"Efendim, telefon sinyallerinden kızın nerde olduğunu bulduk. Şehir merkezinden yarım saatlik uzaklıkta bir yerde gösteriyor."Genç adamın duyduğu şeyle birlikte çenesi kasıldı.
"Tamam. Oraya birkaç adam gönderin kızı takip etsinler." Yağız'ın emriyle birlikte adamlar odadan dışarı çıkıp tekrardan işlerine koyuldular.
Genç adam boynunu kıtlatarak burnundan soludu.
"Kızın en azından nerde olduğunu öğrendik, biraz sakinleş."
Bora yüzünü Yağız'a doğru çevirip kafasını olumsuzca iki yana doğru salladı.
"Sakin olamıyorum Yağız. İki buçuk haftadır ondan haber alamıyorduk hiçbir şey yokken bir anda kayboldu. Üstelik tam da toplantının olduğu gün. O salak adamlara güvenmemem gerekiyordu. Alt üstü bir evi izleyeceklerdi onda da işi ellerine yüzlerine bulaştırdılar salaklar. Onların işini hallettin değil mi?"
Yağız kafasını onaylarcasına sallayıp cevap verdi.
"Kızın evini izlemeye başladıkları günden bugüne kadar olan maaşlarını verdim sonra da kovdum onları."
"Onlara bu sorumsuzluklarının cezasını vermek isterdim ama o kadar da cani bir insan olmadığım geldi aklıma, vazgeçtim. Hem daha sevdiceğimle buluşamadan elimi kana bulamamalıyım değil mi?" demesiyle birlikte ikisi de güldü. En azından biraz da olsa keyifleri yerine gelmişti.
Tam bu sırada kapı tekrar çalınmıştı ve gir komutuyla birlikte oda tekrardan adamlarla dolmuştu.
"Efendim kızın nerde olduğunu bulan adamlar size bilgi vermek için geldiler."
Genç adam, baş korumasını kafasıyla onaylamış ve onun çıkmasını söylemişti.
Şimdi odada sadece beşi kalmıştı.
Önündeki üç adama bakıp eliyle karşısındaki geniş koltuğu gösterdi, genç adam.
Adamlar aldıkları işaretle birlikte koltuğa yerleştiler.
"Anlatın, sizi dinliyorum."
Genç adam pür dikkat önündeki üç adamı dinliyordu. Tek bir ayrıntı bile kaçırmak istemiyordu çünkü.
"Efendim, ilk önce ben başlıyım isterseniz. Hatta isterseniz en başından, kızın evden kaçtığı günden başlıyalım."
En sağdaki adamın konuşmasıyla birlikte kaşlarını çatarak adamı süzdü.
Bu adam ne diyordu? Onun sevdiği evden mi kaçmıştı? Buna inanmalı mıydı?"Bulduğunuz bilgilerin doğruluğu yüzde kaç?"
Adamın gözlerinin içine bakarak soğuk bir şekilde sorduğunda, adam oturduğu yerde öne doğru eğilerek dirseklerini dizlerinin üstüne yaslayıp iki elinin parmak uçlarını birbiriyle birleştirdi ve ilk önce yere bakarak daha sonra da genç adamın gözlerinin içine bakarak konuştu.
"Bilgilerimize güvenmiyorsanız başka birilerini tutabilirsiniz ama eski polisler olarak bizden daha iyilerini bulabileceğinizi pek düşünmüyorum."
Karşısındaki adamın özgüvenli, kendinden emin konuşması ve kararlı dik duruşu genç adamı etkilemiş ve onlara güveneceğinden emin olmuş, bu gibi işlerinde bundan sonra bu adamlarla çalışacağını aklına not etmişti.
"Pekala, devam edin."
Adam duruşunu bozmadan kaldığı yerden devam etti anlatmaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gala Çiçeği
Teen Fiction"...oysa ki kaybolma diye ne mumlar yaktım geceyi aydınlatan."