Carolyn De Borgian

19 6 0
                                    

Meclis komisyonu gerçekten cadı kazanına benziyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Meclis komisyonu gerçekten cadı kazanına benziyordu. Kriz bu kez adayı derinden sarsmıştı. Karmaşa insanları korkutmuş, daha kötüsü onları panikletmişti. "Başkan Yardımcısı nerede?"​ yaşlı bir meclis üyesi Sert görüntüsün altındaki korku ve endişe yeterince iyi izlenirse hemen fark edilebilecek durumdaydı.

​Bir başka üye sıkkın ve gergin bir ifadeyle, "​Evinde, güvenlik sağlanana kadar dışarı çıkmayacakmış," dedi ses tonunda gizlemediği bir aşağılama ifadesi vardı.

"Bu da ne demek oluyor? Adam şu an resmen Belediye Başkanı. Ne demek dışarı çıkmıyor!"​ diye sesini yükseltti bir başkası. Pek çok onay nidası yükseldi ve salonda büyük bir uğultuya neden oldu. ​

Aralarından sessizce oturan iri bir adam oturduğu eski sandalyeden gür ve kalın sesiyle, "Bir önceki Belediye Başkanının arabasında canlı canlı yandığını öğrenince bu mevkiden vaz geçmiş olabilir," dediğinde herkes onun bulunduğu yere baktı. Canı oldukça sıkkın olan adam ayağa kalkarken ondan çok daha genç bir meclis üyesi saygılı bir ses tonuyla, "O zaman ne yapacağız?" diye sordu.

"Meclis işleri yönetecek," dedi bir başka ses aceleci bir tavırla.

İri adam son konuşan aceleci adama göz ucuyla bakarak, "Meclisin kıçını yıkamasına karar vermesi bile üç gün alır," dedi. Adı Andrew Malek'ti. Andrew Malek meclisin en saygın ve muhafazakar kesimin en çok tanınan üyelerinden biriydi. İşletmelerinden aldığı parayla yatılı kimsesizler yurdu açmış, adaların evsiz çocuklar problemini çözmüştü. Şimdi Yardımcılar Vakfı üç adanın en büyük yardım kuruluşuydu. Aynı zamanda adanın her yerinde Katolik kiliseleri kurdurmuş, Vatikan'la bağlantıya geçip rahipler getirtmişti. Düzenli olarak kendi bölgesindeki fakir ailelere yardım yapıyordu. Gelir düzeyi düşük, dindar ve özellikle muhafazakar aileleri tarafından bir kahraman gibi görünüyordu.

"Senin önerin ne?" diye sordu uzun boylu bir kadın.

Malek ellerin iki yana açarak, "Komisyon acil çağrı yapsın. Kriz dönemini atlatıncaya kadar Belediye Başkanlığına geçici bir başkan atayalım," dedi sanki tek çözüm buymuş gibi. Bunu o kadar akıcı ve rahat bir tavırla söylemişti ki pek çok baş onu onaylarcasına sallandı.

"Kimi?" dedi genç meclis üyesi.

Malek elini çenesine götürüp, biraz düşünerek, "Carolyn De Borgian tabii ki," dedi Malek. Malek tüm iyi özelliklerinin yanı sıra aynı zamanda Carolyn De Borgian'dan nefret ederdi. Bu yüzden teklifi herkeste bir şaşkınlık suskunluk yaratmıştı.

Yaşlı bir üye, "Neden ben değil de Carolyn?" diye sordu gülerek. Malek'in bir planı olduğunu ve bunun için Carolyn De Borgian'ı ileri sürdüğünü biliyordu. Sadece Malek'in bu hamle için nasıl bir kılıf bulacağını merak etmişti. Meclis içinde Carolyn çok sevilen biri değildi.

Malek ona yarım bir gülümsemeyle, "Senin yeteneklerin insanları yönetme konusunda değil dostum," dedi. Bunun üzerine yaşlı Meclis Üyesinin yanındaki arkadaşı başını sallayarak, "Adam haklı sana kaz sürüsü bile emanet etmem," diye homurdanınca ufak konsey salonunda gülüşmeler oldu.

Malek ellerini cebine sokarak, "Ayrıca hiç birimiz bu dönemde çuvallama riskine girmek istemeyiz. Bu siyasi kariyer için tam bir intihar," dedi açıkça düşüncelerini dile getirerek. Bu siyasette nadiren görünen bir durumdu. Siyasetin ana mantığı asla ana amacını belli etmemek üzerine kuruluydu.

Genç Meclis Üyesi tek kaşını kaldırıp, merakla Malek'e bakarak, "Ne yani başarısız mı olacak?" diye sordu.

"Elbette. Başka bir ihtimal var mı? Ama biz bu dönemde duruma adapte olup kurtarıcı olarak yönetimi devralacağız," dedi Malek pek çok onay nidasıyla birlikte.

"O zaman Carolyn," dedi biraz önce Malek'e sataşan yaşlı adam.

"Carolyn," dedi bir başkası...

"Carolyn..."

"Carolyn..."

Malek sigara içmek için büyük balkona çıkmıştı. Balkon hala yağan küllerle kaplanmıştı. Şehir neredeyse bu füme bulutla kaplanmıştı. Etrafına bakan Malek homurdanıp sigarasını paketine koydu ve telefonunu açtı. Çevirdiği numara uzun uzun çaldıktan sonra telefonu Carolyn De Borgian açtı. "İstediğini yaptım. Sıra sende, bir daha o fotoğrafları görmek istemiyorum," dedi karamsar bir ifadeyle. Carolyn yumuşak bir ifadeyle, "İnan bende istemiyorum. O yüzden onları son derece güvenli bir yere kaldırdım," dedi. "Bu kadar üzülme Malek bu gün büyük bir iyilik için ufak bir hile yaptın. Üstelik itibarını da güvene aldın," dedikten sonra telefonunu kapattı. Andrew Malek başını iki yana sallayarak içeri ​geri döndü.

Carolyn elindeki fotoğraflara yeninden bakıp, "Bu pisliğin bir kaza geçirmesini istiyorum," dedi. "Sonra da bu fotoğrafları şu blog yazarına yollayın," diye ekleyerek fotoğrafları iğrenir bir tavırla önündeki sehpaya attı. Fotoğrafların çoğunda çıplak ya da yarı çıplak olan Andrew Malek ve Yardım Vakfına emanet edilmiş küçük çocuklar vardı.

Kristal Gül SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin