on bir

897 88 67
                                    

oğlan sırtına yerleşen elle titremeden edemedi.

"ben seni tutuyorum merak etme."

suyun altındaki bu temasla dağılan dikkatini toplayıp havuzun kenarına tutunarak sırt üstü yüzeyde durmaya çalıştı. ayaklarını havuzun zemininden kaldırdığı anda bacaklarının üst kısmına yerleşen elle birlikte apar topar ayaklarını indirdi ve ayakta durmaya başladı.

"yapamıyorum işte can."

yüzücü çocuk yüzüncü kere duyduğu cümleyle ofladı.

"yapıyordun işte, neredeyse tamamen yüzeye çıkmıştın. niye telaşlanıp bırakıyorsun ki?"

temasların yüzünden.

"bilmiyorum olmuyor gibi hissettim."

barış tabii ki de diğerinin ani temasları karşısında heyecanlandığı için bu kadar telaş yaptığını itiraf etmeyecekti.

can; anlayışlı gözlerini diğerinin mavilerine kilitledi, ellerini uzun oğlanın omuzlarına çıkardı ve hafifçe kavradı.

"bana güveniyor musun?"

barış, tenine değen eller ve gözlerine değen yeşillerle birlikte hipnotize olmuş gibi bir süre olduğu yerde hareketsizce kaldı.

bu sırada can bu temasının oğlan tarafından hoş karşılanmadığını düşünmeye başladı. oğlandan cevap gelmeyince ellerini diğerinin omuzlarından kaldırmak için oynattı ama barış konușunca bu fikirden vazgeçti.

"e-evet. sana güveniyorum sadece suya güvenmiyorum."

oğlan bu sözlere kıkırdamadan edemedi.

barış karşısında kıkırdayan çocuğu güldürdüğü için kendiyle gurur duydu.

"o zaman..."

ikinci a harfini uzatarak barış'ın gözlerine bakarken ellerini istemeye istemeye oğlanın omuzlarından çekti can. ellerini suya vurdu.

"hadi dersimize devam edelim!"

barış bedeninden ayrılan ellerle moralini bozmamaya çalıștı. oğlanın dediğini yaparak bedenini hafifçe geriye doğru eğdi.

can, bir elini oğlanın sırtına yerleştirirken bulunduğu yerde elini okşar gibi hareket ettirmişti ve bu hareket tamamen istemsizce gerçekleșmiști.

sırtında kıpırdayan ellerle tüyleri diken diken olan barış, bacaklarını serbest bırakarak yavaşça suyun yüzeyine çıkmalarını bekledi. kaçamak bakışları yüzme salonunun tavanından suyun içinde ayakta duran oğlanı bulduğunda onun gözlerinin kendi çelimsiz bedeninde dolaştığını fark edince rahatsızca kıpırdandı.

bu hareketi bacaklarının tekrar suyun dibine düşmesiyle sonuçlanınca tekrardan kendini serbest bıraktı. bacaklarında can'ın elini hissedince gerginliği yerini korusa da bu sefer tedirgince vücuduna ağırlık vermedi.

nihayet tamamen yüzeyde yatar pozisyonda olduğunda başını yavaşça can'a doğru çevirdi.

"bak işte oldu gördün mü!"

çocuğun heyecanlı sesine normalde olsa kıkırdardı ama suyun yüzeyinde olduğu için korktu ve tebessümle yetindi. konuşursa yine batacağını düşündüğünden kafasını hafifçe onaylarcasına hareket ettirdi. bu hareketiyle vücudu suyun biraz daha altına kaydı. bunu fark eden can, çocuğun sırtındaki ve bacaklarındaki ellerini sıkılaștırarak uzun bedeni yukarı doğru yavaşça ittirdi.

normalde ellerini çekmesi ve çocuğun kendi başına suyun yüzeyinde kalması gerekiyordu ama bu temaslarını kesmek içinden gelmiyordu. hem barış elimi çekersem korkabilir, diye düşündü. bu da sadece bir bahaneden ibaretti.

barış gözlerini kapatarak kendini rahatlatmaya çalıştı. hem suyun yüzeyinde olmaktan, hem de tenine değen ellerden fazlasıyla geriliyordu.

can ise çocuğun gözlerini kapatmasından faydalanarak bakışlarını üzerinde gezdirdi. dövmelerle kaplı vücudu fazlasıyla ince görünüyordu. hatta sağlıksız bir şekilde inceydi. kollarını iki yana açtığından, göğsünün altındaki kemikler hiç et yokmuşçasına görünüyordu.

can, çocuğun vücuduna bakmayı sevse de zayıflığından dolayı üzülmüştü. oğlanın tamamen sağlıklı olmasını istiyordu.

gözlerini oğlanın geriye atmış olduğu kafasına çıkardı. yeni tıraş olduğundan kemikli suratı iyice öne çıkmıştı. belirgin hatlar, oğlanın yüzünü fazlasıyla maskülen yapıyordu. yüzücü oğlanın en çok hoşuna giden kısım ise, çocuğun biçimli burnuydu.

gözleri boynunda gezinmeye başladı. her hattı gibi belirgin olan adem elması, oğlan yutkundukça oynuyordu. uzun ve zayıf üst vücudunu incelemeye devam etti. geniş omuzları kilosuna zıttı. omuzlarından beline kadar incelerek giden bedeni incelerken nefesini tuttuğunu fark etti ve gözleri kapalı çocuğa belli etmemeye çalışarak havayı soludu.

vücudunun büyük bir kısmını kaplayan dövmeleri inceledi can. hepsinin farklı farklı, çözemediği anlamları vardı. karnındaki şapkalı erkek silüetini incelerken kendini dövmelere dokunmak isterken buldu. gözü karnından alt kısımlara kaydığında kendine çeki düzen verip kafasını sağa sola salladı ve gözlerini suya dikti can. içindeki bu dürtü utanmasına sebep olmuştu.

kendi mayomun onun üzerinde nasıl durduğuna bakacağım sadece, diye düşündü. birkaç kez daha bu düşünceyi içinden tekrar edince mantıklı bir sebep olduğuna karar verdi. bu da barış'la alakalı dürtülerini saklamak için bulduğu bahanelerden biriydi ve oğlan, içten içe bunların birer kılıf olduğunun farkındaydı.

kafasını suyun üzerinde yatan oğlana çevirip gözlerinin kapalı olduğundan emin oldu. daha sonra derin bir nefes alarak gözlerini oğlanın boynundan başlayarak yavaşça aşağı doğru kaydırmaya başladı. oğlanın ince vücudunda gördüğü bir ben bile can'ı heyecanlandırıyordu ve içi dokunma isteğiyle dolup taşıyordu.

bakışlarını tamamen alt kısımlara indirdiğinde kanın vücuduna hücum ettiğini hissetti. oğlan zayıftı, yine de can'ın mayosu ona fazlasıyla küçük gelmişti.

yüzücü oğlan aklına dolan düşüncelerle sertçe yutkundu ve kafasını yüzme salonunun tavanına çevirdi. gözlerini sıkıca yumup açtı ve kısık sesle bir küfür savurdu. çocuğun küfürünü duyan barış gözlerini açtı. kendini kastığından dolayı dengesini kaybedip ayaklarını yere indirdi ve dikleşti.

can çocuğun duymasıyla yüzünü ekşitti ve içinden binlerce küfür savurmaya devam etti. alt kısımları mayosunun barış'ın üzerinde duruşuna farklı bir tepki vermişti. yüzücü oğlan o an suyun içine gömülmeyi diledi. barış'ın vücudundan ayrılan elleriyle suyun içinde olmasına rağmen ön tarafını kapatmaya çalıştı.

"bir sorun mu var?"

soru soran çocuğun suratına bile bakamıyordu. hayatında en utandığı anı yaşıyor olabilirdi.

"bir şey yok. b-bu kadar yeter. çıkalım artık."

can, diğerinin suratına bakmadan verdiği cevap sonrasında oğlana arkasını dönerek tek hamlede havuzdan çıktı. ellerini uzun oğlana belli etmeden karnının alt kısmına siper ederek koşar adımlarla kendini soyunma odasının içindeki tuvalete kapattı.

barış ise ne olduğunu anlamadan bir süre havuzun içinde, yüzücü çocuğun onu bıraktığı halde durdu. sırtındaki ve bacaklarındaki temas çok hoşuna gitmişti ve bir anda kesilmesiyle kendini boşluğa düşmüş gibi hissetti. kendine gelince ağır hareketlerle havuzun içinden çıktı ve soyunma odasına doğru ilerledi. duşakabinlerin olduğu tarafa baktığında bomboş olduğunu gördü. soyunma odasının diğer köşesinde bulunan tuvaletlerden bir ses duyduğunda can'ın orada olduğunu anladı ve onun rahatlığıyla duşa girdi.

soğuk su vücuduna temas ederken barış belki de ilk defa kafasını tamamen suyun altına soktu ve su damlalarının yoğunluğunu yüzünde hissetti.

.
yazarken cok utandim sexual tension yazamiyorummm

aesthete// boyxboyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin