Sarı | Texting

50

Erva Lydia Çetin

"Su, yeter artık." dediğimde elindeki rimeli aldım. Öğle arasına yeni girmiştik ve Su sınıfıma geldiği gibi beni çıkarmıştı. Tuvalette rimel sürerken yanında durmam gerekiyormuş.

"Sana da sürelim mi?" dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Dalga mı geçiyordu?

"Okulda neden süsleneyim?"

"Of sana laf antamayacağım şimdi hadi gidelim." dedi omuzlarımdan tutup tuvaletin kapısına çevirirken beni.

"Asıl ben sana laf anlatamam." diye homurdanırken tuvaletten çıktım. Su da yanımda yürümeye başladığında karşımıza Emre çıktı. Sırıtarak bize gelirken kollarını iki yana açtı.

"Ooo yengelerim." diyerek aramıza geçip omzumuza kollarını attı. Gözlerimi devirirken şimdiden sabır dilemeye başladım.

"Emre, ben Ceyda ile konuşacağım." diyerek konuyu değiştiren Su ile rahatladım.

"Konuş konuş, nasıl güzel mi?" dediğinde sırıttım.

"Çok." diyerek sohbete dahil olduğumda Ceyda'nın hiçbir yerde fotoğrafını paylaşmaması işime gelmişti. Whatsapp profiline bile çok nadir koyuyordu.

"Fotoğrafı var mı?" dediğinde kollarını çekmişti.

"Sen gerçekten sevgili istiyor musun?" Su sorduğunda onu kafamla onayladım. Heves için ya da öylesine biriyle takılmak istiyorsa Ceyda'yı bu topa atmazdık.

"Huyu huyuma suyu suyuma olursa neden olmasın?" diyerek omuz silktiğinde sırıttım. Ceyda'nın huyu da suyu da ona uymazdı.

"Tam senlik." dediğimde Su bana kaşlarını kaldırarak baktı. Onu görmezden gelip Emre'ye odaklandım. 

"Harbiden mi? Kafa dengi mi?" dediğinde onayladım. Ceyda kafa dengi biriydi ama Emre ile anlaşabilir miydi bilmiyordum. 

"Öyle ama ilk başta hemen sana ısınmasını bekleme." dediğimde dudaklarını büzdü.

"Bana alışması ne kadar sürer?" dediğinde omuz silktim. Değişirdi.

"Bir yıl?" dediğimde tamamen sallamıştım.

"Anasının amıymış." dedi bağırarak. Kaşlarımı çattığımda yüz ifademi görüp şirince gülümsemeye çalıştı.

"Şirin değilsin." dedikten sonra yürümeye devam ettiğimde bu sefer de Caner ve Alperen'le karşılaştık.

Gerçekten mi?

Alperen'den bu ana kadar kaçmıştım ki bunu gayet başarılı bir şekilde yapmıştım ama şimdi karşıma çıkması sinir bozucuydu.

İlk ders yaptığımız konuşmadan dolayı çekiniyordum çünkü konuşmaları tekrar okuduğumda büyük saçmaladığımı fark etmiştim.

"Oo kaçak?" diyerek Caner lafa başladığında onu duymazdan geldim. Alperen ile göz göze geldiğimizde o da ondan kaçtığımı fark etmiş olmalı ki sırıtıyordu.

"Yengemin üstüne gitmeyin lan." diyen Emre yanımda belirdiğinde ona baktım.

"Sen gerçekten sinir bozucusun Emre." dediğimde bana döndü. Dudaklarını büzüp üzülmüş gibi yaptığında gözlerimi devirdim.

"Koridor boş diye baya yayıldınız herhalde ama ben açım." diyerek uzun süren sessizliğini bozdu Su.

"Yemekhane sırası dolmuştur şimdi." dedi Caner. Kaşlarımı kaldırarak ona baktığımda bana kafasını 'ne var?' dercesine salladı. Cevap vermeden bakmaya devam ettim.

"Ulan ne dedim ben şimdi de öyle bakıyorsun?"

"Yavşak her zaman yavşaktır." dediğimde bana hayretle baktı.

"Sus daha fazla konuşma." diyerek onu susturduğumda Alperen'e döndü.

"Bir şey de şuna." diyerek beni işaret parmağıyla gösterdiğinde sırıttım.

"İlkokul çocuğu musun Caner?" dediğimde Su kolumu cimcikledi. Acıyla inleyip ona döndüğümde bana kaşlarını çatarak bakıyordu.

"Ne?" diyerek fısıldadığımda "Rahat bırak çocuğu." dedi sessizce. Hayretle bakma sırası Caner'den bana geçtiğinde ağzım açılmıştı.

"Sen geri zekalısın." dediğimde gözlerini devirdi.

"Erva." diyen kalın sesle bakışlarımı Su'dan çektim. Alperen ile göz göze geldiğimizde yanaklarımın içini ısırmaya başladım.

"Naber ya?" dediğinde kendimi tutamayıp güldüm.

"Yardım istediğimiz insana bak." diyerek homurdanan Caner'le hepimiz güldük. Bizi arkasında bırakıp merdivenlere yürüdüğünde Emre peşinden bağırdı.

"Bak Sucuk burada kaldı ama."