1.2 dişlek haşere

10.5K 800 361
                                    




taehyung son yarım saattir iki dakika arayla onu yoklayan kasılmalarla başa çıkmaya çalışıyor, jungkook ise onu biraz bile olsun rahatlatmak amaçlı sırtına masaj yapıyor, istediği her şeyi yerine getirmeye çalışıyordu. taehyung çektiği sancıların şiddeti yüzünden iyiden iyiye huysuzlanmış, sancıların başladığı andn itibaren jungkook'a yönelik doğmuş öfkesi son sürat büyümeye ve kontrolden çıkmaya devam ediyor, jungkook'u oracıkta kendi elleriyle öldürebilirmiş gibi hissediyordu.

"jeon jeongguk senden öyle bir nefret edi-lanet olsun," sesi tıslarmış gibi çıktı. diğerine oranla şiddetlenmiş ağrı yüzünden söylemek istediği yarıda kesilmişti. bağırmamak için dişlerini iyice birbirine sıkıyor, derin derin nefes alıp vererek bir az da olsun sakinleşmeyi umuyordu.

alnını ayakta dikilen jungkook'un göğsüne yaslamış, ayaklarını oturmakta olduğu yataktan aşağı doğru sarkıtıyor, elleri jungkook'un belinin iki yanında avuçlarına topladığı kazağını sıkıyor, jungkook da onu rahatlatmak için hastane kiyafetinin açıkta bıraktığı dizini okşuyor, diğer eli çocuğun saçlarının arasında dolaşıyordu.

bedeninde hiçbir şekilde yara izi istemediği için jungkook'la inatlaşırken acının bu kadar dayanılmaz olacağını hayal bile etmemişti. tabiki canının yanacağının farkındaydı. ancak bu hissettikleri tamamen farklı boyuttaydı. ne böyle bir acı tatmıştı, ne de tanımıştı. sırf bitmesi için eline bir silah verilse karşısındakini  tereddüt etmeden vurur, bir uzvunun kesilip alınmasına razı gelebilirdi.

"sikeyim seni," dedi parmakları jungkook'un bileğini morartıcasına sıkarken. jungkook canı acısa da bileğini kurtarmaya çalışmıyor, sesini çıkarmıyordu. çünkü sevdiği adamın acısı karşısında kendi acısının bir zerre kadar küçük olduğunun farkındaydı.

bir saatin sonunda kasılmalar art arda gelmeye devam edince doktorun onayıyla doğuma alındı. jungkook da onunla birlikdeydi. kapının önüde ise taehyung'un babası jimin, kardeşi baekhyun ve jungkook'un babası seokjin bekliyordu.

her şey tamı tamına üç saat sürmüştü. taehyung hayatında böyle bir üç saat yaşadığını hiç hatırlamıyordu. her saniyesi bir yıla eşitmiş gibi gelmişti yıpranmış vücuduna.

ağrı çok şiddetliydi. terden saçları alına yapışmış, gücünün sonuna gelmişti. jungkook elini sıkı sıkı kavramış acsının bir kısımını alabilmeyi diliyor, çocuğun eline öpücükler konduruyor, saçlarını okşuyor, sevdiği adamın karşısında böylesine acı çekişine şahit olduğu için gözyaşlarını tutamıyordu.

taehyung'un göğsü hızlı hızlı inip kalkıyor, doktorların, ona sürekli bir şeyler söyleyen hemşirelerin ve jungkook'un seslerini ayırt ediyor ancak ne dediklerini çıkaramıyordu. burada ölümüne acı çekerken rahat rahat konuşmaları, ona komutlar vermeleri sinirini çok fena bozuyordu. en çok da jungkook'a dayanmıyordu. bu yüzden kalan azacık gücüyle elini onun ellerinden kurtardı ve yatağın kenarına tuttundu. jungkook ona tekrar yaklaşmaya cesaret edemedi.

gücü tam tükenmişken bir rahatlama yayıldı vücuduna. hiç geçmeyecekmiş gibi hissettiren o acı aniden kayboldu.

ondan sonra sanki inadına yavaşlamış zaman hızlandı. her şey çok hızlı gelişti. bebeği örtünün yarıya kadar kapatmayı başardığı göğsünün üzerine bıraktılar. taehyung bilinçisiz bir şekilde elleriyle bebeğe sırtından destek olmaya çalıştı.

"kayıp düşecek," diye mırıldandı korkuyla. bebek kıpırdıyor, kocaman gözleri kontrolsüz  bir şekilde odağını değişitiriyor, çevresindeki değişme uyum sağlamaya çalışıyordu.

"ay taehyung, çok iğrenç görünüyor," sen heceyi uzatırken burnunu kırıştırdı. yatağın yanında taehyung'un göğsündeki bebeğine doğru eğilmiş yaşlı gözlerinin ardıdan gülümsüyor, kalbi anlamlandıramadığı bir şekilde çok hızlı atıyordu.

flipped | taekook mpreg✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin