0.5

125 4 18
                                    

Bir sağa bir sola dönüyordu genç kız. O gecenin üstünden neredeyse iki gün geçmişti. Genç adamın, genç kızın uyuduğunu sanarak saçını okşayıp kokusunu içine çekmesinin üstünden tam iki gün!
Ve genç kızın o anın etkisini atlatamadığı ikinci gece.

Yatakta hangi tarafa dönerse dönsün aklında dönüp duran görüntüler onu rahat bırakmıyordu.

Sola döndüğünde aklına genç adamın o gece ona olan yaklaşımı geliyor, sağa döndüğünde de aklına ölen sevgilisiyle son bakışması geliyordu.

Buna daha fazla dayanamayıp oturur pozisyonuna geçerek saçlarını dağıttı genç kız.

Uyuyamıyordu ve gece gece yapabileceği başka bir şey de yoktu. Gerçi hoş, bu tıkılıp kaldığı dört duvar arasında yapabileceği hiçbir şey yoktu genç kızın. Kaç gün ve hatta kaç haftadır bu odada kilitli tutuluyordu, artık kafayı yiyecekti. Belki de en yalnız bırakılmaması gereken bir süreçten geçiyordu.

Kalbindeki yük ona fazla ağırdı. Bu odada tek başınayken kendini suçlayabilecek çok uzun bir zamanı vardı ve kendisi bu zamanı sonuna kadar tüketmişti aslında. Nefes aldığı her geçen saniye ona fazlaydı genç kıza göre. Bu belki de yalnızken daha fazla düşünerek bunalıma girmişliğin bir psikolojik yanıltması da olabilirdi ama nerden bilecekti ki...

"Gerçekten ben niye onu düşünüyorum ki?! Sanane onun hareketlerinden! Sanane sana olan takıntısından! Niye onu düşünüyorsun ki! Salak mısın sen?! O senin sevgilini öldürdü, hem de gözünün önünde! O BİR KATİL!!"

Hışımla, oturduğu yataktan kalkarak öylece durdu ve yeni aklına gelmişçesine kendi kendine mırıldanmaya başladı genç kız.

"O bir katil..."

Delirmişçesine odayı turlamaya başladı bu sefer de.

"Lanet olsun! Cidden benim burda ne işim var?! O benim sevgilimi öldürdü! NE HAK-"

Şuan daha mantıklı düşünebildiğini düşünürken kendi içinde, şimdi de kendince doğru olanı yapmaya çalışacaktı.

"Onu öldürcem! ONU ÖLDÜRCEM!"

Önüne gelen saçlarını savurup bir hışımla banyoya giderken tek düşünebildiği genç adamı öldürmesi gerektiğiydi.

Banyonun ışığını açıp banyodaki dolapları tek tek açıp içini karıştırarak keskin bir alet aradı fakat istediği şeyi bulamayınca sinirle dolap kapaklarını çarparak kapatıp banyodan çıktı ve etrafını inceledi.

Odanın içerisinde herhangi keskin bir şey aradı ama görünürde bir şey bulamayınca sinirle saçlarını karıştırmıştı ki gözleri su dolu bardağına takıldı.

Aradığı şeyi bulmasıyla hızlıca komidinin üstündeki su bardağını alıp banyoya koşturdu.
Bardağın içindeki suyu lavaboya dökerek küvete ilerleyip bardağı sert bir şekilde küvete bıraktı. Kırılan bardağın parçaları küvetin içerisinde dağıldığında aralarından en keskin ve en büyük olan parçayı seçerek uzun kollu tişörtünün kol kısmına geçirdi. Daha sonrasında banyodan çıkarak ne olur ne olmaz diyerek banyonun ışığını ve kapısını kapattı.

Daha sonradan derin nefesler alarak üstünü başını düzeltti ve soğuk kanlı olmaya çalışıp odanın kapısını yumrukladı.

"Hey! Kimse yok mu? Hey! Biri buraya bakabilir mi acaba?! Heeey!"

Birilerinin sesini duyup gelmesini beklerken kilidi açılmaya başlayan kapı ile birlikte iki adım geriye giderek kapının açılmasını bekledi.

Kapının açılıp içeri bu evin çalışanlarından birinin girmesiyle birlikte birazcık hayal kırıklığına uğrasada hemen toparlandı.

"Buyrun. Bir şey mi istemiştiniz?"

Gala ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin