~7.BÖLÜM~ "ALİBEYOĞLU"

234 23 7
                                    

Keyifli okumalar 🌹



ABİL EFLAH'DAN



Tolga'nın yanından çıktığımda hastaları kontrol etmiştim. Aklıma Meryemce Alibeyoğlu gelince işlerimi hemen halledip yanına gittim.



Kapıyı tıklattığımda gel komutunu duyduktan sonra kapıyı açtım.



"Müsade var mı Alibeyoğlu?"



"Gelebilirsin Aral."



Bugünkü ameliyat güzel geçmişse onun elinin çabukluğu ve pratikliği sayesindeydi. Ben bunları ona söyleyemem çünkü böyle konuşmaları sevmezdi. Onun için konuşma değil iş önemliydi zira benim için de öyle.



"Aff daha bakacak mısın? Sen ne için geldin?"



Başımı gülerek iki yana salladım.



" Deli doktor isminin hakkını veriyorsun. Benim aklıma birşey takıldı ve toplantı salonunda soracakken Özkan Bey toplantıyı bitirdi. Sonrasını da biliyorsun zaten upuzun bir ameliyat."



Çatık kaşlarla bakıyordu.



" Sen soracağını doğrudan sorsana! Ne laf ebeliği yapıyorsun? Kahvem soğudu senin yüzünden!"



Elimi çenemin altına koyarak ona baktım. Cidden mi!



"Tamam tamam. Bugün o ameliyatı neden benim yönlendirmemi istedin? Sonuçta seni seçmişlerdi ve hiçbir doktor buna hayır demez."



Tek kaşını kaldırdı derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı;



"Hiçbir doktor diyerek ayıp ettin. Birincisi ben hiçbir doktora benzemem. Diğer doktorlar bu şansı elde etmek için birbirlerini yiyebilirler ama ben zaten doktorluk tecrübem boyunca birçok ameliyatı yönlendirdim. Hem sen burada doktorluk yaparken bana düşmezdi. Ayrıca senin yeteneklerine güveniyorum ve Ankara'da bizzat şahit olmuştum. Cerrahlık konusunda benim kadar olamasanda alanında çok iyisin!"



Söylediği şeylerden sonra bir kere daha hayranlıkla baktım ona. Daha görevimin ilk zamanlarında görmüş ve idolüm olarak seçmiştim Meryemce Ateş'i. Tabi şuan Alibeyoğlu olmuş ve çocukları vardı. Kendisinin de söyledi gibi küllerinden yeniden doğmuş gibiydi ve kesinlikle eskisine nazaran çok daha başarılı ve kendinden emindi. Başarısı ve yetenekleri ile kendinden söz ettiren Doktorlar arasında en başta geliyordu.




Bir süre düşündükten sonra ;



"Kahve! "



Şaşkınlıkla baktım ona. Önündeki daha bitmemişti.



"Bakma öyle. Senin çenen sayesinde buz gibi oldu. Sen söyler misin ben arayayım mı?"



"Ben söylerim. Sen de dinlenmene bak. Bu arada çok güzel bir iş çıkardın bugün meryemce Alibeyoğlu. Ellerine sağlık"



"Tek başıma yapmadım sen de destek oldun. Ne demek görevimi yaptım."



Başımı sallayarak çıktım odadan. Kafeteryaya indiğimde kedime en koyusundan çay aldım ve Meryemce Alibeyoğluna sade ve büyük porselen bardakta kahve götürmelerini söyledim.


Tolga ve Yusuf'u kontrol ettiğimde gözlerim rahatsız bir şekilde uyuyan Huzur'a takılmıştı. Hâline üzüldüm çünkü hastane odasında perişan olmuştu. Açılan üzerini örttüm ve yüzünü yakından inceleme fırsatı buldum. Normal şartlarda hemen başka yöne bakardı ve ben tam olarak onu görmemiştim. Bu inceleme merakımın nereden geldiğini düşünüyordum ama bir türlü aklım almıyordu. Çok masum bir görüntüsü vardı. İçinin güzelliği dışına yansımış gibi ve ben istemeden de olsa sürekli onu görmek istiyorum . Başımı iki yana salladım ve toparlanarak yerimden kalktım.

~HUZUR'UN PEŞİNDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin