İyi okumalar... Bölüm şarkısı: Alışamadım
1 Hafta sonra...
Arkamdaki yastığı alıp fırlattım. "Mine anneye ayıp olmasın diye bir şey demiyorum Burak. Abartma istersen." dedim. Benimle tek iken böyle konuşabiliriz ama annesi var yanında. Ayıp. "Tamam canım ne dedim sanki?" dedi ve arkasın yaslandım. "Anne biz yeni uyandık. Kahvaltı yapmadık yani. Açım. Hemde çok." dedi ekleyerek. "Hemen hazırlarım ben oğlum. Akşama da bizimkileri çağıralım. Dışarda mangal yapalım. Etleri aldık biz." dedi ayağa kalkarken. " Anne. Ben her gün bu adamları görmek zorunda mıyım? Daha dün bizdelerdi. Gelmesinler." dedi Burak itiraz ederek. "Buraak !" Mine anne kızınca sustu ve önüne döndü. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Elime telefonumu aldım. O sırada Kerem görüntülü aramaya başladı. Saçımı düzeltip açtım. "Prensesim.", "Keremtoş. Napıyorsun? Nasılsın?", "Aynı oturuyoruz arkadaşlarla. Nöbet teslim edeceğim. Seni arayayım dedim.", "İyi yapmışsın canım.", "Sen nasılsın? Mert pezosu nerede?", "Mert sanırım karargahta. Bilmiyo-", "Kızım Dikişlerin ne zaman alındı? " Mine anne yanıma geldi. İçimden küfür ettim. Çünkü onların haberleri yoktu. "Ne dikişi Gamze?" dedi Kerem kaşlarını çatarak. Sonra Mine anne elini ağzına götürdü. Eyvah dedi. "Bişey yok Kerem ya. Ne dikişi Mine anne?" dedim Mine anneye dönüp. "Özel diktirdiğimiz o elbise işte ya." dedi. Derin nefes verdi. "Bir şey oldu zannettim Gamze." dedi. "Yok ya, ne olacak?" dedim gülümsemeye çalışırken. " Amirim. Evet nöbeti devredeceğim. Anlaşıldı amirim. Tamam." tekrar bana döndü. "Sonra konuşuruz Gamze'cim. Şikayet gelmiş. Onunla ilgilenmem laızm. Öpüyorum.","Görüşürüz, kolay gelsin." dedim ve kapattım. Derin bir nefes verdim. "Anne ne yaptın öyle?" dedi Pelin. "Ay kızım nereden bileyim ben, sizinle konuşuyor zannettim. Kusura bakma Gamze'cim.", "Yok yok, önemli değil anne." dedim. "Tamam hadi kahvaltıya. Burak nerede?" dedi etrafına bakarak. " Duşa girecekmiş." dedi Pelin.
3 saat sonra...
Yukarıya çıkıp üzerimi değiştirdim. (Medyada). Spor ayakkabımı giyindim. Sonra da aşağıya bizimkilerin yanına indim.
"Ayça abla. Biberleri getireyim mi?" dedim dışarıya uzanıp. " Aa şey, evet evet. Getir canım getirmemiş Azra." dedi. Azra kim derseniz Alperen abinin eşiydi. Bende yeni tanışmıştım. Çok tatlı bir kadındı. Polisti. Biberi alıp dışarıya çıktım. Bizimkiler futbol oynuyordu. Burak bana dönüp öpücük attı. Bende öpücük atıp Haydar abinin yanına ilerledim." Sen niye oynamıyorsun abi?" çatala ızgaradaki köfteyi batırıp ağzına attı. Yuh ama. "Bu maç yenilmez Babalar." dedi. Bugün daha iyiydim. Dikişlerimin alınmıştı. Aman aman bir ağrım yoktu. Alperen abinin oğlunun yanına ilerledim. "Naber yakışıklı?" dedim yanağından makas alırken. "Kötüyüm Gamze abla." dedi suratını asıp. "Niye?", "Beni oynatmıyotlar çünkü." dedi. "Gel yanıma." dedim elini tutarak. Hakemlik yapan Barlas'ın yanına ilerledim. "Oyunu durdur Barlas." düdüğü çaldı. Hepsi bize döndü. " Arslan ile bizde oynuyoruz sizinle. Çocuğu dışlıyorsunuz birde ayıp." dedim. " Ben bişey demedim." dedi Barlas. " Mert takımına yeni forvetçi geldi. Arslan geç Mert abinin yanına, bende Senin takımına geliyorum." dedim Burak'a dönerek. . Gülerek gitti. Parmağımı salladım Burak'a. " Ne yaptım ben ya? " dedi ellerini kaldırıp." E hadi başlayın o zaman Komutanım." Barlas düdüğü çaldı.Maçtan sonra...
" Duydunuz mu yeni albay geliyormuş karargahta? " dedi Mert. Herkes kafasını hayır anlamında salladı. " Kimmiş?" dedi Burak. "Ahmet AKSOY diye bir adam." dedi. Kaşlarımı çattım. " Ne alakaymış?" dedim. Bilem anlamında ellerini kaldırdı. Sonra Burak'ın telefonu çaldı. Ayağa kalkıp geri geldi. "Hadi beyler karargaha acil olarak." dedi bende kalktım. "Gamze sen kal.", "İyiyim ben, sıkıldım evde otur otur seninle. Lütfen." dedim dudaklarımı büzüp. "Sıkıldın benden? Benden?" dedi Burak. "Tabi sıkılmıştır kız oğlum.", " Benden sıkıldın mı cidden Gamze?" dedi gülerek ve sonra ekledi. "Onun yerinde olmak isteyen bir sürü kız var anne. O da değerini bilmiyor." kafamı çevirdim birden. Ne demekti bu şimdi? "Ben seni kendimle zorla mı sevgili yaptım Burak?", "Ne alaka Gamze?", " Peşimden koşan sendin. Zorla öpende sendin." dedim. Bir anda herkesten şaşırmışçasına ses çıktı. Burak kaşlarını çattı. " Peki ben seni kendimle zorla sevgili mi yaptım?" dedi üzerime yürüyerek. Gözlerim dolmaya başlamıştı zaten. Nefret ediyordum bu huyumdan." Evet. " dedim ve arkamı dönüp eve girdim. Peşimden gelip kapıyı kapattı ve duvara yasladı. "Bana olan hislerin yalan mıydı cidden?" dedi. İttirip geçmeye çalıştım fakat kolumdan tutup geri yasladı. "Bir soru sordum Gamze?!" dedi dişlerinin arasında.
"Burak. Bir kelebeği elinde tutmak gibidir sevmek. Sıksan ölecek, sıkmasan bırakıp gidicek. Sen defalarca sıktın elini Burak." dedim ve arabanın anahtarını alıp çıktım. Mert benim arabamla gelmişti. Arabaya binip kemeri taktım. O sırada Burak kapıdan çıkmıştı. Evden ayrıldım. Telefonun sesini duyunca elime aldım Mine anne arıyordu. Gözlerimi silip telefonu açtım." Efendim. "," Kızım. İyi misin?", "İyiyim Mine anne. İyiyim. Kusura bakmayın. Yanınızda tartışmak istemezdim.", "Ne kusuru kızım, ne kusuru?", " Birden çıktım evden de. Görüşürüz diyemedim.", "Takılma kızım sen. Arabayı dikkatli kullan. Öpüyorum.", "Bende." kapatıp TSK nın sayfasına girdim. Hesabıma girdikten sonra tayinimi isteyip geri kapattım ve karargaha sürdüm. İstanbul bana fazla gelmişti. Yorulmuştum. Başım beladan çıkmıyordu. Tam mutlu olduk derken yine bir bok çıkıp huzurumuzu bozuyordu. Ben bunu kaldıracak kadar güçlü değildim artık. Bu düşüncelerden sıyrıldığımda karargahtaydım. Derin nefes alıp arabadan indim. Hava kararıyordu artık. Kapıda askerlerin selamını alıp içeriye girdim. Koğuşa giderken gözüme Burak çarptı. Biriyle gülerek konuşuyordu telefonda. Gözlerini beni bulduğunda hızla koğuşa girip kapıyı kilitledim. Saçımı toplayıp üniformamı giyindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORDO KALPLER
Teen Fiction"Ben bir Türk Özel Kuvvetler mensubu olarak.. Vatanıma, milletime, bayrağıma, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma..." Gamze DEVİN; daha yeni mezun olmuş sonrasında özel kuvvetlere girmiş genç bir teğmendir. Ve ilk görev yeri İstanbul'du...