18

4.3K 305 132
                                    

Medyada Anka var müthiş zıplamanın diğer yüzü 🤣

Anka'dan...

✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈

Abimin beni yanına çağırması ile ne yapacağımı şaşırmıştım . Limana günü birlik olarak gidiyordum sadece. En fazla bir gece kalabilmiştin orda fakat abim şimdi üç - dört gün kalmamı istiyordu.

Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle silip yutkundum. Çocukluğum o evde geçmişi. Anılar boğuyordu beni. Çocukluğumun geçtiği mahalleye adım atar atmaz boğazıma bir yumru oturuyordu. Hafızamı anne ve babamı o kazada kaybetmişim. 5 yılım silinmişti. Ailem ile geçirdiğim son yıllarımı hatırlamıyorumdum. Çocukluğumun en güzel dönemlerini hatta çocukluk aşkımı hatırlamıyordum. Yıllarca içimdeki boşluğun nedenini anne ve babamın eksikliği sansam da Röntgenci yazdığında içimdeki diğer bir boşluğun ona ait olduğunu anlamam zor olmamıştı.

Adımlarımı hızlandırarak apartmanın içine girdim. Anılardan kaçıyorum. Bu mahalle. Bu ev. Bu şehir bana anne ve babamın yokluğunu hatırlatıyordu.

Asansörün düğmesine üst üste bastım. Abim ile konuşursam aklım dağılabilirdi. Asansörü bekleyemiyeceğimi fark edip merdivenlere yöneldim. Korkağın tekiyidim. Geçmişle, anne ve babamın yokluğu ile yüzleşmekten kaçan korkağın teki.

Hızlı hızlı çıktığım merdivenler soğuğumu kesmişti. Ellerimi dizlerime koyup nefesimi düzenledikten sonra gözyaşlarımı silip yüzme samimi bir gülümseme yerleştirip zile bastım. Saniyeler saatler gibi geliyordu. Kapı hızlıca açılınca gözlerim Doğhan ile buluştu. İyide bu çocuğun burda ne işi var? Diye sorduğum sorunun cevabı kendisinden geldi. Kolların bedenime dolayıp neşeli sesi ile ;

"Burda boğulduğnu bildiğim için seni gülümsetmek için sürpriz yaptık Paul ve Mirayla" demesi ile gülümsemem genişledi. Lisenin bana verdiği en güzel hediye arkadaşlarımdı. Buna lise bittiği zaman emin olmuştum. Bedenini ellerim ile itip açık kapıdan içeriye girdim. Burnuma dolan tanıdık koku genzimi yaksada geri dönmedim. Salona girdiğimde Mira hızla yerinden kalkıp bana sarıldı. Ben Paul ve Doğhan aynı üniversitede Tiyatro bölümü okuduğumuz için hep bir arada olsak da Mira farklı bir üniversite Güzel Sanatlar bölümünü okuduğu için çok fazla görüşemiyorduk.

Onu daha fazla beklememek adına sarılışına karşılık verdim. "Seni çok özlemişim yürüyen dalin kutusu" sesini incelterek kurduğu cümle ile yüzümü buruşturdum. Sırf beni sinir etmek için böyle konuşuyordu.

"Biraz daha böyle konuşmaya devam edersen ayağımın altına alacam seni" arka taraftan "yapar mı yapar" sözünü üç erkek yanı anda söylemişti. Bu ortamı özlediğimi fark ettim. Kollarımı Mira dan çekip Doğhan ve abimin ortasına oturdum. İkisi bunu bekliyormuş gibi kollarını omzuma attı.

Ortamda dönen muhabbett üniversiteden açılmış daha sonra nasıl olduğunu anlamadan Doğhan 'ın çocukluk anılarını dinlerken kendimizi yerlerde bulmuştuk. Şüphesiz bu gurubun neşe kaynağı Doğhan dı. Arada bir Mira Doğhan' ın tahtını sarssada hala liderlik yolunda emin adımlarla ilerliyordu.

Zilin üst üste defalarca çalması sonucu etrafa baktığımda kimse yerinden kımıldamadığı için el mecbur ayaklarımı sürüye sürüye kapıya ulaştığımda direkt kapıyı açtığımda karşımda elinde pizza kutuları ile Altemuru beklemesem de şaşarmadım. Olup olmadık her yerde karşıma çıkıyordu. Aklıma ailesinin alt kata oturduğu gelince fazla üzerine düşmedim.

"Doğhan pizza siparişi vermiş ama gözü açlıktan nasıl döndüyse daire numarasını karıştırmış." Açıklamasını bittikten sonra samimi bir biçimde gülümsediğinde bir ona bir de aşk dolu gözler ile pizzalara baktım. Bir yandan vestiyerdeki çantama uzanıp diğer yandan "Hepsi ne kadar tutmuş" diye sorduğumda bunu bekliyormuş gibi hemen 'kredi kartı ile Doğhan' ın ödeme yaptığını' söylediğinde çantamı eski yerine bırakıp kapıyı sonuna kadar açtım.

"İyi madem geç içeriye birlikte yiyelim. Ben bardakları hazırlayıp geliyorum " dediğimde tereddütle gözlerime baktığında elimle içeriyi gösterdikten sonra mutfağa bardakları hazırlamak için gittiğimde kapının kapanma sesi ile içeriye girdiğini anladım. Bardakları tezgahın üzerindeki tepsiye yerleştirip içeriye girdiğimde Doğhan her zamanki gibi yemeklerle aşk yaşarken Altemur ve abim bir koltukta konuşuyorlar diğer koltukta da Paul Miranın omzuna elini atmış Mira bir şeyler anlatırken Paul de onun saçları ile oynuyordu. Yaklaşık üç senedir birliktelerdi ve birbirlerine çok yakışıyorlardı.

Bardakları orta sehpanın üzerine sesli bir şekilde koyup dikkatleri üzerime çektim. "Gençler muhabbetinize sonra devam edin ben açım" dediğimde Doğhan hariç herkes gözlerini devirdi. Doğhan elindeki pizza diliminin yarısından fazlasını ağzına atıp "Kimin kankası be" diyerek saçlarımı karıştırdı. İkimiz de yemek yerken bile acıktığımız için birbirimizi çok iyi alıyorduk. Kolayı Mira 'nın önüne koyup başımla bardakları işaret ettiğimde anında kolanın kapağını açıp doldurmaya başladım. Bardakları ben getirmiş üstelik kapıyı da açmıştım benden daha fazlasını beklemek delilik olurdu. Önüme iki tane büyük boy pizzayı alıp yemeye başladım. Fransada bir kadın eyfel kulesi ile evlendini duyduğum günden beri pizza ile evlenmeyi kafamın bir köşesine not almıştım.

"Anka 'nın buraya geleceğini bilseydim beraber gelirdik" diye kinayeli bir şekilde Altemura ağzımdaki lokmayı bitirip cevap verdim. Bu çocuk benimle uğraşmaktan zevk alıyordu.

" Yok canım ben almıyım. MazAllah üçüncü sayfa haberlerinde ' Yolda Şoförü öldürüp etlerini sokak hayvanlarına dağıltan cani' olarak tanılmak istemiyorum" dediğimde sanki ona dememiştim diye pişkin pişkin sırıtıp pizzasını yemeye devam etti. Salondaki Doğhanın ' Altemur bu seni iki sene idare eder' demesini abimin ve Paul'ğn anırarak gülmelerni umursamayıp pizzama dönmeden önce Miraya baktığımda bana göz kırptı. Tek anlaşabildiğim kız olarak tarihe geçmeliydi bence.

Son dilimi ağzıma attığımda doyamadığım fark edip etrafa baktığımda Altemur hariç herkesin önündeki pizza kutusunun boş olduğunu fark ettim. Aklıma gelen plan ile sinsice sırıttım. 18 yaşında olabilirdim ama bazen(!) beş yaşındaki çocuk gibi davranıyordum. Ayağa kalkıp balkona çıkıp sanki Benan teyze ile konuşuyormuş gibi davranıp kafamı uzatıp Altemura seslenip annesinin balkona çıkmasını istediğini söylediğimde bilmiş bilmiş sırtımasına gözlerimi kısıp baktım.

"Hadi niye oturuyorsun ya yazık kadıncağız üşüyecek" dediğimde pizza kutusu ile yanıma gelip iyice yaklaşıp dudakları kulağımın hizasına geldiğinde nefesini ensemde hissettim. Bu kadar yakın olmamızı umursamayıp ağzından dökülecek sözlere odaklandım

"Pizzayı yemek için böyle oyunlara gerek yok ufaklık. İstemen yeterliydi " dediğinde gözlerimi iyice kısıp gözlerinin içine baktım. Bu çocuk benimi iyi tanıyordu yoksa ben mi iyi bir oyuncu değilim? Okuduğum bölümden dolayı ikinci şık olamayacağına göre geriye tek bir şık kalıyordu.

"Seni değil annemi çok iyi tanıyorum asla balkondan seslenmez. Telefon diye bir icat olduğu için aramayı tercih eder veya kapıya gelir ama evde olmadığı için bunları yapamaz. " Ben sesli mi düşünmüştüm? Üst üste iki defa lezil olmamın verdiği sinirle konuyu başak yöne çekmeye karar verdim. Daha fazla lezilliği kaldırabileceğimi düşünmüyorum.

" Benim boyum 1.73 nerden ufaklık oluyorum? " Bir adım geriye gidip benim yaptığım gibi o da gözlerime bakarak ;

"Boyunu kast ettiğimi nerden çıkardın? Halbuki ben oynadığın çocukça oyundan dolayı demiştim" dedikten sonra yanağımdan makas alıp pizza kutusunu elime tutuşturdu. Üçüncü kez rezil olmuştum. Yüzündeki zafer gülümsemesini silmeden Barlas'ın yanındaki yerini aldı. Sinirle kutudaki pizza dilimlerini ağzıma tıkıştırdım. Savaşı o başlatmıştı ve benim yenilmek gibi bir düşüncem yoktu. Elimdeki boş kutuyu gelişi güzel yere atıp hiçbir şey olamamış gibi gülümseyerek yerime oturdum.

1.Raunt = Anka 1 / Altemur 3

✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈✈

...diğer bölüm kısa olduğu için bu bölümü diğer bölümlerle kıyaslarsak baya uzun yazdım ve daha erken yayındadım. Umarım beğenirsiniz...

Dalin🐣 || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin