-15-

69 14 22
                                    

"Ben kimim diye soruyorum bazen. Neyim, nerden geldim, neden geldim? Zarar mıyım acaba insanlara yarar mıyım yoksa?"

"Zarar vermekten yoruldum. Hislerden yoruldum, sevmekten yoruldum! Istemiyorum bazen yaşamak belki anlamıyorum yaşamayı. Bu hayatta bilmiyorum demekten başka ne yaptım ben?"

Sevdiğim herkes yerlerdeydi etraf çok soğuktu. Bora bu soğukta gücünü kaybedebilirdi...

Ben bugün bir kez daha anladım Bora için ne kadar tehlikeli olduğumu. Artık ona yaklaşmamam gerekiyordu Elife hak veriyordum artık bu konuda.

Artık kalbime sus deme vakti gelmişti ve artık gerçekten kalbimi susturmuştum.

Hemen Oliver'ı uyandırmayı denedim biraz sarstıktan sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başladı.

"Noluyor kızım ya 3. Dünya savaşı mı çıktı?" Oliver her zamanki gibi saçmalıyordu. "Ya Oliver saçmalama kalk. Kalkman gerek!"

Oliver yavaş yavaş kalktı ve birden kollarını ovuşturmaya başladı "kızım burası buz gibi noldu burada?" Oliver'a doğru baktım "gerçekten hatırlamıyor musun neler olduğunu?" Oliver bana doğru döndü "en son senin acı içinde bağardığını hatırlıyorum ondan sonrası yok" Oliverın önünden hızlıca geçtim ve Bora'nın yanına doğru eğildim.

"Yardım etmen lazım Oliver"
"Kızım karıncayı kaldıracak gücüm bile yok nasıl yardım edeyim"
"Dene Oliver bugün her şeyi denemen gerek. Lütfen"
"Tamam deneyeceğim ama çok umutlu olma"

Oliver'a doğru kafa salladım. Derin bir nefes aldı ve odaklandı "Lighten populo." Dedi ve ben bu cümleyi tuhaf bir şekilde anlıyordum. Ben kimdim?

Bora ve Barış havalanmaya başladığı an Oliver heyecandan yerinde duramıyordu. "Defneeee.. yaptım oldu gücüm geri geldi inanamıyorum ya gücüm geri geldi" Oliverın sevindiğini görmek beni çok mutlu ediyordu elimi anlıma götürerek güldüğüm sırada saçım kocaman oldu hemen Olivera baktım "Oliver kes şunu" Oliver gülmekten kırılıyordu "hahaha... kızım tipine bi bak ya hahahha... ay Allahım çok komiksin" Oliver deli gibi gülüyordu bende ona somurtarak baktığımda gülmeyi bıraktı ama hala kıs kıs gülüyordu "tamam kızım ya hemen somurtma düzeltiyorum şimdi" Oliver hemen elini saçıma doğru uzattı ve birden kuş sesleri gelmeye başladı ve Oliverdan bir kahkaha daha.

"Kızım daha ne istiyosun hiç bir kuaförün yapamayacağını yaptım işte. Kuş yuvası hahahaha.."

"Oliver dedim. Lütfen! Burdan çıkalım istediğin kadar uğraş benimle" Oliver hem gülüyordu hemde tamam der gibi kafasını sallıyordu. Saçımı düzeltti ve onun kahkahasıyla dışarı çıktık biraz uzaklaştıktan sonra Oliver, Barış ve Borayı uyandırdı.

"Hadi be oğlum amma uyudunuz" Barışla Bora yavaş yavaş ayağa kalkmaya başladı. Bora saçını kaşıyarak "ne oldu bize?" Diye sordu. Bende hemen söze atladım "kılıç anlıma değdiği an bütün güçlerim devreye girdi sanırım. Kendime geldiğimde herkes bayılmıştı ne yapacağımı bilemedim Oliver'ı uyandırmaya çalıştım. Bir süre sonra uyandı ve güçleri geri gelmişti." Barış hemen konuşmaya başladı.

"Çok büyük bir enerji patlaması olduğunu var sayıyorum. Ve Defne senin gücün benim teorilerime göre sadece buz değil sende başka bir güç daha var. Oliverın gücü geri geldiyse o zaman benimkide geri geldi ama ben senin geleceğini göremiyorum seninle alakalı hiç bir şey göremiyorum. Bunu Cenan abiye söylememiz gerekiyor. O bunun nedenini bilir." Barışın konuşması bittikten sonra Bora bana düşünceli bir şekilde baktı.

"Senin hafızan geri geldi mi?" Boraya doğru üzgün bir şekilde baktım "hayır hiç bir şey hatırlamıyorum sadece silik bir iki hayal görüyorum." Bora bana doğru yaklaştı ve kendimi onun kollarının arasında buldum. "Tek çağremiz annen Defne. Annenin uyanmasını bekleyeceğiz eminim ki o zaman her şey yerli yerine oturacak" ben kendimi Boraya kaptırır bir şekilde ona sarıldım ve bir anda aklıma az önce olanlar geldi. Boranın yerde savunmasız bir şekilde yatışı. Hemen Borayı kendinden ittim ve bana doğru baktı. "Gitmemiz gerekiyor " dedim, onun masum gözlerinden kaçtım.

Her yer birbirine benziyordu sanki bir labirentin içindeydik hangi yöne gitsek sanki hep aynı yerden geçiyormuşuz gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her yer birbirine benziyordu sanki bir labirentin içindeydik hangi yöne gitsek sanki hep aynı yerden geçiyormuşuz gibiydi. Oliver bu duruma daha fazla dayanamadı "gençler bir durun. Yoruldum ya sürekli aynı yere varıyoruz bu böyle olmayacak. Ben şimdi buranın küçük bir haritasını bulmaya çalışacağım. Bir şey olursa beni koruyun." Oliver'a tamam der gibi baktım. Herkes sağ sola bakınmaya başladı bende Boradan oldukça uzak durmaya çalışıyordum ama ben hangi yöne doğru hareket etsem o da benimle aynı yöne geliyordu.

Birden başım döndü ve gözümün önüne eskilerden belli belirsiz görüntüler geçti. Bu benim başımı döndürdü ve kendimi hemen yere attım Bora panikle yanıma geldi.

"Ne.. ne oldu Defne iyi misin?" Bora beni tutarak ayağa kaldırdı.

"İyiyim sadece biraz başım döndü abartılacak bir şey yok." Boradan hemen kurtuldum. Suratıma anlamsız bir şekilde bakmaya başladı bende sağ sola bakındım bizimkiler biraz uzaktaydılar. Bora bana doğru yaklaştı nefesimi kesecek kadar yakındı -biraz uzaklaş be vicdansızın oğlu kalpten gidicem burda- "Defne sana neler oluyor, neden benden kaçıyorsun?" Boraya verecek bir cevabım yoktu en azından şimdi yoktu.

"Gençler gelin haritayı buldum"

Oliverın sesiyle hemen Boradan sıyrıldım -mükemmel zamanlama Oliver, seviyorum seni- herkes Oliver'ın yanına geldiğinde Oliver bize çıkışın hangi tarafta olduğunu anlatıyordu ama Boranın gözleri benim üzerimdeydi. Bense sürekli gözlerimi kaçırıyordum.

Birden siren sesleri yükseldi, havada kırmızı şimşekler çakmaya başladı.

Birden siren sesleri yükseldi, havada kırmızı şimşekler çakmaya başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve bir ses.

"Burası sizin mezarınız. Burdan hemen çıkmazsanız buranın yemeği siz olacaksınız" bu ses sürekli tekrarlıyordu ve birden kan yağmuru başladı biz hemen çıkışa doğru koşmaya başladık. Yağmurdan dolayı toprak iyice yumşamıştı ayağım sürekli toprağa girip çıkıyordu.

Ve işte çıkış oradaydı ama Sarp daha fazla dayanamıyordu geçiş kapandı kapanacaktı. Herkes hemen atladı ve en son ben kaldım.

Tam atlayacağım zaman sarmaşık ayağıma dolandı ve birden Sarpın sesini duydum.

"Defnee.. çabuk ol daha fazla dayanamıyordu"

Ayağıma dolanan sarmaşık çok güçlüydü diğer ayağımla elimden geldiğince ezmeye çalıştım ve evet sonunda oldu. Ayağımı kurtardım tam atlayacağım sırada geçit kapandı.

Şimdi ben burda tek başıma ne yapacaktım?

**************************
Değerli okuyucularım. Bölümlere yaptığınız yorumları gördükçe yazmak için çok heyecanlanıyorum ve beni güzel yorumlarınız çok mutlu ediyor. Sizden sonsuz desteklerinizi bekliyorum. İnşallah sizi memnun edebiliyordurum.

AYDINLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin