Medya: Xie La ve Waon 🖤
○
Parlak dolunayın yumuşak ışığı Waon'un oluşturduğu şeffaf koruma kalkanınının en güçlü halkasını belirli belirsiz gözler önüne serdiğinde dört kişilik kafile dağın zirvesine henüz ulaşmıştı.
"Yine mi koruma kalkanı." diye hayıflandı Jiran. Yüz ifadesi en sevdiği yemeğe sinek düşmüş gibi hayal kırıklığı ile doluydu. Bundan önceki 4 halkayı kırmadan önce de benzer tepkiyi verdiği için kimse onu sallamasa da iki elini dizlerine koyarak sessizce konuşmasına devam etti. "Cehennem ordusu mu saldırıyor. Bu nasıl bir koruma böyle?"
Bu sorgulamayı sadece Ru Hua duyuyordu ve Xie La'nın sıkıntı ile kalkana baktığını fark edene kadar Jiran'ın yakınmasıyla eğleniyordu da... Ama Xie La ile göz göze geldiğinde eğlenmesi anında son buldu. Ayın puslu ve loş ışığı altında gördüğü bakışları terslik olduğunu çok net yansıtıyordu.
Ona doğru bir adım atmıştı ki kendisinden önce davranan Fanxing "Efendim, sorun nedir?" diye sordu.
Xie La kalkana bakmayı bırakıp sorunun cevabını merakla bekleyen üç kişiye döndü. "Öz kalkanı olduğu için bu halkayı kıramayız. Waon zarar görür."
Jiran "Kalkanı kıramazsak Waon'u nasıl kontrol edeceğiz?" Diye sordu.
"Sizin geçmenize izin vermeyecektir ama ben geçebilirim. O yüzden zirveye tek başıma gidip kontrol edeceğim. "
Jiran ve Fanxing aynı anda "Olmaz." diyerek öne atıldı. Ru Hua ise o esnada uğuldayan kurt seslerini dinliyordu.
İki gencin aynı anda böyle bir çıkış yapmasını oldukça şaşırtıcı bulmuştu. Koskoca Anka Vadisi'nin efendisi bir an olsun yalnız kalamayacak kadar güçsüz değilse bu ikisinin endişelenmekte haklı sebebi vardı ve nedense Ru Hua bu sebebin kendi işine yarar bir şey olduğunu hissediyordu.
Onu öldürmek için fırsat bulma umuduyla "Kalkan geçmemize izin verecek mi bir deneyelim." diye önerdi. Üç çift göz aynı anda ona dönmüştü. Ru Hua'nın ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyorlardı.
Keskin bir şekilde "Waon'un kalkanı yüce efendiden başka kimseye geçit izni vermez." dedi Jiran. Ses tonu söylediklerinin kesinliğine duyduğu güven yüzünden hafif kibir barındırıyordu. Fanxing de başını sallayarak Jiran'ı destekledi.
Ru Hua önerisinin hızlı reddi karşısında kalakaldı. Bakışlarını yenilgiyle aşağı indirmişti ki Xie La'nın "Misafirimiz haklı." demesi ile tekrar yukarı kaldırdı. Orada, tam karşısında durmuş, kalkandan yansıyan gümüşi ışığın çiğ tanesi gibi düştüğü gözleri ile Ru Hua'ya bakıyordu. Sözleri samimi, bakışları güven doluydu.
Fanxing ve Jiran yüzünden geçemeyeceğine emin olduğu kalkan şimdi geçilebilirmiş gibi geliyordu. Yine de yeterince emin değildi.
Xie La geriye doğru küçük bir adım attı ve hiçbir takılma olmadan kalkanı kolaylıkla geçti. Ru Hua, güvensiz bir şekilde öylece duruyordu. Sağ elini usulca kaldırarak ileriye, kalkanın dışına uzattı. "Deneyelim." dedi pürüzsüz bir tonda.
Sesi ormanda eko yapıp Ru Hua'yı dört bir yandan kuşattığında Kuğu Gölü'nün baş koruyucusu tüm kanının bir derece ısındığını hissetti. Ona doğru attığı her bir adımda bu ısı da katlanarak artıyordu sanki.
İki gencin şaşkın bakışları altında kalkanın sınırına geldiğinde Xie La'nın uzattığı eli tutmak için kendi elini hafifçe kaldırdı ama onun elini tutmak kendisine o kadar garip geliyordu ki aniden vazgeçmek istediğini fark etti. Fakat Xie La vazgeçişine fırsat tanımadan bir çırpıda elini tuttu ve Ru Hua ne olduğunu bile anlamadan kendini kalkandan içeri çekilirken buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIND ME •yizhan•
FanfictionOna ihanet ettiğinde iki dünyada da cezalandırılacağını hiç düşünmemişti fakat sonuç buydu: Elinde yeşim taşından bir kolye, kulaklarında pürüzsüz tınıda yankılanan o ses... Bul beni!