10.Bölüm

305 9 0
                                    

*Leventi'in gözünden*

O geceden sonra tekrar Istanbula dönüyordum. O kızı bi daha asla bulamazdım. Ölüm haberini duyduğumda şok geçirdim. Bütün sosyal medyalarda İlkay Şekercioğlunun öldüğü yazıyordu. Aşık olduğum kadının şimdi ölüm haberini alıyordum.

Aylarca onu takip ettim. Benim olmasını çok istiyordum. Bütün her şeyini biliyordum. Bir sürü hobileri vardı. En çok mavi rengi seviyordu. Yaşı benden küçüktü ve beni istemeyecekti. Zengin bir kız benim gibi fakir birine bakarmıydı.

O gün doğum günüydü. Doğum günü için elbise bakıyordu. O elbise çirkin olsa bile onun içine girdiğinde dünyadaki en güzel elbise oluyordu. Omuzları açıktı.

Ona böyle bir şey yapmayacaktım. O lavuk o gece ona evlenme teklifi ettiğinde deliye döndüm. Elektrikleri kestikten sonra onu bayıltarak kaçırdım. Sonrasında artık onu hiç görmedim.

Ailemin yanına döndüğümde onuda yanıma almak istiyordum. Bana köle olmasını istiyordum. Onun sahibi olmak istiyordum.

Ben herzaman ailenin en sevilen çocuğuydum. Birde küçük kardeşim Sinan vardı. O benim gibi değildi. Her zaman iyi olmayı severdi. Annemler ona fazla değer vermezdi. Benim her istediğim olurdu. Sinan bizden uzaklaşmak için Istanbulda okumayı seçti. Bu benim için daha iyiydi çünkü annemin ona ilgi göstermesini istemiyordum. Hep beni sevmelerini istiyordum.

Şimdi Sinan'ın evine gidiyorduk. Bir kız almış. Bizi arayan komşular onun evlendiğini söylüyordu. Yine gözde olmak için elinden geleni yapıyordu. Kızın adını hatırlayamıyordum. Eve gidince öğrenecektim. Sesi kesik kesik geliyordu. Eve gidince her şeyi anlatacaktı. Sinan yavaş yavaş bana benzemeye başlıyordu.

Evin önüne geldiğimiz de annemleri kapının önüne bıraktım. Bende bir kaç arkadaşla buluşacaktım. Arabayı sahil kenarına çektim. Uzun uzun orayı izledim. Tam kalkacakken yerde Ilkayın tokasına benzer bir toka gördüm. Neden hersey bana onu hatırlatıyordu.

 Neden hersey bana onu hatırlatıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Koray

Evin önüne geldiğimde oradaydılar. Bir kişi eksikti. Levent yoktu. Kalp atışlarım biraz olsun sakinleşmisti. Aşağıya indiğimde Sinan'ın annesi bana şeytan görmüş gibi bakıyordu.

-Merhaba efendim ben Melek.

Bunu yapmak zorundaydım. O şerefsiz adam eğer adımı öğrenirse hersey biterdi. Sinan anlamsız ifadelerle yüzüme bakıyordu.

-Sen şu Şekerci lerin kızına ne çok benziyorsun.

-Herkes benzetiyo. Kaderim benzemesin ona.

-Amin herseyin hayırlısı doğum gününden bir kaç gün sonra ölü bulunmuş bir a-

-Malesef benim bir işim var Sinan kuaföre uğramam lazım. Hemen gelirim. Sen ailenle vakit geçir.

-Çok gecikme abimle tanıştırıcam seni.

-Arabanın anahtarını alabilirmiyim.

Hemen aldığımda arabaya bindim. Annesinin söylentilerini duyuyordum.

-Abine olsa vermezsin 1-2 aydır tanıdığın kıza veriyosun ama.

Ama ama ama ne bu ya bu çocuğun üstüne bu kadar da gidilmez. Bu nasıl bir ayrımcılık. Arabayı çalıştırır çalıştırmaz gazı kökledim ve son hızla buradan çıktım. Levent gelene kadar değişmek zorundaydım. Beni ancak benzetebilirdi. Ilk olarak Duygu Ablanın yanına ugradım. O bana yardımcı olabilirdi.

Dükkana girer girmez. Bir sürü kıyafetler vardı. Hepsi bir o kadar özeldi ki. Sahiplerini bekliyordu.

-Ah Meleğim ne işin var burada.

-Abla ben biraz değişmek istiyorum. Saçlarımı,kıyafetlerimi.

-Ama bu ani değişim neyin nesi?

-Abla ben kendimi iyi hissetmek istiyorum.

-Bir şartla.

-Nedir abla.

-Bana başından ne geçtiyse anlatacaksın.

-Tamam. Söz.

Dükkanı genç bir çocuğa emanet edip arabanın şoför koltuğuna bindi bende yolcu koltuğuna binip yola devam ettik. Çok geçmeden bir kuaförün önünde durduk.

-İyi günler Duygucum bu hoş kız kimdir?

-Sinan'ın arkadaşı saçlarının şeklini ve boyasını yapmanı isticem Halecim.

-O kolay canım söyle otursun. Hem seninde dip boyaların gelmiş oturun ikinizde.

Biraz bekledikten sonra saçlarımın bozuk yerlerini kesti. Arkadan kısa önler uzun olacak sekilde bıraktı. Sonra Duygu Ablanın boyasını yaptıktan sonra benim de saçımı sarıya boyadı. Çok değişik gözüküyordum. Duygu Abla bana para ödetmeden çıkardı.

-Abla numarasız gözlük satan bir yer varmı.

-Şurada varda.

-Sormasan ablacım. Beni biraz bekle hemen gelicem.

Dükkana girdiğim de yine şok oldum. Otobüsteki çocuk yine karşımdaydı.

-Aa sen

-Ama bu çok sık olmaya başladı sen beni mi takip ediyorsun.

-Ne alakası var sen benim dükkanıma geldin. Hem psikologda da sen çıktın karşıma.

-Off seninle uğraşacak zamanım yok benim. Şunun fiyatı neyse su 100 tl den al

-Hediyem olsun.

-Hayır alır mısın.

-Ya istemiyorum al allah allah.

-Ozaman bende almıyorum.

-Off tamam aldım. Yeterki geri verme.

Duygu ablaya da bir güneş gözlüğü almıştım. Sonuçta beni o değiştirdi.

-Hadi bakalım Melek kızım bir sahile inelim.

Kafamı yukarı aşağı sallayıp arabaya bindim. Gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. O buradaydı ve göz göze gelmiştik. Levent sahilde orada bana bakıyordu.

EVEET BILIYORUM COK KISA OLMUS OLABİLİR BIRDE OLAYLARA LEVENTIN GOZUNDEN BAKIN DEDIM. IYI OKUMALAR.

İntikam Kraliçesi(Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin