Aralıklarla devam eden depremler herkesi tedirgin ve tetikte tutuyordu. Hala yayına devam eden bir kaç radyo ve TV kanalıyla henüz bağlantıları düşmemiş olan internet şebeklerinden pek çok volkanın hareketlendiğini öğrenmişlerdi. Devamlı olarak kullandıkları telsizlerden volkanlardan püsküren kalın duman tabakasının okyanusu geçerek kendilerine doğru yaklaştığını duyduklarında Carolyn tüm projeleri için hızlanma emri vermişti. O bulutlar başlarına büyük bela getirecekti.
NeXian Plazanın son katı tek bir büro şeklinde tasarlanmıştı, mülkiyeti belediyeye aitti. Tüm şehri ve limanı gören kat şimdi bir grup genç tarafından kullanılıyordu. Kata gelen asansörün sesi çınladığında bu gençlerden bir kaç tanesi elini silahlarına attı. Bazıları bellerinde tabanca, bazıları da göğüs askılarında hafif otomatik silahlar taşıyordu. Hepsi en fazla yirmili yaşlardaydı. Kapı açıldığında Carolyn De Borgian ve iki koruması görününce çoğu ellerini silahlarından çekip işlerine geri döndü. Katın çoğunda çalışma masaları ve bilgisayarlar hakimdi. Yerlerde büyük kablo demetleri yılan gibi kıvrılarak servis sağlayıcıların büyük kutularına ulaşıyordu. Bazı bilgisayarlar çalışır hale gelmişti. Carolyn bunların arasından geçerek yan yana üç üst üste ikişer olarak altı ekran birden kullanan, kısa dağınık saçlı ve kemik gözlüklü genç bir adamın yanına geldi. Genç adam içtiği enerji içeceklerinin boş kutularından bir piramit yapmıştı. Carolyn onun yanında durunca, "Nasıl gidiyor Peter?" diye sordu. Çilli yüzünde ciddi bir ifade olan mavi gözlü genç adam Carolyn'e dönüp gülümsemeye çalışarak, "Benim bölümüm tamamen operasyonel Bayan De Borgian. Artık adaya gelen ve adadan yollanan her sinyali, her görüşmeyi ve her çağrıyı alabiliriz."
Carolyn başını hafifçe sallayarak çevresine baktı. "Ya diğerleri?" diye sordu. Kule Belediye Meclisinin kararı gibi görünse de emri ve fikri Carolyn vermişti. Genç adam kablo bağlantılarını yapamaya çalışan bir kaç teknikere bakarak, "Kamera sistemleri bir kaç gün içinde hazır olacak. Ama dışarıdaki karışıklık bu zamanı biraz uzatabilir."
Carolyn bunu tahmin etmişti. Yaşlı kadın Peter'a bakarak, "İhtiyacınız olan bir şey var mı?"
Peter asansörün yanındaki ve yangın merdiveni girişindeki ikişer korumaya bakıp, "Korumalarımız var. Zaten bu projenin başında bana yirmi kişi lazım olacağını söylemiştim. Gözcü Kulesi çalışmaya başlayınca altı saatlik vardiyalar düzenleyeceğiz. Her vardiyada on kişi olmak zorunda," dedi ciddiyetle. Peter Blacksheep devamlı kambur duran, zayıf ve çok dikkat çekmeyen biriydi. Saçları her zaman dağınıktı, genellikle tıraşsızdı. Elbiseleri hiç bir zaman ütülü olmazdı ve her zaman spor kıyafetler giyerdi ama bu disiplinsiz görünüşü pek çok insanı büyük bir yanılgıya düşürürdü. Zira bu genç adam M.I.T.'iyi on dokuz yaşında bitirmişti. Son altı yılını FBI ve CIA için yazılımlar geliştirerek geçirmişti. Aynı zamanda torunu Jack'in en iyi arkadaşlarından biriydi. Jack olmasaydı Peter kendi karanlık kabuğuna çekilir ve kimseyle konuşmadan odasında yaşamaya devam ederdi.
Carolyn anladığını başını sallayarak ifade etti. "Peki beni neden buraya çağırdın?"
Peter başını sallayarak çevresine bakındıktan sonra dördüncü ekranında bir program açtı. Programda turuncu ve yeşil çizgiler yatay olarak devamlı hareket ediyor yanında altı haneli rakamlardan oluşan üç sütun şelale gibi akıyordu. "Uydu telefonlarının hatlarını ayarlamaya çalışırken bunu sabah bulduk," dedi deminkinden daha da ciddi bir ifadeyle. Carolyn boynundaki gözlüğünü burnunun üzerine yerleştirerek, "Bu ne peki?" dedi.
Peter tatsız bir ifadeyle Carolyn'e bakarak, "Bilmiyorum," diye homurdandı. Carolyn tek kaşını kaldırıp Peter'ın yüzünü inceledi. Genç adam çok huzursuzdu. Peter bakışlarını ekrana çevirerek, "Her neyse New York patlamasından ve havaalanlarından yayılan virüsten sonra başladı.
Şu üstteki veriler New York'tan Londra'ya gidiyor," dedi parmağıyla göstererek, "Şunlar Londra'dan Paris'e, şunlar Paris'ten Viyana ve Amsterdam'a, şunlar Londra'dan Los Angeles'a, şunlar da Boston'a, Pekin'e, Moskova'ya ve Toronto'ya. Ip adresleri üniversitelere, tıbbi şirket laboratuvarlarına ve araştırma tesislerine ait. İyi şifrelenmişler."
"Askeri bir şey mi?"
"Askeri olsaydı ben çözerdim," dedi genç adam. Sesi tekdüze ve samimiydi. Carolyn, Peter'ın bunu kendisini övmek için değil gerçekten böyle olduğunu bildiği için söylediğini biliyordu, "Önerin nedir?" diye sordu.
"Sinyal yollayan adreslere yakın olan birine, birilerini yollayıp programa sızmak."
"Görmezden gelsek?" diye sordu Carolyn. Ne olduğunu bilmediği bir sinyal için kendilerini açık edip, değerli kaynaklarını harcamak istemiyordu.
Peter sıkkınca ekrana bakarak, "Önemsiz gibi göründüğünü biliyorum Bayan De Borgian. Ama dünya yok olmak üzereyken birden saniyede bir kaç bin megabaytlık veri aktarımları başlayınca insan ister istemez şey diye düşünüyor..."
Carolyn ekrana bakıp gözlerini kısarak, "Birileri tedaviyi araştırıyor," diye düşünüyor diye fısıldadığında Peter başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Gül Serisi
Teen FictionBergoff Adalarını hiç duymamışsınızdır. Halkının Üç Kız Kardeş olarak andığı adalar Boston'un doğusunda yer alır. Haritalarda bulunmaz, ansiklopedilerde yer almaz. Birleşik Devletlerden bağımsız olan bu üç ada Birleşik Devlertler'in en büyük petrol...