"ben... ne diyeceğimi bilemiyorum. muhteşemsin."
uzun oğlan, karşısındaki çocuğun iltifatı karşısında utangaçça ensesini kaşıdı.
"eh işte, sadece bir fikir."
söylediği şey karșısında, çocuk, kızgınca kafasını defterden kaldırdı ve uzun olana baktı. hayretle ağzını açarken kaşları çatıktı.
"umarım bu sözlerin alçak gönüllülükle ilgilidir. çünkü bunu 'eh işte' olarak görmek aptallıktan başka bir şey değil."
barış, duydukları karşısında utançtan yerin dibine girdiğini hissetti.
yüzücü oğlan defteri masadan eline alıp, havaya kaldırdı ve biraz da öyle inceledi. muhteşem görünüyordu. ressam çocuğun, onu böyle güzel resmedebilmesi oğlana garip bir his vermişti. gururu okșanıyor da denilebilirdi. sadece bir taslaktı ama bu kurşun kalemle karalanmıș hali bile oğlana heyecan vermeye yetmiști.
barış; can'ı antrenmandan alıp dışarı çıktıkları ilk gün, son anda anlatmıştı bu fikrini. konu doğa ve insandı. barış, oğlanı ilk başta suyla uyumu için seçmiş olsa da yeşil gözlerini çöpe atmak istememişti. çünkü çocuk, karşısındakinin yeşillerine baktıkça büyüleniyordu. o kadar fazla şey hissediyordu ki bazen oğlanın gözlerine bakarken bu duygular bedeninden dışarı kaçacak gibi hissediyordu. oğlanın güzelliğinin barıș'ta yarattığı etki barış'a sığmıyordu.
yüzücü oğlan, ressam çocuğun ikinci anlattığı fikri tam olarak kafasında oturtamamıștı. haliyle ne diyeceğini bilememişti. bunu barış'la paylaştığında endişelenmemesi gerektiğini söylemişti oğlana ve resim konusunu orada kapatıp yatma vakitleri gelene kadar aynı kafede hayatlarından bahsedip komik olaylara gülmüşlerdi. saat geç olduğunda ise barış; güzel oğlana otobüs durağına kadar eşlik etmiş, diğerinin otobüsü geldiğinde vedalaşıp şarkılar mırıldanarak ve yol boyunca gülümseyerek evine yürümüştü.
eve döner dönmez telefonunu kontrol ettiğinde yüzücü çocuktan gelen bildirimle daha da neșelenmiști. ayrılalı bir saat olmadan bu sefer mesajlardan konuşmaya başlamışlardı. bir sonraki buluşma tarihlerini ayarlamayla başlayan sohbet, onlarca konu değiştirerek ilerlemiş; uykuları izin verene kadar devam etmişti.
ertesi gün yine aynı saatte buluşma sözü alan barış, elindeki telefondan sabaha karşı ayrılmasına rağmen uyuyacak gibi değildi. alarmının çalmasına birkaç saat kaldığının farkındaydı. bu yüzden uyumakla uğraşmayıp, aylar sonra ilk defa isteyerek çalışma masasının başına geçti. ve ilk defa aylar sonra sadece zihninden bir şeyler karaladı boş kağıda. alarm sesiyle karalamanın üzerinden ayrıldı. kalemi kenara koyarak üzeri dolu beyaz sayfayı göz hizasına kaldırıp incelemeye başladı.
karnına hoş bir his yayılırken gülümsemeden edemedi. ilk defa bir şeyler hoşuna gitmişti. aylar sonra kırıntılarını yaşadığı tatminlik hissiyle birlikte ağzından sesli bir gülüşü kaçırdı. yaptığı çalışmayı incelerken kıkırdamasını tutmadı. aklına can'ın kendini bu kağıt parçasında görünce vereceği olası tepkiler gelince gülüşü daha da arttı.
çalışmasını özenle bir defterin arasına koyup çantasına yerleştirdi. soğuk bir duş alıp kahvaltı etti ve bir sonraki buluşmalarının heyecanıyla okula doğru yola çıktı.
koca bir günün nasıl geçtiğini bilmiyordu ama tanrı'ya zamanı biraz daha hızlandırması için dua ettiğini hatırlıyordu barış. dersleri bitince her zamanki arkadaşlarıyla biraz oyalanmıș, sonra da yüzücü oğlanı antrenmandayken izlemek için erkenden salona gitmişti.
bu sefer can, barış'ın geldiğini fark etmişti. bu yüzden nedensizce kasılıyor, koçuna bir şey söylemeden önce ressam oğlanın da duyabileceğini düşündüğünden sözlerini seçmek için büyük çaba harcıyordu. oğlan bir anda uzun olana kendini güzel gösterme çabası içinde olduğunu fark etmişti. bu çaba, birkaç gündür kötü olan zamanlamasını daha iyileştirme yolunda yararlı olmuştu. izlendiğini bildiğinden kollarını suyun üzerinde fazlasıyla hızlı savuruyordu. koçunun yüksek sesle söylediği her övgü cümlesi, eskisinden daha iyi geliyordu.
uzun oğlan ise kendine seyir zevki yaşatan olandan gözlerini bir an olsun ayırmamıștı tüm antrenman boyunca. gözlerini kırpmak bile oğlan için büyük bir kayıptı.
antrenman bittiğinde ise dünle aynı şeyi yapıp aynı yere gitmişlerdi. barış karşısındaki oğlanın geçen geldiklerinde içtiği kahveyi sipariş ederken, can da aynısını yapıp barış'ın eski siparişini istemişti.
uzun oğlan sabaha doğru yaptığı taslağı heyecanla çantasından çıkarıp masaya koyduğunda, can'ın gözleri neşeyle parlamıştı. oğlanın ettiği iltifatlarla kendini eskisi gibi iyi hisseden barış, aynı zamanda duyduğu utançla çocuğa bakmaktan kaçınıyordu.
"hem suyu hem de yeşilliği aynı anda kullanmana bayıldım." dedi oğlan son kelimeyi uzatırken.
barış, yavaşça kendi gözlerini oğlanın gözleriyle birleştirdi.
"maviyle yeşilin aynı yerde bulunmasını her zaman sevmişimdir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aesthete// boyxboy
Fanfictionyeteneklerini sorgulayan güzel sanatlar öğrencisi barış, spor fakültesinden başarılı yüzücü can'a dönem sonu projesi için modellik etmesini ister. boyxboy