Figene şaşkın bakışlarla bakarken, onun canının kavga çektiği belli oldu. Aklımda deli sorular, şuan Figene saçbaş dalmak istesemde, Okanın annesinin yanımıza gelmesiyle durdum.
"Hazal söyle, noldu benim oğluma?"
Allahım deliricektim. Kadın oğlun vurulmuş yatıyor. Neyi merak ettin? Git doktora sor.
İç sesim kadına saydırırken ben doğru konuşmalıydım. Yüzüne baktım ve "Okan vuruldu. Şimdilik durumu stabil. Hayati tehlikesi devam ediyor." dedim.
Figen cama yapıştı o an. "Kalk bitanem. " diyerek ağlamaya başladı. Sabrım taşıyordu. Kolundan tuttum ve ittim.
"Ne diyorsun sen ya? Okan benim sevgilim. Bunu o kafana sok!"
"Şuna bak şuna. Hem suçlu, hem güçlü."
Nefes alışlarım derinleşmişti. Her an bayıla bilirdim. Hayat artık çok üstüme geliyordu. Ve evet, herşey benim yüzümdendi.
Derin düşünceler denizinde yüzerken, doktorların telaşla odaya girip çıktıklarını gördüm. Endişelendim ve içeri girmek istedim. Fakat doktor izin vermedi.
Okanın nabzı düşmüştü. Doktor kalp masajına başlarken, ben adeta ölüyordum. Elimden bişey gelmiyordu ve ben onu geç bulmuşken, çabuk kaybedemezdim. Doktor masajına başladı.
"Okan nolur gitme nolur.. Nolur gitme Okan. Nolur, nolur. Nolur dayan Okan."
Ben bunları bağırırken doktor durdu. Önce hemşirelere, sonra bize, son duvardaki saate baktı.
"Ölüm saatı 13:27."
Yıkılan duvarlar, hayaller, dünya, ben. Önce duraksadım. Annesi bayılmıştı. Figen yere çökmüş ağlıyordu. Yoğun bakım odasına daldım. Hemşire beni tutsada, doktor bırakmasını söyledi. Ona yaklaştım ve elini tuttum. Bağırarak ve ağlayarak konuşmaya başladım.
"Hayır ölmedi! Benim sevgilim ölmedi. O çok güçlüdür. Ölmedi ölemez hayır. Hayır ölemezzz. Ölemez hayır."
Doktor sözüne devam etti: "Başınız sağ olsun."
O anki duygularımı tarif edemem. Kelimeler yetersiz kalır. Ama inanın onu orda öyle görmek, yağmura yazı yazmak kadar zordu. Sadece böyle anlata bilirim galiba.
Hayat em sevdiğim 3-cü kişiyi koparmıştı benden. Göz yaşlarım durdu aniden. Sanki herşeyin farkına yeni varmış gibi hiss ettim.
Yoktu artık. Okan benimle değildi. Okan artık yaşamıyordu. Dağ gibi güçlü olan, asla yıkılmayan Okan şimdi yoktu. Düşünsenize sevgilinizin kollarınızda can vermesini... Düşünmek bile zor biliyorum. Ama ben yaşadım işte.
Sinir krizi geçiriyordum. Son defa sesimin çıktığı kadar "Okaaaaann." diye bağırdım.
Bağırış değildi bu. İsyandı, haykırıştı, nefretdi. Çok şey saklıyordu kendinde. Gökyüzümden son yıldızım kaymıştı. O gitmişti. Beni bırakmış ve gitmişti.
Benim için, beni kurtarmak için. İnana biliyor musunuz ya. Benim yüzümden ya benim. Tetiğe sanki ben çekmiştim. Sanki katili bendim. Ama ne fark eder? Yoktu işte Okan.
Sizinde kafanızın içinde dolanıyor mu bu laf? Okan yok! Olmayacak! Birde bana kraliçem söylemeyecek! Bir daha asla egolu davranmıycak! Bir daha şaka yapamayacak! Eğlenmeyecek, gülmeyecek!
Okan bu günden sonra hayatımızda olmayacak!
Okan yok artık. Sen varsın, ben varım, Deniz var, Emre var. Okanın katilleri yaşıyor. Ama Okan yok!
______________________________________
Yürüyen egomm😔 Yakışıklı prensimm. Tekrar merhaba arkadaşlar❤️ Üzücü bir bölüm oldu farkındayım. Bende yazarken hiç bu kadar zorlanacağımı tahmin etmemiştim. Adeta kendimle savaştım yazmak için. İnşAllah beğenirsiniz❤️🌟 Sizi seviyorumm yıldızlarımm 🌟😍❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında (TAMAMLANDI!) (KİTAP OLDU!)
Romance"Bana ceza olarak mı geldin Okan? Sen kalbimin mantığımla çelişkisi olmaya mı geldin?"