Erva Lydia Çetin
Su'yun sınıfına girdiğimde sırasında uyuduğunu gördüm. Gözlerimi devirip yanına gittiğimde bu sınıfta iki tane Emre olduğu aklıma geldi.
Sınıfta gözlerimi gezdirirken birinin duvar kenarında oturduğunu gördüm. Su'yun sınıfı olduğu için çoğu kişiyi tanıyordum. Duvar kenarında oturan Emre'nin yanına gittiğimde bakışları bana döndü. Kaşlarını kaldırıp bana baktığında koyu kahve gözlerini gördüm. Bir şey demeden arkamı döndüğümde sınıfta gözlerimi gezdirmeye devam ettim. Zil çaldığı gibi damladığım için herkes sınıftaydı.
Cam kenarı en ön sırada oturan kapüşonlu kişiyle sırıttığımda öğretmen masasına gittim. Yumuşak gözüken sandalyeye oturduğumda tam karşımdaydı.
Yunus Emre bu kadar kıvırcık mıydı?
"Niye çattın kaşlarını?" dediğinde hemen gülümsedim.
"Hiç, sen ne zamandır merinossun?" dedim kendimi tutamadan. Bana hayretle bakarken bakışlarımı kaçırdım.
"17 yıldır?" dediğinde kafamı çevirip gözlerimi yumdum.
"Anladım."
İkimiz de sessizce karşılıklı otururken zaman geçmiyordu. Ona döndüğümde az önceki olayı umursamadığı belli bir şekilde önündeki kitabı okuyordu. Biraz olsun içim rahatlarken oturduğum sandalyeden kalktım. Su'yu uyandırmaya giderken zil çaldığında dudaklarımı büzdüm. Diğer teneffüse kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı | Texting
Short Storyanonimke: Tamam öyle olabilir ama yine de duygusal biriyim ben. ervalydiacetin: Olabilirsin, ben olamazsın mı dedim? anonimke: Ona göre davransana o zaman aq. *** 08.03.2021 kısa hikaye #19