13.bölüm

1.1K 146 102
                                    

Rüyamın en can alıcı yerinde hissettiğim kıpırdanmalar sinirlerimi bozmuş, ağzımdan kaçan homurdanmalarla tek gözümü araladım. Amacım ne olup bittiğini kısaca kontrol edip yeniden kendimi uykunun rahatlatıcı kollarına bırakmaktı fakat koçun başımda dikildiğini görünce uykum çoktan kanatları takıp benden uzaklaşmıştı.

"Kageyama herkes indi seni bekliyoruz."sesi sinirli gibi değildi ama beni uyandırmak için çabaladığı bıkkınlık gözlerinden okunuyordu.

"Üzgünüm."gibi bir şeyler zırvalayıp hemen ayaklandım. Onu takip edip beraberinde takımın geri kalanına yetiştik.

Gözlerim hemen turuncuları aradı, bu artık son zamanlarda bir alışkanlık olmuştu bende. Girdiğim ortamda her zaman onu arıyordu benden bağımsız gözlerim.

Kendinden uzun takım arkadaşlarının ortasında onlara hayran hayran bakıyor ve bunu çekinmeden dile getiriyordu. Bu huyu beni her zaman çileden çıkarırdı. Lise zamanlarında da karşı takımın oyuncalarını gelip bana överdi. Ne gerek vardı?

Kalacağımız otele gitmek için bir servis arabası kiralanmıştı. Bu sefer ondan ayrı uzak bir köşede kafamı cama yaslayıp dışarı seyretmeye başladım.
Arada sırada yanındakiyle kıkırdanmalarına göz ucuyla bakmayı da ihmal etmiyordum.

Bu nedense beni huzursuz ediyordu, onunla oturup gülüşmesi gereken kişinin benim olmam gerektiği düşüncesini son zamanlardaki aklımın bulanıklığına yoruyordum.

Tüm yol boyu bir kere bile göz göze gelmeden onu izleyerek geçirdim. Otele gelince ise olan olmuştu yine. Koç eski takım arkadaşları olduğumuzu ve kolay anlaşacağımızı düşünerek bizi aynı odalara yerleştirmişti.

Şu sıralar kendi bağımsızlığını sürekli haykıran kalbim yine kontrolünü eline alıp hızlanmaya başladı.

Elimize tutuşturulan bir oda kartıyla lobide baş başa bırakılmıştık. İkimizde birbirimizle konuşmayıp odamasıza sessizce ilerledik.

Tüm yol insanlarla gülüşüp eğlenen Hinata gitmiş ve yanımda sadece susmayı tercih eden somurtkan bir Hinata kalmıştı. Kendime kızdım, ona sadece rahatsızlık veriyordum üstelik ona hâla bir özür borcum da vardı.

Odaya girip ikimizde aynı sessizlikle bavullarımızı yerleştirmeye başladık burda uzun süre beraber kalacaktık bu hem beni heyecanlandırıyor hem de geriyordu.

"Ben duşa gireceğim."çok kısık çıkan sesine rağmen onu duyup başımı onaylamak için salladım. Banyo kapısını kilitleyince o tarafa dönüp meşkul gözükmek için yaptığım işi bırakıp rahat bir nefes aldım.

Sanki karı koca gibi birbirimizle konuşmamamız beni azda olsa güldürdü. Sonra güldüğüm şeyin saçmalığına utandım, belkide bipolardım ya da yüzsüz, kim bilir.

İçerden gelen duş seslerini duyduğumda istemsizce onun çıplak bedenini gözlerimin önüne getirdim. Yanaklarıma sıçrayan kan ve çarpan kalbimin üzerlerine ellerimi yerleştirip ne kadar pislik biri olduğumu düşünüp kendime kızdım. Alnımdan akan teri hızla silip ne yapacağımı bilmeden ayağı kalktım.

Aptal gibi ortada dikilirken kapı açıldı ve altında sadece özenzice bağlanmış bir havluyla kızarmış yüzlü Hinata beliriverdi.

"Üzgünüm kıyafetlerimi almayı unutmuşum."kızarık yanakları, utangaç sesi ve minik adımlarla kıyafetlerine koşuşu... Sadece yerimde durup onu izledim. Donmuştum belkide ama manzaram buysa, ömür boyu böyle kalmaya razıydım.

Kapıyı kaparken kısa bir an göz göze gelmiştik, o an ilk defa yaşadığım bir duygu seli beni içine kaptırmış ordan oraya sürüklenmeye başlamıştım. Dudaklarım aralandı, ellerimi iki yanıma düştü, ayaklarım karıncalandı.

Ne oluyordu sana Kageyama Tobio yoksa aşağıladığın, yüzüne tükürdüğün, arayıp sormadığın bu güzel turuncu güneşe aşık mı olmuştun?

xxxxxxxx

Sonunda anladın aptal çocuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonunda anladın aptal çocuk

ı regret it [kagehina]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin