-14-

81 16 18
                                    

Sessiz kardeşler: zihin okuma yeteneğine sahiptir. Etrafındakilerin zihinlere ve tüm bilgilerine ulaşabilirler. Ayrıca telepatik olarak konuşurlar. Sessiz Kardeşlerin, bir erkeğin aklını kırma ve istenirse onu deliliğe teşvik etme yeteneğine sahip olduğu söylenir.

...

Kısa bir yolculuktan sonra Cenan abinin bize tarif ettiği yerde durduk. Etrafda ağaçlar ve hayvanlar dışında hiç bir şey yoktu.

"Eee abi geldik. Sonuç ne? Hiçbir şey." Oliver kendi kendine söylenmeye başladı. Bora hemen söze girdi.

"Cenan abinin tarif ettiği yer burası. Herkes ayrılsın. Geçit gibi veya kapı gibi bir şey görürseniz haber verin."

Herkes kapı gibi bir şey bulana dek aramaya koyuldu. Bende kafamın estiği yöne doğru gittim arkamda ayak sesleri duyuyordum. Arkamdaki tabikide Bora olmalıydı, Elif etrafımda yokken onunla olmak huzur veriyordu. Hemen arkamı döndüm.

"Merhaba Defne." Bu Sarptı -of Sarp hayallerimi suya düşürdün- ona hayal kırıklığıyla bakıyordum.

"Şey başka birini mi bekliyordun?"

He Sarp başka birini bekliyordum rica etsem ordan bana Borayı getirirmisin. Ah ah keşke içimdekileri söyleyebilsem.

"Hayır birini beklemiyordum."

"Hm o zaman çok güzel... ağaçlar felan çok güzel demi?.. hava biraz esiyor üşüyor musun?.." Sarpa cevap vermek istemiyordum ama onu yanımdan uzaklaştırmak istiyordum ve aklıma dehası bir fikir geldi.

"Sarp bana arabadan su getirirmisin gerçekten çok susadım" Sarp hemen eliyle tamam işareti yaptı ve koşar adımlarla arabaya yöneldi. O sırada hızla olduğum yerden uzaklaştım.

Karşımda kocaman ve epeyce yaşlı bir çınar ağacı duruyordu. Hemen onun yanına gittim tam ağacın arkasına oturacakken beni bir şey geri itti. Tekrar geçmeyi denedim ve beni tekrar itti. Yavaşca beni iten şeye doğru yaklaştım, elimi kaldırdım ve dokunmaya çalıştım. Saydam ve elektrik saçan bir kalkan vardı karşımda, hemen bizimkilere seslendim.

"Gençler burda bir kalkan var sanırım" Sarp hemen yanıma geldi ve saydam şeye doğru dokundu.

"Evet burda kalkan var. Aradığımız yer burada. Şimdi ben bu kalkanı açıcam ve siz geçeceksiniz. Biraz hızlı olun lütfen." Sarp kalkanın olduğu yere doğru bir geçit açtı yüzünden çok zorlandığı anlaşılıyordu. Hemen içinden geçtik ve bizi apayrı bir dünya karşıladı sanki.

Ağaçlar solmuş, yerlerde ölü kargalar vardı. Sanki çok büyük bir savaşdan arda kalan bir dünya gibiydi. İyice ilerledik ve arkamdan ışık hızında bir varlık geçti. Hemen arkamı döndüm

"Noldu kızım?" Oliver'ın sorusuyla gözlerimi ona doğru çevirdim.

"Arkamdan sanki biri geçti gibi hissettim ama yanıldım sanırım sorun yok" ve tekrar arkamdan bir varlık geçti bu sefer bir tane değil birden fazla siyah gölge şeklinde varlıklar geçti. Bunları sadece ben değil herkes gördü. Birden havada kuşlar belirdi. Bize taşlar atmaya başladılar, etraftan sesler gelmeye başladı.

"Gidin burdan" birileri bizim burda olmamızdan pek hoşlanmıyordu sanırım. Hemen bir ağacın altına geçtik ayağımda süzülen bir şey hissettim. O panikle ayağımı kendine doğru çektim ama nafile ayağımı kurtaramıyordum. Sarmaşık ayağımı iyice sarmıştı hemen Boraya seslendim.

"Tamam güzelim sakin ol, panik yapma kurtarıcam" Bora gücüyle sarmaşığın kökünü yaktı ve ayağımı kurtarır kurtarmaz Boraya yapıştım.

"Tamam güzelim sakin ol bir şey yok, yanımda kal." Bora elimi tuttuğunda Oliver bana 'ooo' dermiş gibi baktım bende ona somurtuk bir ifadeyle baktım. İyice ilerledikten sonra bir geçit gördük hemen içeri doğru girdik. İçerisi gerçektende karanlıktı. Duvarda asılı olan meşalelerden aldık ve Bora hemen onları yaktı. Etraftan birden sesler yükselmeye başladı. Ve karşımızda ağazı dikişli bir adam belirdi. Ağzı oynamadan konuşmaya başladı. "Burda ne arıyorsunuz" sesi gerçekten de ürkütücüydü, ben hemen anlatmaya başladım.

"Ben geçmişime dair hiç bir şey hatırlatıyorum. Bizi buraya Cenan abi gönderdi. Yardımcı olabileceğinizi söyledi" adam hızlıca önümüze geçti "beni takip edin" duvarlarda tuhaf ama bana çok tanıdık gelen semboller vardı. Her geçdiğimiz yerlerde de kuru kafalar vardı gerçekten çok ürkütücü gözüküyordu. Adam bizi durudurdu birden ortada ışık yandı, etrafımızda aynı adamdan bir sürü belirdi.

"Geçmişini hatırlaman için ortaya geçmelisin alnına kılıç dediği an canın çok acıyacak ve bunun kötü bir yanı da var. Bu zamana kadar yaşadığın her şeyi unutabilirsin, ölebilirsin veya artık gücünü kullanamaya bilirsin. Bu riskleri göze alıyorsan ortaya doğru geçip kafanı kılıca doğru kaldırman gerekiyor." Oliver'a doğru baktığımda gözlerinde korku vardı. Yanımdaki Boraya doğru baktığımda bana çağresizce bakıyordu "yapacak mısın?" Diye sordu. Bu benim için gerçekten de zor bir durumdu. Ya yaşadığım her şeyi riske atacaktım ya da geçmişte kim olduğumu öğrenecektim.

Ne demiş Şeyh Edebali "Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez."

Ben bu söze gerçekten inanıyorum ve geçmişimi öğrenmeyi çok istiyorum. Kolumu Boradan kurtardım ve ortaya doğru geçtim.

Kafamı yavaşça yukarı doğru kaldırdığımda kılıcın sivri ucuyla göz göze geldim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kafamı yavaşça yukarı doğru kaldırdığımda kılıcın sivri ucuyla göz göze geldim. Gerçekten korkuyordum ama bunu yapmak zorundaydım.

"Hazırım"

Hazır olduğumu söylediğim an kılıç iyice yaklaşmaya başladı. Alnıma kılıç değdiği an o acıyla sesli bir şekilde bağardım ve birden ortalık aydınlandı sanki küçük bir patlama yaşandı. Anlımdan kan aktığını hissettim.

Anlımdan kılıç geri çekilince hemen etrafıma baktım, herkes yerlerdeydi ve her yer buza dönmüştü sanki...

AYDINLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin