanın ne kadar sağlıklı olabileceği düşüncesiyle kaşlarımı çatmama sebep oldu. Üstelik bu arama Hinata içindi. Sessiz kalıp konuşmayı huzursuzlukla dinledim.
Önce o da affallamış olacak ki telefonu duymasından birkaç saniye sonra açabildi aramayı. "Alo."yeni uyanmış sesi bir nebze endişemi uçurdu.
"Bu saatte neden aradın bir problem mi var?"sesi kısıktı sanırım beni uyandırmak istemiyordu.
"Ne?"önce şaşırmış ardından nazikçe kıkırdamıştı. "Delisin sen, bekle geliyorum."yataktan yavaş hareketleriyle inip dolabına yöneldi. Tek gözümü aralayıp arkasından ona baktım, bir kapşonlu ceketi üzerine geçiriyordu, tam arkasına bana doğru dönerken hemen geri kapadım. Ne yapacağını merakla beklemeye başladım. Sadece duruyordu bir ses gelmiyordu. Kaşlarımı refleksle çatacaktım ki son anda durdurdum.
Birkaç saniye sonra odadan çıktığını belirten adım sesleriyle hemen yerimden kalkıp derin bir nefes verdim.
"Kimdi gece gece bu şimdi?"sesimin bana bile ürkünç gelmesi sinirimi daha da bozarken üzerime hiçbir şey almadan odadan çıktım. Takip etmeme muhtemelen sinirlenirdi ama hem kim olduğunu merak etmiş hem de gece vakti başına bir şey gelmesinden korkuyordum.
Holün sonunda ki asansöre geldiğinde bir duvarın arkasından onun binmesini bekledim ardından bende diğerine binip giriş katına bastım. Bacağım, ilk defa birini takip etme adrenaliyle hızla sallanıyordu.
Garip bir sesle açılan asansörden koşar adımlarla inip büyük kapıdan çıkan Hinata'nın arkasına takıldım. Yaklaştıkça daha da yeşeriyordu kuşku sanki.
Otelden çıkıp ağaçların olduğu küçük parka girip durduğunda, gövdesi büyük bir ağacın arkasına saklandım.
Ayağıma dolanan şeytanlar beni buraya getirmişti şimdiyse içimde ki merak ateşi gittikçe büyümekteydi. Oradaydın, ağaçların arasında heyecanla bir oraya bir buraya bakınıp güzel alt dudağını dişliyordun. Üşümüş olmalısın ki yerinde minik minik zıplıyordun. Neden orda olduğumu unutmuş senin güzelliğinde dalıp savruluyordum ki arkandan gelen ses ve ardından sana sarılan bir beden... şimdi de boğuluyordum.
Çakma sarı tutamları senin minik omuzlarına dökülüyor, yüzün onun göğsünde kaybolmuş görünmüyordu.
Bekledim, ne hissettiğimi anlamadım başta. Sadece uzaktan dinlemeye devam ettim.
"Shoyo, seni çok özlemişim."ondan uzaklaşmadan elini saçlarına atıp karıştırdı.
"Ben de ama bu saatte burada ne işin var senin?Telefonda anlatmadın."sesi meraklıydı.
"Özlediğim için geldim. Uçağım rötar yapmasaydı bu kadar geç kalmayacaktım."
"Görüntülü konuşabilirdik ne gerek vardı buraya kadar gelmene."sesinde ki mahçupluk... Kaşlarımı çattım.
"Biliyorsun Shoyo, ikisinin arasında uçurum kadar fark var."
Shoyo, Shoyo, Shoyo bu kelimenin ağırlığı altında ezilirken onun bu kadar kolay söyleyebilmesi...
Kıskançlık mıydı bu his? Üzerime bir şey almadığım için mi yoksa içimi saran soğuk buz kütleleri yüzünden mi donuklaşmıştım?
"Biraz yürüyelim mi?"
"Buranın çok güzel bir sahili var."Hinata biraz duraksadı. Düşünceli duruyordu. "Geçen gün gitmiştim, beraber, gidelim mi?"
Beraber gittiğimiz, küçük bir anı bıraktığımız o sahile şimdi onunla mı gitmek istiyordu? Atsumu ile.
"Olur."diyip Hinata'nın alnından öptü.
Hinata'mı öptü. Beynimde bu ses eko yapmaya başladı. Dişlerimi dudağıma geçiriyordum kanıyorsa bile hissetmeyecektim.
Hızla nefes alıp verişim ciğerlerimi yakıyordu. Dayanamazdım, şeytan bir kez daha beni kontrolü altına alacaktı, direnemezdim. Sonuçlarını düşünecek kadar aklım başımda değildi.
Olduğum ağacın arkasında hızla çıkıp gözüm seğirirken bağırdım. "Seni siktiğimin piçi!"ardından gücümü kontrol edemeden tüm sinirimle yanağına bir yumruk geçirdim.
______
Fight başlattım hadi bakalım
Bir wattpad düzelsin dualarınızı alırım yorum yapabiliyorsanız sksşgjsağk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı regret it [kagehina]
FanfictionSadece sihirli bir dilek hakkı ona yaşattığım onca acıyı unutturabilir miydi yoksa şapkadan çıkan tavşan misali ona beklemediği itirafı yapmak için çok mu geç kalmıştım?