"bir şey diyeyim mi, harika bir fikir!"
arkadaşı, üç gündür boynundan çıkarmadığı madalyayı elinde sallarken konuştuğunda barış, sandalyesinde kıpırdandı.
yarışın galibi berk olmuştu. barış uzun zaman sonra endişe dışında bir duygunun kıpırtısını karnında hissetmişti o gün. birine bağlanmanın kazancının bu olduğunu düşünmeden edemedi. yarışın olduğu gün belki de bu mutluluk kırıntısı büyür, diye düşünmüştü kendi kendine. belki de bu sayede endişeyi yener ve eski halime dönebilirim. yanıldı. arkadaşının galibiyetine olan sevinci birkaç kısa saatle sınırlı kalmıştı ve uzun oğlan o eski huzursuzluğa yeniden kavuşmuştu.
yine de barış kendinden beklenmeyen bir şey yapmış, arkadaşlarını evinin alt sokağındaki kafeteryaya davet etmişti. teklifini sevinçle kabul eden arkadaşları bir saat içinde toplanmış, oğlanın sonunda düzeldiğini düşünmeye başlamışlardı.
barış'ın onları çağırma amacı düşündüklerinin aksine farklıydı. çocuk, yarışı izlerken dönem sonu projesi için parlak bir fikir bulmuştu. fikir ona yabancı geldiği ve kendisi son zamanlarda aldığı kararlara şüphe içinde yaklaştığı için arkadaşlarına danışmak istemişti.
"bilmiyorum... kabul eder mi ki?"
oğlan sorusunu sevimli kıza yöneltmeyi tercih etmişti. muhattabını aralarında en iyi tanıyan oydu.
"manyaklaşma barış. seve seve kabul eder, istersen beraber sorabiliriz."
uzun oğlan bu teklifi yapma düşüncesinin karnına ağrı verdiğini fark etti ve bozuk bir dille konuşan kızı onayladığını belli edercesine kafasını salladı.
yiğit can. yiğit can kaya.
barış, projesi için o oğlanı resmetmenin çok uygun olacağını düşünüyordu. konusu doğayla insanın uyumuydu ve masmavi berrak sulara, belki de denizlere ve okyanuslara o çocuğun teninden daha uyumlu bir şey düşünemiyordu. suyun içinde attığı sert kulaçlar, hırçın dalgalardan başka bir şeyi andırmıyordu çocuğa. suya atladığında, bedeni başından başlayıp ayağının ucuna kadar maviliğin içine girdiğinde sanki suya karışıyor gibiydi. suyla bir bütün olup akıyor, süzülüyordu oğlan.
üç gündür bunu düşünüyordu. fikri kafasında defalarca tarttı. karara varamayınca en güvendiklerine sormakta buldu çareyi oğlan. onların da beğenilerini alınca yavaş yavaş resmi kafasında oluşturmaya başlamıştı.
çocuğun suratını detaylıca inceleyememişti barış. gözleri ne renk bilmiyordu. saçlarının rengi ne, uzun mu kısa mı, dalgalı mı düz mü? bu düşünceler oğlanı bu resim için o çocuğu seçmekten uzak durmaya itiyordu. ya uymazsa, diye düşünüyordu. ya saçmalarsam? ya yine kendimi hayal kırıklığına uğratırsam?
düşüncelerinden arkadaşlarının aralarında yaptıkları bir şakaya attıkları kahkahalar böldü.
etrafında konuşmalar dönüyordu ama oğlanın ilgisini çekmiyordu. sadece bir an önce yüzücü çocuğa projesini anlatmak istiyordu.
barış, gün boyunca arkadaşlarının dedikleri şeylere kafa salladı, onlar güldüklerinde güldü ve ruhunun derin sularında düşünceleriyle beraber boğulmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aesthete// boyxboy
Fanfictionyeteneklerini sorgulayan güzel sanatlar öğrencisi barış, spor fakültesinden başarılı yüzücü can'a dönem sonu projesi için modellik etmesini ister. boyxboy