-4-

188 38 20
                                    

Karanlık bir ormanın içindeyim, arkamdan birileri geliyor ben kaçıyorum, soluk soluğa kaldım. 2 tane yol var karşımda birisi gözümü kör edecek kadar aydınlık diğeri dünyayı yok edecek kadar karanlık. Aydınlığı seçersem beni yakalayacaklar, karanlığı seçersem dünyayı yok edeceğim. Neden belirsizlik içinde gidip geliyorum? Kim benden, bizden ne istiyor?

Seçim yapmak zorundayım!

Beynim karanlık diyor, kalbim aydınlık.
Ayaklarım ise beni karanlığa sürüklüyor, gittikçe yaklaşıyorum!

"Abi kız hala uyanmadı nasıl bir etkidir bu ya" "Oliver biraz sakin ol uyanır az sonra" başımda Borayla Oliverın sesi dolanıyordu. Gözlerimi yavaş yavaş açtım ve karşımda Oliver Bora, iki erkek ve 2 tane kız vardı, kimdi bunlar?

"Kız uyanıyor"

Yattığım yerden yavaş yavaş kalktım ve Oliver'a döndüm.

"Nerdeyim ben ve... Bu insanlar kim?"

Oliver yanıma oturdu "günaydın Defne, burası Boranın evi ve bu da Bora" Oliver gülmeye başladı, Bora ona sertçe baktı ve devam etti "bu Barış bu Burak, Sena ve bu da Elif" Elif bana sert sert bakıyordu, sanki ona ait bir şeyi almışım gibi, tüylerimi ürpertiyordu. "Peki benim burda ne işim var?" Herkes birbirine bakıyor ve kimse bir şey söylemiyordu. Elif konuşmaya başladı "bak kızım sen kimsin, nerden geldin, neden geldin bilmiyoruz. Sen geldiğinden beri her şey tuhaf gidiyor, bütün taşlar yerinden oynuyor. Ne biliyorsun bilmiyoruz ama bişi olduğunun farkındayız."

Herkes ben suçluymuşum gibi bakıyor ama ben bir şey bilmiyorum nasıl inandıracağım onlara onu da bilmiyorum.

"Ben... ben bir şey bilmiyorum gerçekten, ya benim annem kaçırıldı neden böyle şeyler olsun isteyeyim. Kim kaçırdı neden kaçırdı bilmiyorum daha doğrusu annem kaçırıldı mı onu da bilmiyorum, ya ben hiçbir şey bilmiyorum"

Ağlayabilir miyim gönlüm? Müsaadenle, Şöyle katıla katıla şimşekli bir gökyüzü gibi, Günaha batan tüm kirliliğin ile ağlayabilir miyim? Öylesine ama ölesiye, Bu can çıkana kadar bedenden, Nefsimin nefesi kesilesiye, Pembe güller mor menekşelere düşesiye Sol yanımın ateşi yükselesiye kadar, Kendi omzumda kimseciklere yük olmadan, ağlayabilir miyim?..

Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım "gençler bu kız bir şey bilmiyor gibi napıcaz söyleyecek miyiz?" Bana neyi söyleyeceklerdi burda neler oluyordu hiçbir fikrim yok, Bora konuşmaya başladı "abi bu kızda bir şey var hissediyorum ya" Oliver bana baktı ve Boraya döndü "tamam kanka, ama söylemek yerine gösterelim çünkü bize inanacağını pek sanmıyorum."

Oliver beni yavaşça kaldırdı ve evin bahçesine doğru yöneldik. Beni neden bahçeye götürüyordu, bana ne göstereceklerdi? Tuhaf bir şekilde içimde kötü bir his vardı sanki öğreneceğim şey beni sonsuza götürecekti geri dönüşü olmayacak bir boşluğa. Hayatımın tamamıyla değişeceği bir gerçeğe sürüklenecektim sanki.

imdi sen buraya otur ve sakin kal tamam mı soğuk kız"

Neden korkuyorum, gerçeklerden mi? Hazır mıyım değil miyim bilmiyorum sadece bekliyorum. Gerçeklerle yüzleşme vakti Defne!

Bora benden uzaklaştı, karşıda duran tam 6 tane üst üste şişe var. Boranın ellerinde kocaman bir alev topu belirdi ve şişelere doğru fırlattı, gözlerime inanamıyordum Bora kenara çekildi ve Elif önüme geçti bana öyle sert bakıyordu ki korkmamak elde değildi bir iki adım geri gitti ve göz kamaştıran kanatlarını açtı kanatları sarı,turuncu karışımı alev gibi bir şeydi. Kalbime sancılar giriyor, bu çok ağırdı. Ensemde birisinin elini hissettim korkuyla arkamı döndüm kimse yoktu yavaşça önüme döndüm önümde de kimse yoktu derken sena belirdi, bana selam verdi ve kenara çekildi. Karşıma Burak geçti, ellerinde tüyler çıkmaya başladı sonra tırnakları uzadı ardından ayakkabısı patladı ve ayakları kocaman oldu yavaş yavaş yüzü değişmeye başladı, köpek gibi bir şey oldu resmen.

"Evet Defne burda herkesin gücü var. Boranın gücü ateş. Elifin gücü Ankakuşu. Senanın gücü görünmezlik. Burak'ın gücü kurt adam. Barış da geleceği görebiliyor ve ben, ben aslında büyücüyüm ama şu anda gücüm yok. Bunun sebebinin sen olduğunu düşünüyoruz seni de buraya bu yüzden getirik."

Bazen gitmek istiyor insan çok uzaklara. İçine attıklarının silinmesi için. Aklının durulup yüreğinin dinlenmesi için. Bazen mesafeye ihtiyaç duyuyor insan tekrar kendine gelebilmesi için.

Kime ne diyeceğimi hiç bilmiyorum bu durumda ne tepki verilir bilmiyorum. Bunlar hayal mi yoksa duymak istemediğim gerçekler mi? Herkes bana bakıyor, ne tepki vereceğimi merak ediyorlar aslında bende ne tepki vereceğimi merak ediyorum.

"Defne bir şey demicek misin?" Herkesin gözlerinin içine baktım en çok da Boranın. Onun alevi beni yakar mı yoksa beni bir daha üşütmeyecek kadar ısıtır mı? "Şeyy... ben biraz dinlensem iyi olur" hemen ayağı kalktım ve içeriye doğru yöneldim, bir koltuğa geçtim ve oturdum.

 ben biraz dinlensem iyi olur" hemen ayağı kalktım ve içeriye doğru yöneldim, bir koltuğa geçtim ve oturdum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beynimde şimşekler çakıyor sanki, kalbime ağrılar saplanıyor. Şimdi ne olacak bu saatten sonra, bana ne olacak bize ne olacak anneme ne olacak? Soruların içinde cebelleşiyorum, nefesim daralıyor ellerim ayaklarım titriyor ben kendimden çok korkuyorum.

"Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, bunca şeyi yaşayan kalbim bile yorgun artık. Heveslerim yorgun, iyimserliğim yorgun, konuşarak anlaşmaya inancım bile yorgun. Benden geriye mecalsiz bir şey kaldı sadece. Çok yorgunum"

"Ben biraz uyumak istiyorum izin verirseniz"

"Tabiki de Defne uyu bu gün öğrendiklerin çok ağır biliyorum sen güzel bir şekilde dinlen"

Oliver'a tamam der gibi kafamı salladım ve gözlerimi kapattım artık kimse bana zarar vermezdi ne düşüncelerime ne de duymak istediklerime.

AYDINLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin