61

16.4K 1K 54
                                    

Erva Lydia Çetin

Sıcak sucan dolayı buğulanan aynayı elimle sildim. Küçük bir yerden kendime baktığımda diş fırçama uzandım. Daha kahvaltı yapmamıştım ama duştan sonra dişlerimi fırçalamak alışkanlık olmuştu. Dişlerimi fırçalayıp saçlarıma havlu sardıktan sonra banyodan çıktım.

Odama girdiğimde hâlâ uyuyan Su ile gözlerimi devirdim. Bu kız uykuya gerçekten çok düşkündü. Dün gün boyu ağzımdan Alperen hakkında şeyler almaya çalışmıştı ama ben onu duymazdan gelmiştim. Ne zaman Alperen konusunu açmaya kalkışsa başka bir şeyler söyleyip konuyu değiştiriyordum. Aslında onu bize çağırmamdaki amacım benim de Alperen hakkında konuşmak istememdi ama gerilip konuşamamıştım.

Kısa sürede giyinip Su'yu uyandırmadan odadan çıktım. Mutfağa gittiğimde annemin kahvaltıyı hazırladığını gördüm. Gülümseyerek yanına gittiğimde arkasından sarıldım. Omlet pişiriyordu ve geldiğimi fark etmediği için irkilmişti.

"Benim." dedikten sonra yanağını öptüm.

"Korkuttun beni." dediğinde kollarımı etrafından çektim. Ona gülüp masadaki eksik olan şeyleri yerleştirdim.

"Babam çıktı mı?" diye sorduğumda masadaki dilimlenmiş salatalıklardan bir tanesini aldım. Annem kafasıyla onayladığında mutfaktan çıktım. Odama gidip sırıtarak yatağıma ilerledim. Kendimi Su'yun üstüne attığımda Su çığlık attı. Annem bizim bu hallerimize alışık olduğu için bırakın telaşla odama gelmesini 'ne oldu?' diye seslenmemişti bile.

"Uyan artık uykucu." dedikten sonra Su'yun üstünden kalkıp yanına yattım.

"Sen kötü bir insansın." diye mırıldanırken gözlerini kaşıyordu. Dediği şeye dudak büzdüm.

"Kötü mü? Oysa ben yıllardır beklediğin şeyi yapmana izin verecektim." dediğimde ellerini gözünden uzaklaştırıp bana baktı.

"Sana makyaj yapabilir miyim?" diyerek hevesle konuştuğunda kafamla onayladım. Yanında makyaj çantası olmadığı için gayet rahattım. Ama o heyecanla yataktan kalkıp banyoya giderken bu aklının ucuna bile gelmemişti. Eh benim de tek makyaj malzemem rimel ve koyu olmayan sadece dudağıma hafif bir renk veren parlatıcım olduğu için yapabileceği makyaj zaten benim kullandığım şeyler olacaktı.

Sırıtarak yatağımdan kalktıktan sonra yorganını düzelttim. Gayet keyfim yerinde odamdan çıktığımda Su da banyodan çıkmıştı. Beraber mutfağa gittiğimizde açlığımın daha da arttığını fark edip hızla sandalyeme yerleştim.

*******

"Öylesine biriyle buluşmaya gitmiyorsun farkındasın değil mi?" diyerek tek kaşını havaya kaldırdı Su. Elimde tuttuğum kot pantolon ve kazağa bakarken dudaklarımı büzdüm. Bu kız fazla gaddardı. Çünkü gösterdiğim beşinci kombinimi de beğenmemişti.

"Asıl kötü olan sensin." diye homurdandıktan sonra kıyafetlerimi öncekiler gibi dolabıma geri yerleştirdim. Su yatağımdan kalkıp beni dolabın önünden çektikten sonra askılarımı karıştırmaya başladı. Onu kendi haline bıraktıktan sonra yatağıma oturdum. Yüzündeki sırıtma ve elinde tuttuğu kadife bordo renk önü düğmeli etekle bana döndüğünde gözlerimi irileştirdim.

"Abartıyorsun." dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Abartmıyorum."

"Kesinlikle abartıyorsun ve dışarısı soğuk." derken son ve tek kozumu yani havanın soğuk olmasını kullanmıştım. Sadece havanın soğuk olmasını bana acıyıp kabullenirse o eteği geri koyardı.

"Kalın kilotlu çorap giyeceksin." dediğinde gözlerimi kapatıp kendimi arkaya bıraktım. Sırtım yumuşak zeminle buluşurken homurdandım.

"O eteği giymeden bir adım bile attırmayacaksın bana değil mi?"

"Evet ve sen şimdi hemen kalkıyorsun." derken elimi tutup beni çekiştirmişti. Söylene söylene yatağımdan kalkıp çorap çekmecemden siyah kalın kilotlu çorabımı aldım. Altımdaki eşofmanı çıkarıp çorabı giydikten sonra sırıtarak uzattığı eteği elinden aldım. Onu da giyip "Ee üstüme ne veriyorsunuz hanımefendi?" dedim ters ters. O ise bundan hiç etkilenmeyip dolabımdan siyah slim fit bir kazak çıkardı. Elinden kazağı alıp giyerken Su hevesle konuşmaya başladı.

"Şimdi sana makyaj yapalım. Hadi makyaj malzemelerini çıka-"

Su kendi kendine aydınlanıp cümlesini tamamlayamadığında sırıtarak ona baktım. Kazağın uçlarını eteğin içine soktuktan sonra boy aynasının karşısına geçtim.

"Tabi canım hemen şurada çekmecemin içindeler. İki üç bir şey var zorlanmazsın zaten." derken eteğin hıncını çıkarıyordum. Su mutsuz bir şekilde çekmecemde duran rimel, parlatıcı ve bb kremi alıp yanıma geldi.

"Su, gerçekten bu kombin şart mı?" derken aynadan ona baktım. Ben siyah hafif tenimi belli kilotlu çorabımın üstüne giydiğim dizimin bir karışa yakın üstünde hafif bol kadife etekle ve kazağımla dikilirken o sadece eşofman takımıyla duruyordu. İkimizin zıt görüntüsüyle daha da kasıldım.

"Evet." dedikten sonra beni bilgisayar sandalyesine oturttu. Yüzüme bb krem sürdükten sonra rimelimi büyük özenle sürdü. Parlatıcımı da sürdüğünde tekrar aynanın karşısına geçtim.

"Meraklı gibi süslenmiş der mi?" diyerek ona döndüm. Bana hayretle bakarken ağzı açık kalmıştı.

"Ona önem verdiğini anlar." dedikten sonra elime siyah bir çanta tutuşturdu. Çantayı omzuma asıp kendi haline bıraktığım düz saçlarımı omzumdan arkaya ittim. Çalışma masasının üstündeki telefonumu alıp saate baktım. Dörde çeyrek vardı.

"Hadi çıkalım artık." dediğimde Su ile odadan çıktık. Salonda televizyon izleyen annem seslendim.

"Biz çıkıyoruz."

"Tamam bebeğim. Bir dakika." dedikten sonra kalkıp yanımıza geldi. Su montunu giydikten sonra bana da montumu uzattı. Annem ikimizin zıt görünüşleriyle kaşlarını çatarken elime siyah bir şemsiye tutuşturdu.

"Hava yağmurlu gösteriyor." derken bir beni bir de Su'yu süzdü.

"Beraber takılacağınızdan emin misiniz?" dediğinde bakışlarımı Su'ya çevirdim. Hemen lafa atladı.

"Tabii ki Maria teyzecim. Meydana inmeden önce bize uğrayacağız, ben de iki dakika hazırlanacağım." dediğinde tuttuğum nefesimi bıraktım. Anneme Su ile takılacağımızı söylemiştim çünkü ona Alperen'i söylersem bir ay ağzından düşemezdim.

"Tamam canım. Dikkat edin." dediğinde biz botlarımızı giymiş kapının önünde dikiliyorduk. Anneme gülümseyip el salladıktan sonra asansöre bindik.

Asansörün aynasında tekrar kendimi görüp gerilirken ilk defa kendimi bu kadar gergin hissediyordum.

"Sakin ol artık." diyen Su'ya baktığımda asansör kabinine yaslanmış sırıtarak bana bakıyordu.

"Nasıl olayım? Tipime bak." derken elimle kendimi gösteriyordum. Su gözlerini devirip zemin kata inmiş olan asansörden çıktı. Ona yetişip beraber apartmandan çıktığımızda ben hâlâ kombinim yüzünden başının etini yiyordum.

"Su." dediğimde durağa gelmiştik. Durup bana baktığında tedirgince konuştum.

"Ya Alperen eşofmanla gelirse?"

Su bir anda kahkaha attığında kaşlarım çatıldı.

"Saçmalama. Gelirse de artık yapacak bir şey yok."

Seni bir kaşık suda boğacağım, Su.

Sarı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin