2

150 18 23
                                    

Hafta sonum telefonumdan bildirim silmekle geçmişti. Üstelik gerçek yazar hala ortalıkta yoktu.

"İlk kırk bine girsem tamam. Yıldız Teknik'in bütün mühendislikleri geliyor." dedi Onur.

"Sen kırk bine gir, adımı Berkay olarak değiştireceğim." dedi Burkay.

"Büyük oynuyorsun, kardeşim! Bak, ağlarsın sonra. Vay efendim şakaydı ayakları yaparsın." dedi Onur.

Bense sessizce yürüyordum. Konuşacak halde değildim.

"Ha sen kırk bine gireceğine inanıyorsun ama benim adımı değiştireceğime inanmıyorsun öyle mi?" dedi Burkay.

"Susun ya." dedim dayanamayarak. "Başım çatlıyor."

"Neden?" dedi Burkay.

"Kahvaltı mı yapmadın yoksa? Tamam, bugün tostun benden!" dedi Onur coşkuyla.

"Çayın da benden." diye atıldı Kamer.

"Hep ucuza kaçıyorsun." dedi Onur ve iğrenerek baktı Kamer'e.

"Yok, kahvaltı yaptım. Dün gece pek uyuyamadım."

"Yine dizi mi izledin sabaha kadar?" dedi Kamer.

Geçen yıl bütün gece dizi izler, sabah okula gelince de en arka sıraya geçer mışıl mışıl uyurdum. Önümdeki sıraya da Kamer'le Onur'u oturtunca kimse beni görmezdi.

Başımı sallayarak geçiştirdim. Kitap konusundan henüz ben bile bir şey anlamamışken onlara anlatıp sürekli gündemimizde tutmak istemiyordum.

Okulun bahçesine girdiğimizde tören için sıraya girmek üzere olan öğrencilerle karşılaşmıştık. Bizim sınıfın olduğu sıraya ilerledik.

Edebiyat öğretmenimiz Cemal Hocayla göz göze geldiğimiz an o gerçek dank etti.
Cemal Hoca gelmiş geçmiş bütün kitapları bilirdi, çok büyük edebiyat tutkunuydu ve Şah denen kitabı da bildiğinden emindim. Benim bir kitap yazdığımı düşünüyor olabilirdi!

"Has!" diyerek Kamer'le Burkay'ı önüme aldım ve hafifçe eğildim.

"Ne oldu?" dedi Kamer endişeyle.

"E-edebiyat ödevim. Yapmayı unuttum. Cemal Hoca'dan saklayın beni." dediğimde Onur gözlerini devirdi.

"Dert ettiğin şeye bak. Sanki daha önce yapmadığın şey." dediğinde omzuna vurdum.

"Senden de 500 edebiyat sorusu istesin göreceğim o zaman seni." dediğimde gözlerini irileştirdi.

"Beş yüz soru mu?" dedi şaşkınlıkla. "Sayısalcısın kızım sen."

Bedenci Bedri Hocanın düdüğüne minnet duyacağımı asla düşünmezdim. Ama o, tam zamanında çalmıştı düdüğünü. Rahat, hazır ol komutlarını verirken Onur'a cevap verme durumundan kurtulmuştum ve orada konu kapanmıştı.

❆ ❅ ❆ ❅ ❆

"Berkay! Gel buraya!"

Törenden sonra okula girerken müdür yardımcımız, canım Ali İhsan hocamız yine Burkay'a seslenmişti.

Burkay gözlerini kapatıp ağlamaklı bir ifade takınırken ben gülmemek için kendimi çok zor tutuyordum.

Başını kaldırıp "Yine mi ya? Allahım beni bununla mı sınıyorsun?" diye isyan etti.

"Berkay burada hocam!" dedi Onur ve Burkay'ı hunharca işaret etti.

"Sus, patlatırım ağzının ortasına." dedi Burkay dişlerinin arasından.

agapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin