17. BÖLÜM

1.2K 77 17
                                    

İyi okumalar...

Ertesi gün akşam...

Telefonun sesiyle açtım gözlerimi, saat akşam 12.30 du. Can yüzbaşı arıyordu. Buradaki tim komutanımızdı. "Emredin komutanım.", " Teğmenim akşama buradayız hepimiz. Harekat emri gelebilir.", "Emredersiniz komutanım. Ben odamdayım. Bir şey olursa-", "Tamam teğmenim kapatıyorum." dedi ve suratıma kapattı. Tekrar çalmaya başladı. Ufak bir çığlıktan sonra telefonu elime aldım Murat görüntülü arıyordu. Şaşırdım. "Efendim Murat.",
Bir kaç hışırtıdan  sonra  kamerayı Burak'a çevirdi, gizli gizli çekiyordu.
" Gün gelir de beni, unutursun unutursun demiştin.
Kalbimdeki bu derdi uyutursun uyutursun demiştin.
Ne ben seni unutabildim,
Ne bu derdimi avutabildim,
Ne  bu gönlümü uyutabildim." gözlerimden yaşlar geliyordu. Kapı açıldı içeriye Can ile Mehmet abi girdi. Mehmet abi de üsteğmendi. Bana baktılar. Ayağa kalktım. Mehmet abi otur dedi eliyle. Olayı bildikleri için geri çıktılar.
"Unutamam canım,
Unutamam seni,
Unutamam gülüm,
Unutamam..."  elimle ağzımı kapattım.  Ses gitmesini istemiyordum. Burak elleriyle gözlerini sildi rakı bardağını kavradı. " Bana mektup göndermiş.", "Ne demiş komutanım?" Barış'ı sesi duyuldu. "Beni çok özlemiş. Benim onu özlemediğimi düşünüyor." dedi ve güldü "Sevgilisi varsa neden özlüyor anlamıyorum."rakısını kafasına dikti. Yanılmışım sevdiğim. Ama şartlar böyle gerektiriyordu. Sana bir şey olmasını istemiyordum.

2 hafta önce..

"Tamam hadi ben yemeği yaparım. Sende uzan." dedi Burak içeriye giderken. 2 gündür bilinmeyen birinden telefon alıyordum. Ve yine arıyordu. Kalkıp terasa çıktım ve telefonu açtım. " Efendim.", "Teğmen Gamze DEVİN?", "Buyurun benim.", "Sonunda buldum seni." derin nefes aldı. "Kimsiniz?", "Çeto. Çeto derler bana." gözlerim kocaman açıldı. Kırmızı kodla aranan Çeto. Terörist olan, bir çok kadına tecavüz edip sonrasında yakan Çeto. Ve yıllardı tutuklandığı yerden kaçan Çeto. " Çeto. Niye aradın Çeto beni bu saatte. Ayıp değil mi? "," Evin etrafı sarılı teğmen hanım." kafamı bahçenin önüne çevirdim. Maskeli bir kaç adma vardı. "Ee?", "Burak'ın yanına git bakalım?" yavşa adımlarla mutfağa gittim. Camın arkasında biri vardı. Silah doğrultmuş. "Ne oldu Gamze, kimle konuşuyorsun?", "Aah şey, arkadaşım. Bi saniye." dedim ve geri terasa çıktım. "Ne istiyorsun adi herif?!", "Şişş sakin ol. Yarın tayinini Şırnak'a istiyorsun. Burada yüzleşeceğiz seninle.", "Neden böyle bişey yapayım?", " Sevdiklerin elinden bir bir kaysın mı Gamze? Mmm şey mesela Ayşe dadın. Kerem. Mert. Ahh her neyse. İzliyor olacağım seni." telefonu kapattı..

Şimdiki zaman..

Elimle kafama vurdum. Aptal. Neden korktun aptal?! Gözlerimi sildim. Aynanın karşısına geçtim. Parkamı alıp giyinmek için. Dışarı çıkacaktım. Kendime gözüm takıldı. Şu 5,6 günde nasıl zayıflamıştım. Üniforma yakışmıyordu bile. Gözlerimin altı çökmüştü. Rengim solmuştu. Normal mi bunlar peki?
Çay alıp dışarıya çıktım. Karakolun arkasındaki kayalıklara geçip oturdum. Sigaramı yaktım. Derin bir nefes aldım. Telefonum çalmaya başladı. Kolumdaki saate baktım. 2 ye geliyordu. Telefonumu çıkardım. Burak arıyordu. Gözlerim doldu. Elim titrerken açtım telefonu. "A.alo.", "Yemeğini yedin mi?", "Ha?" yemek mi? "Hava soğuk mu? Parkanı giyinseydin.", " Hmhm. Giyindim. Sen? Nasılsın?" gözlerimden yaş geldi. Elimin tersiyle sildim. " İyi değilim. ", " Burak.", "Hm?", "Neden aradın?", " Sesini. Sesini duymak iyi geldi." dedi sesi titremişti. Gözümdeki yaşlara hıçkırıklarda karışmıştı. " Gamze ne oldu?!", "Ö.özür dilerim. Böyle . Olması. Lazımdı. Açıklayacağım. Ama vakti değil. Korkuyorum." ,"Neyden? Erkek arkadaşını kaybetmekten mi? Sahi beni hiç mi sevmedin? Yani oynamak hoşuna mı gitti?" ağzım açıldı şaşkınlıkla. Telefonu kapattım. Gökyüzüne baktım. "Özlemin ağır. Ama değer. Seninle oynamayı hiç düşünmemiştim. Ama sen..,", "Gamze?" Can gelmişti. Ayağa kalktım. "Komutanım.", "Otur otur." dedi yanına oturarak. Genç ve esmerdi. Fazla kaslarıyla uzun boyu harika duruyordu. "Ne oldu? O mu aradı?" kafamı salladım. Elini sırtıma koyup sıvazladı. "Yakında bitecek söz veriyorum. Adamı bulmak üzereyiz." dedi. Kafamı salladım. Tekrar telefonuma mesaj geldi. Kerem' dendi. " 2 gün sonra düğünün var ve  bana yeni söylüyorsun?" sesli mesaj attım. "Kusura bakma canım anca yetişti her şey.", "İstanbul da mı olacak? Trabzon da mı?", " Trabzon. Yüzbaşıyıda getir. Tanışmak istiyorum." kafamı çevirdim. O da şaşırmış benziyordu. "Sorarım." kapatıp yanıma koydum. "Ah şey komutanım. İsterseniz yani? Siz bilirsiniz.", "Çeto varken gelmem daha doğru olur.", "Şey rolü mü yapacağız?", "Ne rolü?" güldü "Sevgili?", "Yapmak zorundayız sanırım.", "Ya öpüşmemiz gerekirse?" gözlerimi kocaman açtım. "Ben öyle demek istemedim özür dilerim. Ah gerizekalı." kafamı yere eğdim. Çenemde tutup kaldırdı. "Sorun yok. Sana karşı bir duygu besleyemem zaten teğmenim. İlişki insanı değilim. Öpüşmemiz gerekirse öpüşürüz. Sanki ilk kez mi birine  öpücük vereceğiz?" dedi önüne bakarak. " Baba adamsın komutanım." dedim gülerek. "Ha şöyle gül biraz. Hadi kalkalım. Yarın istersen elbise bakmaya gelirim seninle." dedi kalkıp elini uzattı. "Ah şey. Zahmet olmasın.", "Ne zahmeti canım. Boşum zaten. O zaman - saate baktı- saat 3,4 gibi hazır ol." kafamı salladım.

BORDO KALPLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin