oğlan, dalgın bakışlarını ismini seslenen kıza döndürdü.
"bugün nasıl hissediyorsun?"
barış arkadaşının sorusu karşısında iç çekti. zavallı kız, karşısındaki oğlanın kötü bir halde olduğunu biliyordu. sevgilisiyle birlikte çocuğa moral vermeye ve eski haline geri getirmeye çalışıyordu ama hiçbir etkisi olmuyordu. oğlanın kendine bakmadığı belli oluyordu. bir ay içinde onlarca kilo vermiş olmalıydı. göz altları mor ve çöküktü. haftada bir kestiği her halinden belli olan sakalları günlerini bomboş geçirdiğini belli ediyordu.
"aynı, lale. eskisinden farklı, dünümle aynı."
sağındaki kız hüzünlü gözleriyle barış'ı tekrar süzdü. arkadaşının bu melankolik duygu durumu onu en çok seven insanları da üzüyordu.
"projeyi ne yaptın, başladın mı?"
bu sefer solundaki kızın konuşmasıyla kafasını hafifçe sola eğip ona tamamen dönmüş kıza baktı.
"hayır, hala hiçbir fikrim yok." oflayarak kurduğu cümle sonrası kafasını yine havuza çevirdi.
iki kız da aralarında oturan oğlan için büyük bir sevgi, getirisi olarak da hüzün duyuyorlardı.
tutkuyla şaheserler çıkarıp herkesi kendine hayran bırakan bu çocuğun nasıl böyle körelmiş olduğuna anlam yükleyemiyorlardı. başlarda barış'ın hiçbir şey yaşamamış olduğuna inanmamışlardı. bu yüzden ilk iki hafta sürekli ağzından laf almaya çalışarak geçmişti. sıkılgan oğlan ise ona yöneltilen her bir soruda daha da bunalmış, kendini en yakınlarından bile izole etmişti. o kendini uzaklaştırmıştı ama diğerlerinin arkadaşlarından uzaklaşmaya niyetleri yoktu. o günden beri uzun oğlanı en sıkıntılı olduğu zamanlarda neşelendirmeye çalışıyor, ona doğru yolu göstermek yerine kendinin ulaşması için yardım ediyorlardı.
hoparlörlerden mikrofon kontrolü yapıldığını duyduklarında kafalarını havuza çevirdiler.
"başlıyor." diye fısıldadı lale heyecanla.
teker teker isimler anons edildiğinde tanıdık isimle barış gülümsedi. yavaş adımlarla havuzun başına gelip pozisyon alan arkadaşına gururla baktı.
"hayatım! rahat ol, sen kazanacaksın."
sağındaki kızın tezahüratına gülerek diğer yarışmacıların da çağırılmasını bekledi uzun oğlan. günlerdir okula gitmek dışında hiçbir etkinlik yapmıyordu. arkadaşları sürekli bir yerlere çağırıyordu ama o evinde kendi yarattığı bataklığa daha da saplanmayı tercih ediyordu.
arkadaşlarının ona sonsuz destek verdiğini biliyordu çocuk, bu bilinç onu daha da geriyordu. çok fazla arkadaşı olmamıştı hayatı boyunca. aile dışındaki insanlara harici gözüyle bakmıştı. sevilmeye alışkın değildi, bu yüzden biri tarafından değer görmeyi yük olarak görüyordu. biri size değer verdiğinde onu hayal kırıklığına uğratmamanız gerekiyordu. böylece kendinizden başka düşünecek biri daha oluyordu. barış yıllardır arkadaşlarıylaydı ve hala bu hisse alışamamıştı.
şimdi ise bu ruh hali yüzünden üzdüğünü bildiği arkadaşlarına bir şekilde telafi yapmaya çalışıyordu. spor fakültesinden arkadaşı berk, yüzme müsabakasına katılmıştı ve hep birlikte ona destek olmaya gelmişlerdi. ne kadar kötü durumda olursa olsun, barış bunun bir sorumluluk olduğunu ve arkadaşının yanında olması gerektiğini düşünüyordu.
"haydi yiğit, heydi berk!"
solundaki kızın tezahüratıyla kafasını sola çevirdi barış. yanında böyle bağırmalarını hem tatlı, hem de utanç verici bulmuştu.
"yiğit de kim?"
sevimli kız saç örgüsünü eliyle gevşetirken kaşlarıyla pozisyon alan yüzücüleri işaret etti, sonra eğilip barışın sağında soruyu soran kıza baktı.
"yedi numara, spordan yiğit. yiğit can."
barış gözlerini kısarak yedi numarayı aradı. bulunca ceren'in, can olarak tanıdığı kişiden bahsettiğini anladı. ilk ismini yeni öğreniyordu.
çocuk boynundaki gözlüğü lastiklerinden çekiştirerek gözlerine oturttu, kafasındaki naylon boneyi düzeltti. barış, onun gergince sallandığını ve sürekli derin nefesler alıp verdiğini fark etti. sandalyelerinin konumu sayesinde pistte duran ve yavaş yavaş pozisyon almaya başlayan yarışmacıları yanları dönük bir şekilde görebiliyorlardı ve bu durum uzun oğlana yarışmacıları iyi bir açıdan gözlemleme fırsatı vermişti.
"yakın mısınız?"
lale'nin sorusuna eh işte der gibi elini sallayarak cevap verdi kız.
"birkaç kere muhabbet ettik sadece ama çok sıcakkanlı biri. iki kelime konuştuğu birine bile yıllardır tanıyormuş gibi davranıyor."
barış, çocuğu daha net incelemek için gözlerini kıstı. gerginliğini atabilmek için omuzlarını oynatıyordu. çocuk soluna dönüp diğer yarışmacıya bir şey söylediğinden dolayı sırtını net bir şekilde görebiliyordu şimdi uzun olan. yaptığı omuz hareketiyle birlikte kürek kemikleri birbirine sistematik bir şekilde yaklaşıp uzaklaşıyordu. beli ince, omuzları genişti. spor fakültesinde okuyan ve yüzen birine göre vücudu yapılı sayılmazdı; sadece yaptığı sporla yetiniyor, ek bir salona gitmiyor olmalıydı. kalçasının üstünde belinin biraz altındaki çukurlar, kendini kastığını belli edercesine daha da derinleşmişlerdi. geniş omuzlarından dökülen kalın kolları iki yanında sallanıyordu. çocuk arada omuz hareketini yapmayı kesip parmaklarıyla uğraşıyor, sonra yine devam ediyordu.
"felaket habercisi olmak istemiyorum ama bu yiğit can'ın çok iyi olduğunu duydum. berk'in şansı zor gibi."
uzun çocuk kafasını sevgilisine acıyan gözlerle bakan kıza çevirdi,
"berk çok çalışıyor, bence şansı çok fazla."
barış, arkadaşının kazanacağından neredeyse emindi. kazanması gerekiyordu, öyle demişti. portfolyomda çok iyi duracak, demişti arkadaşı.
kız da kafasını uzun oğlana çevirip dudağını büzdü.
"kazanmayı hak ediyor." diye fısıldadıktan sonra sevgilisinin ismini bağırdı ve parmaklarını ağzına götürüp yüksek sesli bir ıslık çaldı.
"bu berk'in ilk denemesi, bundan önceki seneleri yiğit kazandı ama karşısında berk yoktu."
bozuk türkçesiyle konuşan kız arkadaşlarına dönüp göz kırptıktan sonra kızlar kıkırdadı.
bu sırada uzun boylu oğlan kafasını can'a çevirip incelemeye devam etti. çocuk bu sefer seyircilere dönüp arka sıralarda oturan birkaç kişiye el işaretleriyle bir şey anlatmaya çalışıyordu. barış, çocuk kollarını kaldırdığında gerilen vücudunu izledi. karnındaki belli belirsiz çizgiler bu hareketiyle biraz daha belirginleşiyordu. teni pürüzsüz gözüküyordu, öyle ki bir ben veya çil bile göremedi uzun çocuk. beyaza yakın tenini suyla yakıştırmadan edemedi. lekesiz, pürüzsüz, berrak.
anonslar verildi, yarışmacılar yerlerini aldılar. verilen komutla hepsi aynı pozisyona geçti. uzun olan, yüzücü çocuğun gerilen sırtını inceledi, göze hitap ediyordu. yarışın başladığını belirten sesle birlikte havuza atladılar.
barış'ın aklında bir fikir belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aesthete// boyxboy
Fanfictionyeteneklerini sorgulayan güzel sanatlar öğrencisi barış, spor fakültesinden başarılı yüzücü can'a dönem sonu projesi için modellik etmesini ister. boyxboy