merhaba!
küçük uyarı: ulu orta küfür edilmesinden hoşlanamam ama hoseokah küfürbaz bir karakter. napsak ki?
küçük yıldızcığa basmayı ve yorum yapmayı unutmayın✌🏻🐰
kapının açılması için zile dört kez basmam ve tam üç dakika on bir saniye kapıda beklemem gerekti. o süre boyunca jungkook yerinden kıpırdamadı. ben de ne kadar istediysem de ona dönmedim. çünkü bir işe yarmazdı. kavga daha fazla büyür ve biz birbirimizi daha fazla yaralardık. ne incinmek istiyordum. ne de sevdiğim adamı daha fazla incitmek.
kapı tam sabrımın taşmasına ramak kala açıldı. hoseok hyung her zaman olduğu gibi uykuya hasret gözleri, göz altlarını süsleyen mor halkaları, karmakarışık saçları ve evinden yayılarak burnumun direğini sızlatan keskin baharat kokusu ile orada dikiliyordu. yüzündeki yorgun ama huzurlu gülümsemesi de oradaydı. yıllar geçse de yüzündeki ifade değişmeden ona eşlik etmeye devam ediyordu.
"taehyungie? ne arıyorsun bu saatte burada? bir sorun mu var?"
"bu gece sende kalabilir miyim?" kapıyı aralayıp geçmem için geri çekildi. "jungkook yok mu?" dedi kuşkuyla ben ayakkabılarımı çıkarırken. bir yalan uydurmak istesem de benden önce davranarak onu fark etti.
"hey jungkook! nereye gidiyor bu hergele?"
"kavga ettik, anlatacağım," huysuzlanarak muhtemelen bir haftadır orada durmakta olan pizza kutusunu ayağımla itekleyip kendime yol açtım. salona da aynı kargaşa hakimdi. her yer her yerdeydi. eskiden umursamasam da jungkook yüzünden birçok şey gözüme batar olmuştu. pimpirikliğini bana da bulaştırmayı başarmıştı.
"temizle yahu ara sıra burayı. ne pis bir insana dönüştün böyle."
"temizlik ve düzen yaratıcılığıma engel oluyor. yazmam gerek; bunun için de karmaşaya ihtiyacım var." gözlerimi devirip diğerlerine kıyasta temiz görünen koltuğa oturdum.
"onu bunu boş ver de, ne oldu anlat sen onu. kolay kolay kavga etmezsiniz siz."
***
gelişimin üzerinden yarım saat geçmişti. hoseok hyung kısa bir süre beni kendi başıma bırakmış, o sırada bana papatya çayı yapmış, kupayı elime tutuşturmuştu.
eğer jungkook olsaydı böyle anlarda melisa çayını tercih ettiğimi bilirdi.
kupayı yüzüme yakın tutmuş içinden süzülerek yükselen buharı izliyor, ara sıra küçük bir yudum alıyordum. hoseok hyung ise karşıma oturmuş durmak bilmeyen çenesiyle anlatmam için ısrar edip duruyordu.
"taehyung, sorun ne? anlat yahu! aldattı mı seni yoksa?! hii biliyordum! sikik herif," yerinden fırlamış odada sağa sola turluyor, ellerini anlamsız bir şekilde havada sallıyordu. "sikeceğim onu! o yüzden kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış kaçıyordu demek. bebek suratını dağıtacağım onun!" o kendi kendine esip gürlerken aşırı tepkisine gözlerimi devirdim.
"hyung, jungkook seni tek yumrukta alt eder," diye burun kıvırdım. "hem yok öyle bir şey. sakin ol. aldatmadı kimse kimseyi. hem aldatılmış olsam bu kadar sakin mi kalırdım? tanımıyor musun beni?"
"peki ne oldu? ne?! delireceğim ya. gecenin bu saatinde kapıma dayanmışsın, ağlıyorsun, bir şey anlatmıyorsun, jungkook piçi kaçıyor. derdiniz-"
"hamileyim,"dedim daha fazla dayanamayarak. kendi ağzımdan çıkmış olsa bile ve ben bu gerçekle iki aydır yaşıyor olsam bile sanki ilk kez duyuyormuş gibi onunla birlikte irkildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flipped | taekook mpreg✔️
Fanfictiontaehyung'un hamile kalmasıyla hayatları tepetaklak olur.