5.BÖLÜM

2.4K 130 3
                                    

Bölümle alakalı kafama yatmayan bir yer oldu. Onu değiştirmek zorunda kaldım. İyi okumalar....

" Ne yapıyorsun Burak?" omzunu silkip yatağa uzandı. Yanına gidip omzunu çimdikledim. "Ah!", "Ne yapıyorsun dedim?" bir daha vurarak. "Ya ne vuruyorsun kızım?","Az önceki aslan Burak'a noldu? Kükrüyordun hepimize." dedim. " Belkide seni görmek iyi gelmiştir." dedi beni kendine çekip sarılarak. "Ya ne yapıyorsun?!" dedim kollarıma iterek. "Sen ne kadar asisin ya. Bir rahat dur kızım." dedim kollarımı kollarıyla sarıp, hareket etmemi engelleyerek. "Ya! Burak bak burdan çıktığında komutanım demem, alnının çatından vururum seni!" güldü. "Hadi ya? Bana psikopat diyene bak." dedi. Nefes verip gözlerimi kapattım. "Ne o uykun mu var?", "Bir aptal aşık yüzünden gece uyuyamadıkta. Ondandır." dedim kalkıp üst ranzaya çıkarak. Üzerime örtüyü çekip yan döndüm. "Sende yat zıbar. Ya da git." dedikten sonra gözlerimi kapatıp uyku moduna girdim. Yaklaşık bir saat sonra Burak alttan ranzaya vurdu. "Şişşt, kalk." yerimden sıçradım resmen. "Gamze. Kalksana kızım ya. Uyuyamadım ben." dedi bir daha vurup. Aşağı eğilip silahı gösterdim " Şu silahın dipçiğiyle yemin ederim kafana vururum. Nasıl rahat uyuyorsun bak o zaman." dedim örtüyü başıma kadar çekerek. "Ahahah çok komiksin Gamze." dedi bir daha vurup. "Yaa dur artık dur!" dedim aşağı atlayarak. Atlamamla yerinden sıçradı. Kapı çalmaya başladı. "Laayyn çifte kumrular açın kapıyı operasyon var." Haydar abi bağırıyordu. Burak anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. "Vaaayy birde kapıyı kitlemişler. Ne yaptınız içeride kız?" dedi sessizce Haydar abi. Sinirle Burak'a döndüm. "Senin yüzünden olanları görüyor musun? Bende uzak dur Yüzbaşım." dedim ve arkamı dönüp hangara ilerledim. Bizimkilerde gelmişti yeleği giyinip şarjörleri yerleştirdim. "Komutanım alın." dedi Mücahit yanıma gelip. Elinde 3 şişe su, 3 tane de bisküvi vardı. "Sağol." dedim gülümseyerek. "Afiyet olsun komutanım." dedi ve çantasını sırtına taktı. Çantaya koyup bende sırtıma taktım. Dışarı çıktık albay beklemek için. Alanya gelince hemen hazır ola geçtik. " Şahan, Allah sizi korusun.", "Sağol!", "Gamze teğmenim.","Emredin komutanım.", "Senin Bora-12 nerede?", " Onu mu alayım komutanım." güldü. "Yok kızım yok. Şaka yapıyorum." dedi ve arkasını dönüp ilerledi. "Şahan helikopter bin!".

_____________

Şafak vakti olduğu için biraz da olsa hava karanlıktı baffımı burnuma çekip silahımı kaldırdım. Etrafı kontrol ederek evin arkasına geçtim. Arkamdan da Barış ve Mücahit geldi. "Komutanım bu ev değil mi?" dedim kulaklıktan seslenerek. "Evet dişi kurt. İçeriyi görebiliyor musunuz?" kafamı dikkatlice kaldırdım. İçeride 5 tane terörist oturuyordu. Kadınlar ve çocuklar ise köşede birbirine sarılmış duruyorlardı. "Sivillerle birlikte 12 civarı. 5 i terörist." dedim. "Dikkatli olun." dedi. O sırada Barış yanlışlıkla kaskıyla cama vurdu. "Has..." içeride hareketlenme olunca hemen kollarından tutup aşağıdaki araziye fırlattım. Bende takla atarak oraya yuvarlandım. Taşlardan dolayı görünmüyorduk. " Lan ne yapıyorsun? Senin yüzünden operasyon bozulacaktı." dedi Mücahit kızarak. "Tamam. Sakin." dedim dürbünle orayı kontrol ederek. "Gamze. İyi misiniz?", "İyiyiz komutanım, iyiyiz. Sanırım yüzlerini çizildi." dedim güldüm ve elimi yanağıma sürdüm. Kanıyordu. " Doğu 25'e 10. O taraftarız." kafamı çevirdiğimde evlerin çatısına koğuşlanmışlardı. İki parmağımı savurarak selam verdim. " Çıkabilirsiniz. İçeriye girdiler. "," Beyler, dikkatli oluyorsunuz. Kaskınıza da sahip çıkın." dedim eğilip adımlayarak. " Vay vay vay. Dişi kurt yargı mı dağıtacak şimdi?" kulaklıktan Haydar abinin sesi geldi. Güldüm. " İnşallah komutanım." dedim ve evin kapısının önüne geldim." Arkayı dolanın. Ben buradan gireceğim. "," Komutanım bu çok tehlikeli.", " Barış hadi. Emir tekrarı yaptırma. Gerekmedikçe silahınızı kullanmayın. Çocuklar var." dedim. Arkayı dolanınca onlar. Derin nefes verip silahımı geriye ittim. Ve kapıyı çalıp yana kaydım." Gamze ne yapıyorsun sen?!" kapıyı açan adam suratına dipçik yiyince yere yığıldı. Arkadan gelen adam silahını atıp yumruk attı." S..... şimdi belanı. " dedim ve diresiğimle suratına vurdum. "Komutanım temiz", "Burasıda temiz." dedim silahımı önüme alıp. "Geliyoruz." Burak'ın sesi duyulunca eve girdim. Çocuklar ve kadınlar çığlık atıyorlardı. Yanlarına çömeldim. " Şişştt, tamam bak - bayrağı göstererek- biz Türk askeriyiz. Sakin olun." dedim kadının omzuna dokunarak. Rahatsız olduğunu anlayınca baffımı indirip kaskımı çıkardım. "Korkmayın. Tamam mı?" dedim. Kafalarını usulca salladılar. İçeriye bizimkiler girince "Her yeri kontrol ettiniz mi?", " Samanlık kaldı sadece komutanım.", "Koşun. Çabuk." çantamı çıkarıp içinden su ve bisküvileri çıkardım. "İster misiniz?" dedim çocuğun kafasını okşayarak. Kafasını salladı. Paketi açıp ona uzattım. Diğer 2 çocuğa da açıp verdim. Suyu da annelerine uzattım. "Adın ne senin bakalım?", " Oğuz.", "Oğuz ha? Çok güzel bir ismin var." dedim gülümseyerek. Gözlerime bakıp gülümsedi. Masmavi gözleri vardı. Beyaz tenli kumral saçlıydı. " Aaa Türk bayrağı." dedi kolumdaki armaya uzanarak. " Al, senin olsun." dedim çıkarıp uzatarak. "Sahiden mi?", "Evet sahiden." dedim kucağıma alarak. Kollarını boynuma doladı ve yanağımdan öptü "Teşekkür ederim abla. Bunu bende sizin gibi oluncaya kadar ve sonrasında saklayacağım." dedi. "Aferin sana." dedim saçını karıştırarak. Burak'a döndüğümde gülümseyerek bakıyordu. "Komutanım..." koşarak gelen Barış yanıma geldi. "Ne oldu?" dedi Burak. " Bomba. Bomba var ahırda. Furkan o kodlamayı bilmiyor. Az vakit kaldı." Oğuz'u kucağımdan indirip samanlığa koştum. Burak' ta peşimden geldi. Furkan masanın önünde ellerini alnına vurup "Ne yaptım ben? Nasıl? Nasıl olur?" yanına gidip onu geriye doğru ittim ve çantamdan aletleri çıkardım. Hala konuşuyordu. " Komutanım çıkarın şunu." dedim Burak'a dönüp. Kafasını sallayıp Furkan'ı kolundan tutup dışarıya çıkardı. "Barış gel." dedim masanın altına uzanarak. Geçip önüme uzandı. "08068847.... Bu kodlama misket bombasına ait." dedim hemen karga burnunu çıkararak. " Barış çabuk olmazsak hepimiz havaya uçarız.", "Emredersiniz komutanım." karga burnunu ona uzattım. Elimdeki tornavida ile vidaları çıkarıp kablolara ulaştım. " Şimdi, bu güdümlü çekiyorum." dedim sarı kabloyu çekerek. Derin nefes verdim. " Boncuk neredesin? Hadi ama. Buldum, tamam." dedim boncuğu çıkarıp yere koyarken." Barış bak, 3 deyince kırmızı olan kabloyu yani şunu kesiyorsun tamma mı?", "Komutanım filmlerde genellikle mavi kesilirdi." dedi gülerek. " Film çekiyor gibi mi duruyoruz burada Barış! İşine bak hadi!" dedim kızarak. "Tamam komutanım.", "Hadi bismillah. 1...2...3..." kabloyu kesince süre birden durdu. Derin nefes verip bombayı söktüm. " Komutanım. Tamamdır." dedim ayağa kalkarak. Burka koşarak içeriye girdi. "İyi misin?" dedi ellerini yüzüme koyarak. Ellerini yavaşça itip "İyiyim komutanım. " dedim ve dışarı çıktım. Kadınları ve çocukları da dışarıya çıkarmışlardı. Oğuz koşarak yanıma geldi. Ve üzerime atladı. Eğilip tuttum. "Sende öleceksin sandım. Ablam gibi." dedi göz yaşları dökülürken. İlerleyip taşa oturdum. Onu da dizime. Göz yaşlarını sildim. " Ablan ne zaman öldü?", "2 sene önce. O da vuruldu. Seni ablama benzettim asker abla." dedi sarılıp. Gözlerim dolmuştu. Yukarıya doğru kafamı kaldırdım. "Oğuz. Ağlama lütfen." dedim sırtını sıvazlayarak. Burnunu çekip bana bakarak kafasını salladı. Gözümden bir damla yaş aktı. Eliyle sildi. "Sen ağlama." dedi. "Ben de senin ablan sayılırım zaten. Biz hep kardeştik, şimdi de kardeşiz." dedim."Annen nerede senin?" diye sordu Burak yanımıza gelerek. " Annem şurada." dedi eliyle göstererek. "Tamam ablacım. Okula gidiyor musun?", "Hayır abla. Korkuyorum.","Niye? Okulda korkulur mu?", "Okuldan değil abla. O adamlardan. Ben yokken anneme bir şey yaparlar diye." derin nefes verdim. Kafamı salladım. "Her şekilde okula gidiceksin Oğuz. Okuyacaksın. Koca adam olacaksın. Anlaşıldı mı?", "Anlaşıldı komutanım." dedi küçük elleriyle asker selamı vererek. Güldüm ve yanağından öptüm. " Kuzenlerim yanına gelmeye çekiniyor." dedi onun kadar olan kızları göstererek. Elimle bize bakan kızlarla gel yaptım. Koşarak gelmeye başladılar. Burak 'da yanıma kayanın üzerine oturdu. Gülümseyip "Merhaba." dedim elimi uzatarak. İkiside elimi tutup merhaba dediler. "İsimlerinizi ne sizin?", " Dilan ve Meryem." dedi Dilan cilveli cilveli. "Bende Gamze, o da Burak." dedim. "Şu ne kadar güzel." dedi Meryem fileli atkıya bakarak. Burak'a döndüm. Bana bakıp gülümsedi ve kendi atkısını çıkardı "Al o zaman senin olsun." dedi. Bende kendiminkini çıkardım. "Al bu da senin olsun o zaman." dedim ve Dilan'a uzattım. Gülümsedi ve sarıldı.

* * *

Arkamızı dönüp çocuklara el salladık. Helikopter gelmişti. Oğuz yine koşarak bana sarıldı bende çömelip sarıldım. "Umarım bir daha görüşürüz. O zamana kadar büyü tamam mı?" dedim gülümseyerek. Kafasını salladı "Söz." dedi saçlarını karıştırıp ayağa kalktım. "Hadi annenin yanına." dedim. Arkasını döndü biraz ilerleyince arkasına dönüp bana ve bizimkilere el salladı. "Hadi babalar. Hadi." diye çağırdı Haydar abi. Son kez bakıp koşarak bindim. Yere oturup kafamı geriye yasladım. "Ne gündü babalar ya. Hadi iyisin Gamze. İlk tahribini yaptın.", " Öyle oldu komutanım. Ama o an sadece sivilleri ve sizi düşünebildim.", "Öyle olur. Kendi canından çok başkalarını düşünmen gerekir bu işte." kafamı salladım. "Komutanım ben özür dilerim." dedi Furkan. "Niye?", " O kodlaması bilmiyordum ve yanlış yapacağım diye paniğe girmiştim." gülümsedim. " Komutanım o kodlamayı bilmemesi normal. Belki siz biliyorsunuzdur ama bana onu General Osman Şimşek öğretti. Eğitimlerde başarılı olduğum için yanına çağırıp üzerine bomba bağlayıp öğretmişti. " dedim." Hadi ya. Vay be. " dedi Haydar abi." Benim yüzümden az daha diğer taraftaydık değil mi komutanım?" dedi Barış." Kaskına sahip çıkamadın ya helal olsun. " dedim gülerek." Komutanım ben bir şey anlamadım ki. Bir anda gerçekleşti. " dedi Barış. Herkes gülmeye başlamıştı bu lafına. Burak'a döndüğümde göz göze geldik. Gülümseyip göz kırptım ve önüme döndüm. Cebimde telefonumu aldım. Yüksekte olduğumuz için çekiyordu telefon. Tekrar cebime koydum. "Haydar yenge ile oğul nasıl?" şaşkınlıktan açılan gözümle ona döndüm. "Yenge? Oğul? Evli misin komutanım?", "Ahahaha evet dişi kurt.", "Ee niye o zaman orduevinde kalıyorsun?","Annem var evde ondan. Eve girdiğimde kaç mermi sıktığımdan tut silahın markasına kadar soruyor." deyince gülmeye başladık. "Yemek yemeğe mi gitsek dönüşte?" dedi Haydar abi. " Olur komutanım." dedi herkes. Burak ve ben sessiz kalmıştık. "Sizin başka planınız mı var ses vermiyorsunuz?" dedi Haydar abi. "Yok komutanım. Gelirim bende.", "Gelirim bende." dedi Burak ve bana döndü. Gözünü kısarak bakıyordu. Ne var diye başımı salladım. " Omzun mu kanıyor senin?" kafamı indirdim. Evet kanıyordu. "Sprun yok komutanım. İnince revire giderim.", "Hayır şimdi Alperen baksın.", "Komutanım gerek yok. Az yol kaldı zaten." dedim. "Emir tekrarı YAPTIRMA BANA TEĞMEN!" diye bağırınca hepimiz yerimizden sıçradık. Gözlerim dolmuştu yine. Böyle yapması canımı sıkıyordu. Kafamı yere eğip parkayı çıkardım. Gömleğin düğmelerini söküp tişörtümün tek kolunu çıkardım ve Alperen abiye döndüm. "Babalar çok abartıyorsun. Karşındakinin bayan olduğunu da unutuyorsun." Haydar abinin mırıldanmasını duydum. Çok haklıydı. Öküz gibi bağırıyordu sadece. " Komutanım siz ne yaptınız?", "Ne yapmışım?" dedim ona bakarak. " Morfin kullanmanız size zarar verir. Geç iyileşir yara.", " Tamam." dedim. Sırtımdaki bantları çıkarıp yarayı sildi ve üzerini kapattı. Tişörtü giyinip gömleği ilikledim. Parkamı üzerime geçirip sırtımı yasladım. "Komutanım iniş yapıyoruz." dedi öndeki pilot. "Tamam. Hadi Şahan." dedi sırt çantasını sırtlanıp. Bende ayağa kalktım.
"Ee hadi yemeğe gitmiyor muyuz?", "Komutanım ben gelemeyeceğim. Siz gidin." dedim silahımı kılıfına takıp. "Neden?", dedi Mert. "Uykum var. Biraz dinleneceğim." dedim. Ve sonra "İyi akşamlar." dedim, çıktım. Dışarıdan taksi durdurdum kapısını açacakken bir el engel oldu. Döndüğümde Burak'tı. "Benim arabamla gideriz gel. Sen devam et abi. Kolay gelsin." dedi ve taksiciyi gönderdi. "Ya sen ruh hastası mısın?" dedim sinirle dönerek. "Bilmem olabilir." dedi ve kolumdan tutup çekti. Kollarını belime doladı. " Belki sana hastayımdır." diyince kalbim çarpmaya başladı. Kollarımla ittirdim. " Benimle oynama yüzbaşı." dedim ve tekrar içeriye girdim. "Bende geliyorum ya vazgeçtim. Ama üzerimi değiştirip geliyim.", "Tamam babalar hadi." dedi. Çıkınca koğuşa adımladım. Koğuşa girdiğimde Burak oturmuş duruyordu. "Çıkar mısın üzerimi değiştireceğim.", "Tch.", "Ya çıksana.", "Yoo." dedi omzunu silkip. Omzuna vurmaya başladım. "Ya çık. Vallahi gebertirim seni. Çık." dedim kapıya kadar gelmişti. " Senin var ya. Gerçekten ruhsal sıkıntıların var." dedim ve kapıyı kapatıp kitlendim. Ve üzerimi değiştirdim (Multide). Botumu ayağıma geçirip kabanımı üzerime aldım. Çantamdan parfümümü alıp sıktım ve silahla birlikte içine koydum. Çantayı elime alıp dışarı çıktım." Hadi abi. Hazırım ben. " dedim yanlarına giderek. Kafasını salladı. Yürümeye başladık. Barlas yanıma gelip kolunu omzuma attı. Gülümseyip döndüm "Komutanım biz sizi çok sevdik gerçekten. Açıkçası ben sizi öz ablam gibi görüyorum. Yakın hissettim kendimi." dedi. "Hadi ya? Sana bir sır vereyim mi?" dedim kulağına yaklaşarak. Kafasını salladı. "Şu ruh hastası komutanınız dışında hepinizi çok sevdim." dedim gülerek. O da gülmeye başladı. Arkadan öksürük sesi gelince arkaya döndük. Burak Barlas'ın kolunu çekerek kendi kolunu omzuma attı.....




Selamlar herkese. Kafama yatmayan bir yer olduğu için değiştirdim. Umarım beğenirsiniz. İyi okumlar🇹🇷🖤⚡

BORDO KALPLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin