0.9

109 3 0
                                    


Genç adam salona arkadaşlarının yanına doğru adımladı.

Arkadaşları salonda oturmuş onun gelmesini bekliyorlardı.

Genç adamın salona girmesiyle birlikte hepsi bakışlarının genç adama doğru çevirmiş onun oturmasını beklemişlerdi.

Genç adam salona girerken yerde olan bakışlarını arkadaşlarına çevirip onların da sıkıntılı olan yüz ifadelerine bakmış ve gözüne kestirdiği tekli koltuğa oturmuştu.
Daha doğrusu kendini koltuğa bırakmıştı.

"O adama ne yapacaksın?"

En küçüklerinin sorduğu soruyla birlikte üçü de ona dönmüştü.

Genç adam dişlerini sıkıp sertçe cevap vermişti. O adamı düşündükçe sinirden deliriyordu.

"İlk önce Sera'ya yaptıklarının hesabını verecek sonra da ona öyle şeyler yapacam ki onu öldürmem için bana yalvaracak!"

"Bora-"

Miraç'ın konuşmasına izin vermeden cevap verdi, genç adam.

"O pisliğin hesabını ben kesicem dedim! İtiraz kabul etmiyorum. Nokta."

"Ama-" bu sefer de en küçüklerinin itiraz etmeye çalışmasına karşı en küçüklerine sertçe baktı genç adam, böylelikle en küçüklerini de susturmuş onları kabul etmeye zorlamıştı ki kabul ettirmese bile bu onun kararıydı. Eninde sonunda kendi istediği olacaktı.

Sessiz ve gergin olan ortamda telefonun çalma sesiyle birlikte sesizlik bozulmuş ve tüm dikkatler çalan telefonun sahibine yani Yağız'a çevrilmişti.

Yağız tüm gözlerin kendisinde olmasına rağmen hiç gerilmemiş ve telefonu cebinden çıkararak açıp kulağına götürmüştü.

"Söyle."
"Tamam"
"Sıkıca bağlayın ve ayılmasını bekleyin. Biz gelinceye kadar kendine gelmezse üzerine soğuk su dökün. O şerefsiz bize ayık lazım."
"Biz şimdi yola çıkıyoruz, biz gelene kadar adam size emanet. Herhangi bir yanlışında işini görün ama bize sağlam lazım olduğunu da unutayım demeyin."

Yağız telefonu kapatıp geri cebine koyduğunda yola koyulacaklarını anlamış ve hepbirlikte ayaklanmışlardı. Lakin Bora üçüne bakmış ve Yağız hariç diğer ikisine gözünü devirip onların kendileriyle birlikte gelmeyeceklerini söylemişti.

En küçükleri ne kadar itiraz etse de Miraç hiç uzatmayıp kendini arkasındaki üçlü koltuğa atmış ve sırtını koltuğun koluna dayayarak boydan boya uzanmıştı.
En küçükleri ise pes etmeksizin ısrar etmekteydi ki işe yaramayacağını ve abisinin fikrini değiştiremeyeceğini biliyordu.

Genç adam ve sağ kolu, büyük depoya sert bir giriş yaptığında içerdeki adamlarını korkutmuş ve silahlarına sarılmalarını sağlamıştı.

Adamlar, depoya dalanın patronları olduğunu gördürünce silahlarını indirip ellerini önlerinde kavuşturmuşlardı.

Patronları Bora ve onun sağ kolu Yağız koca deponun ortasında bir sandalyeye bağlanmış ve sırılsıklam olan orta yaşlı adama doğru ağır adımlarla ilerledi. Daha sonra her şey aniden oldu.

Genç adamın yumruğu mide bulandırıcı olan adamın buruşuk suratını bulmuş, orta yaşlı adamın bağlandığı sandalyesiyle birlikte yerle buluşması saniyeler içinde gerçekleşmişti.

"Siz kapıda bekleyin." diyip içerdeki adamların dışarı çıkmasını sağladı Yağız.

Büyük bir soğuk kanlılıkla yerde yatan adamın saçından tutup ona bakmasını sağladı genç adam. Daha sonrasında ondan beklenilmeyecek şekilde sakince büyük bir yavaşlıkta sıktığı dişleri arasından konuştu.

Gala ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin