0.3

136 4 13
                                    

Genç kız kilitlendiği odada tek başına büyük yatağın üzerinde kıvrılmış şuana kadar olanları düşünüyordu. Bunlardan ziyade, ölen sevgilisiyle olan anıları zihnine doluşuyor ve kendini büyük bir hüzne teslim ediyordu.

Genç kız, öylece karşıya bakıp zihnine doluşan anıları oynatırken gözünden bir damla yaş düştü. Çünkü ölen sevgilisinin ona son kez gülümsemesi aklına gelmişti ve bu onun kalbini çok acıtmıştı.

Bu sırada odanın içinde bir kilit sesi duyulduğunda genç kız hiç istifini bozmamış umursamamıştı bile.

Çünkü gelenin kim olduğunu biliyor. Aynı bir haftadır olduğu gibi yemek tepsisinin komidinin üstüne konulup gidilmesini bekliyordu ama beklediği gibi olmadı.

Açılan kapı girildiği gibi kapandı ve yatağın diğer tarafında bir çöküklük oluştu.

Genç adam, oldukça büyük olan yatağın üstünde küçücük kalmış arkası ona dönük olan genç kıza bakıp iç çekti.

"Yemeklerini yemiyormuşsun"

Sıkkın bir şekilde nefesini verip şefkatli sesiyle devam etti genç adam.

"Neden böyle yapıyorsun?"

Belki de konuşur umuduyla bir süre bekledi genç adam. Herhangi bir cevap alamayınca tekrardan sıkkın bir nefes verip devam etti.

"Kendini aç bırakıp ölmeyi falan düşünmüyorsun heralde."

Bu söylediğiyle birlikte genç kız umursamaz tavrından çıkıp sinirli bir şekilde genç adama döndü.

"Bir de soruyor musun? Hah! Beni düşünüyormuş gibi konuşma. Üstelik düşünmediğimi düşünmediğini düşünmüyorum!" diyip geri arkasını dönerek gözlerini kapatmıştı genç kız.

Adam ise genç kızın son söylediği şeyi kendi beyninde tekrar edip cümlenin içinden çıkmaya çalışıyordu. O ne demişti öyle? Herneyse. Genç kızın ne dediğini anlaması biraz uzun sürse de geri konuya döndü.

"Tamam bana sinirlisin hatta benden nefret ediyorsun anlıyorum ama sırf bu yüzden yemek yemeyerek kendine ceza vermemelisin." diyip derin bir nefes verdiğinde bir süre ikisi de konuşmadı.

Genç kız gözlerini sıkıca kapatıp geri açtı ve yaptığı aptallığa içinden bir küfür savurdu. Genç adam doğru söylüyordu, olan ona oluyordu. Ama genç adamın bilmediği bir şey vardı. Asıl nedeni bu değildi, evet genç kızın burda zorla tutulması ve adamdan nefret etmesi de bir etkendi ama asıl sebep bambaşkaydı.

Genç adam, genç kızın onunla konuşmayacağını anladığında oturduğu yataktan kalkarak kapıya doğru adımladı ve tam odadan çıkacakken odadaki derin sessizliği bozdu genç kız. Umursamaz bir havası vardı ama sesi oldukça sakindi.

"Geçen gün arkadaşlarınla konuşurken duymuştum. Benim hakkımda çok şey bildiğini sanıyordum ama yanılmışım. Daha domatese karşı alerjimin olduğunu bile bilmiyorsun...İnsanların nefret ettiği yemekleri yediği nerede görülmüş..." sona doğru sesi kısıldığında genç adam kapıyı açıp odadan çıkmış ve geri kapıyı kilitlemişti.

Anahtarı delikten çıkararak avucunun içine saklayıp sıkıca tuttu. Daha sonrasında geri kapıya bakarak hafifçe gülümsedi.

Genç adam salona doğru ilerlerken kapıda gördüğü korumalardan birini yanına çağırdı.

Salondaki arkadaşlarının yanına geçip aynı onlar gibi her zamanki tekli koltuğuna kurulup onu takip eden korumaya döndü.

"Yemekle ilgilenen bütün çalışanları buraya çağır."

"Peki efendim." diyip hızlıca mutfağa yönelen korumayla birlikte salondaki herkes genç adama baktı.

"Ne oldu?"

"Konuştun mu onunla?"

"Ne dedi?"

Herkes aynı anda sormaya başladığında genç adam anlatacam dermişçesine gözünü kırpıp yeni salona giren hizmetlilere döndü.

"Buyrun efendim bizi çağırmışsınız."
Aralarındaki en emektar ve yaşlı olan kadın hafif eğilerek sorduğunda genç adam uzun zamandır yanında çalışmış olan kadına gülümserek bakıp ona cevap vermiş ve eski haline dönerek çalışanlarına bakıp otoriter bir şekilde konuşmaya başlamıştı.

"Evet sizi çağırdım. Lütfen beni iyi dinleyin."

"Bundan sonra yemeklerde domates kullanılmayak. Domates sosu, domates salçası, domates suyu, domates çeşnisi, domates tozu...yani anlayacağınız domatesle ilgili hiçbir şey kullanılmayacak. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı efendim."

Genç adam memnun olmuşçasına kafasını sallayıp çalışanlara, o halde işlerinin başına geçmelerini söylemişti.

Çalışanlar salonu terk ettiklerinde bu sefer de ona merakla bakan ev halkına dönmüştü.

"Domatese karşı alerjisi varmış. O yüzden yemiyormuş."

Üçü de şaşkınca genç adama bakmıştı. Hiçbiri böyle bir sebep beklemiyordu. Daha çok kendi isteğiyle yememezlik yaptığını düşünüyorlardı.

İlk şaşkınlığı üzerinden atan Miraç olmuş ve konuşmuştu.

"Demek o yüzden bir haftadır hiçbir şey yemiyor."

"Yani bir iki gün yemezse anlarım da daha sonrasınsa kim olsa açlığa dayanamaz gömülürdü yemeklere. Garip gelmişti ilk başta ama şimdi anlıyorum..." diyip kaç gündür aklını kurcalayan soruları (acaba hiç acıkmıyor mu? Acaba midesi mi yok? Yemeyince ölmüyor mu? Neyle besleniyordu şimdiye kadar? Yemek yemeden ne kadar süre yaşayabilir? Acaba insan dışı bir varlık falan mı?..) tek bir seferde yok etmiş ve rahatlayarak arkasına yaslanmıştı en küçükleri.

"Kız da haklı şimdi. Bütün yemeklerin içinde hep domates var. Tavuğu sosladıklarında bile domates salçası kullanılıyor." dedi Yağız.

Herkes onu onaylamış ve katıldıklarını belli edermişçesine kafalarını sallamışlardı.

Bora arkasına yaslanıp "İşte bu yüzden şimdiden önlemimizi almakta fayda var, bundan sonra bizim de yemeğimizde domates olmayacak herhangi bir karışıklık olup ta istenmeyen şeyler olmasındı." demiş ve gözlerini tavana çıkarmıştı.

"Olmasındı?" en küçüklerinin sırıtarak yaptığı vurguyla genç adam tavandaki bakışlarını en küçüklerine çevirmiş ve dişlerinin arasından konuşmuştu.

"Canımı sıkma Pamir!"

Bunun üzerine, oturduğu koltuğa sinerek kendinden yaşça büyük ağabeyine bakmıştı genç adam.

"Aman ya ben ne dedim ki şimdi bir an duyamadım teyit etmek amaçlı soruyum dedim hem ne var ki bunda? Olmasındı işte. Olmasındı."

Bu dediği üzerine sıçmış şimdi de sıvayan küçüklerine bakıp keyifle sırıtmıştı ikili.

"Tamam kes!"

"Aman ya ben ne dedim ki şimd- tamam sustum." Boranın kötü bakışlarını yakalayıp ağzına fermuar çekerek geri arkasına yaslanan Pamirle birlikte diğer ikili ise bu sefer kısık bir şekilde gülmüş ve kafalarını iki yana sallayarak kendi alemlerine geri dönmüşlerdi.



Kısa ama yeterli bir bölümün daha sonuna geldik. Bunun gibi birkaç tabe daha bölüm yayınlayacağım daha sonrasında yine uzun bölümlerin geleceğinden emin olabilirsiniz. Tekrardan görüşmek üzere...

Gala ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin